Yeni kurulan Birleşik Gençlik Meclisi’nin üyeleri, amaçlarını ve hedeflerini gazetemize anlattı
Yadigar Aygün/ İstanbul
Geçtiğimiz günlerde, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi, Yeni Demokrat Gençlik, Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB), Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Sosyalist Öğrenci Hareketi (SÖH) ve Gençliğin Devrimci Güçleri (DEV-GÜÇ), HDP Bağcılar ilçesinde düzenlediği basın toplantısıyla Birleşik Gençlik Meclisi’nin kuruluşunu deklare etti. “Özgürlüğümüz için faşizme karşı birlikte yürüyoruz” ve “Ataerkiye, erkek-devlet şiddetine karşı omuz omuza birlikte yürüyoruz” şiarıyla birleşen gençlik örgütleri, yaşanan devlet şiddetine, toplumda artan baskı ve faşizme, ataerkil sisteme karşı üniversitelerde, okullarda, iş yerlerinde, mahallelerde, fabrikalarda, sokakta çeşitli eylem ve etkinliklerle birleşerek örgütlenmeye başladı. Birleşik Gençlik Meclisleri üyeleri, gençlerin neden örgütlenme ihtiyacı duyduğunu ve belirledikleri yol haritasını gazetemize anlattı.
‘Örgütlülüğe ihtiyaç var’
Birleşik Gençlik Meclisi üyesi, Ezgi Yergin, bugün faşizmin topyekûn saldırılarından en fazla etkilenen kesimlerin başında gençlik olduğunu söyledi. Gençliğin geniş kesimlerinin geleceksizlik, işsizlik kıskacına sıkıştırılmış durumda olduğunun altını çizen Yergin, “Üniversitelerde, liselerde dinci-gerici, paralı, anti-bilimsel, fırsat eşitsizliğine dayalı bir eğitim sisteminin içinde olduğumuz aşikâr. Yine genç emekçilerin, işçilerin yaşadığı emek sömürüsü, esnek ve güvencesiz çalışmalar ile birlikte ortaya çıkan sorunları görmekteyiz. Genç kadınlar her gün, her dakika tacize, tecavüze uğruyor. Şiddetin her türlüsü ile karşılaşıyor. Kapitalist sistemin kadınlar üzerindeki ağır saldırılarının ne denli şiddetli olduğunu, her gün bu sisteme karşı savaş verdiğini görmekteyiz. İşte bu bir dizi sorunların ancak birlikte yan yana gelerek daha güçlü bir şekilde çözebileceğimizin inancı ve iddiası ile yola çıktık. Bu süreçte dağınık olan güçlerimizi birleştirerek zafere daha yakın olacağımızı, sistemi altüst etmek için örgütlülüğümüzü her alanda güçlendireceğimiz için bu yapıya ihtiyaç duyduk” dedi.
Yol haritası belirlendi
Yergin, Birleşik Gençlik Meclisleri’nin üniversitelerde, liselerde, iş yerlerinde, fabrikalarda, emekçi semtlerde kısacası farklı gençlik kesimlerinin bulunduğu her alanda mücadele etmeyi hedeflediğini vurguladı. Yergin, “İşçi sınıfının her daim yanında olacağı, ezilen ulusların yaşadığı baskılara karşı durmayı, doğanın yıkımına karşı mücadele etmeyi, gerici savaşların karşısında durmayı, toplumsal meselelere dair söz söyleyeceğinin de iddiasını taşımaktadır. Süreci kitlesel bir biçimde örgütleme, bağımsız duran geniş gençlik kesimlerini mücadelenin öznesi haline getirmeyi, sürecin ihtiyaçlarına uygun olarak politik bir çıkış da yakalamayı hedeflemektedir. İlerleyen süreçlerde bağımsız genç kitleleri de örgütleyebilecek bir pozisyonda çeşitli kampanyalar, forumlar, refleksif eylemler, gençlik toplantıları ile geniş gençlik kesimlerle buluşmak istiyoruz” diye konuştu.
‘Topluma baskı artıyor’
Yergin; kadınlara, gençlere, işçi sınıfına, LGBTİ+lara, devrimcilere yönelik faşizmin topyekûn saldırısının devam ettiğine dikkat çekti. Yergin, AKP’nin sermaye güçlerinin ekonomik ve siyasi sıkışmışlığının altını çizerek örgütlenmenin önemini şu sözlerle vurguladı: “Bu saldırılar faşist devletin acizliğini ve güçsüzlüğünü çok net bir şekilde göstermektedir. Sermaye sınıfının yaşadığı ekonomik ve politik krizin kendisi onları ciddi anlamda sıkıştırmış durumda. Ne egemenler eskisi gibi yönetiliyor, ne de ezilenler eskisi gibi yönetilmek isteniyor. Ellerinde egemenliklerini sürdürmek için çıplak zor, devlet terörü ve baskıdan başka bir şey kalmamış durumda. Faşist devlet ne zaman sıkışsa topluma yönelik saldırıları o denli artıyor. Evet, bizden, harekete geçen, sistemi değiştirmek isteyen herkesten korkuyorlar. İşte biz bugün onların korkusunu gerçeğe çevirmek için yan yana geliyoruz, örgütlülüğümüze, gücümüze güç katıyoruz. Örgütlülük işte bu saldırılara karşı güçlü cevap vermek için çok önemli. Gençlik kitlelerini devrimci talepler etrafında birleştirecek örgütlü bir güce ihtiyaç var. Gerçek anlamda biz bu gidişatı değiştirecek devrimci bir güç örgütü haline gelip, kitlelere bu güveni verebilirsek işte o zaman faşizmin saldırılarını boşa düşürebiliriz. Bu yüzden faşizme karşı olan tüm anti-faşist güçleri yan yana getirmeliyiz” dedi.
‘Birlikte örgütlenelim’
Gençlere sorunlarının ortak olduğunu hatırlatan Yergin, “Tüm gençliğe çağrımızdır, yaşadığımız sorunlar ortak. Yaşadığımız geleceksizlik, işsizlik, geçinememe, yaşamdan kovulmuşluk, dinci-gerici eğitim sisteminden kaynaklanan sorunlarımızın hepsi kapitalist sistemden kaynaklanıyor. Sorunlarımızın çözümü bunlara sırt dönüp, kendi bireysel gelecek kaygılarımıza odaklanmak değil, tersine sıra arkadaşlarımızla, aynı iş yerinde çalıştığımız veya aynı semtte yaşadığımız genç arkadaşlarımızla kapitalizme, faşizme karşı yan yana gelerek mücadele etmekte yatıyor. Bu yüzden tüm genç arkadaşlarımıza Birleşik Gençlik Meclisleri’ne katılmaya ve bu mücadelenin bir öznesi olmaya davet ediyoruz” diye belirtti.
‘Sömürüye karşı birleşelim’
İktidarın ve egemen güçlerin toplum üzerinde kurduğu tahakküm ilişkilerine dikkat çeken Birleşik Gençlik Meclisleri üyesi Derya Yıldız da örgütlenmenin önemini vurguladı. Yıldız, “Toplumsal yaşamda bütün canlılar, kendi durumlarını korumayı ve yaşamlarını sürdürmeyi amaçlarlar. Örgütlenme bu yanıyla yaşamı sürdürmenin, ihtiyaçları karşılayabilmenin gerekliliği noktasında toplumsal yaşamın bir zorunluluğuna dönüşüyor. Ezilen ulus ve milletlerin sömürgeleştirilmesi, göçmenlerin ucuz iş gücü olarak görülmesi, çocukların zorla çalıştırılması, canlıların, eğitimin, bilimin, teknolojinin ve doğanın metalaştırılması, medyanın tekelleşmesi toplumun bütün kategorilerinde sömürü ve tahakküm ilişkilerini katmerleştirir. Sistemin sömürü ve tahakküm ilişkisi tüm toplumsal ilişkilere egemen olur.
Bu iktidar ilişkisi toplumdaki cinsiyetçilik, ırkçılık, LGBTİ+ fobiyle yakından ilişkili olur. Sistemin üretmiş olduğu sömürü ve tahakküm ilişkilerine karşı toplumsal kesimlerin sisteme karşı örgütlenme olanağını ve zorunluluğunu açığa çıkarır. Sisteme karşı örgütlü mücadele yürütmek başka bir yaşamın mümkün olduğunu gösterir. Geçmişten günümüze örgütlü mücadelenin kazanımlarını görmek mümkündür. Mücadelemizi kitlelerin mücadelesiyle bütünleştirmek bu noktada önemlidir. İşçi ve emekçiler üzerinde artı değer sömürüsü, ezilen ulus ve milliyetler üzerinde sömürgecilik, kadınlar üzerinde patriyarka, LGBTİ+lar üzerinde heteroseksizm, doğa ve canlılar üzerinde insan merkezcilik olarak anlam bulan sisteme ile inşa edilen sömürü ve tahakkümü topyekûn ortadan kaldıracak mücadele örgütlü birleşik mücadeleden geçecektir” dedi.
Mücadele edelim
Yıldız son olarak ise “Kapitalist-emperyalist sisteme, sistemin kendini yeniden var ediliş biçimlerine, faşizme, patriyarkaya, homofobiye, transfobiye, sömürgeciliğe, insanın canlılar ve doğa üzerindeki tahakkümüne, sistemin tüm bu sömürü ve tahakküm ilişkilerine karşı Birleşik Gençlik Meclisleri’nde mücadele yürütmeye, örgütlenmeye çağırıyoruz” diye konuştu.
‘Faşizm gençlikten korkuyor’
Birleşik Gençlik Meclisleri üyesi Esengül Kılıç, faşizm nasıl bütün topluma saldırıyorsa o zaman anti-faşist olan herkesin aynı yolda, ortak hatta mücadele etmesi gerektiğine dikkat çekti. Kılıç, “Türkiye her ne kadar bir darbeler ülkesi olsa da tarihten bugüne toplumsal dinamikler, devrimci demokratik mücadele hep var oldu. Bu dinamiklerin birlikte mücadelesi iktidarcı devletçi sistemi hep en çok zorlayan nokta oldu. Geçmişte gençlik birleşik mücadelenin öncülüğünü yaptı, şimdi de tarih bize bu sorumluluğu yüklüyor. İşte bu yüzden bütün gücümüzü birleştirmek gerektiğini düşündük ve bir araya geldik. Elbette ki her partinin, her yapının kendi ideolojik bakış açısı, kendi inşa hedefleri vardır. Ancak hedeflerimize ulaşmak için bu faşist blokun sonunu getirmeden bir adım atmak zor olacaktır. Bunun bilinciyle birlikte yürüyüşümüz başladı, kazanana kadar da devam edecek, zamanla da büyüyecektir” diye konuştu.
‘Özgür gelecek inşası’
Kılıç, Türkiye ve Kürt coğrafyasında milyonlarca gencin tek ses olup bir mücadele seferberliği başlatırsa özgür bir gelecek inşa etmenin zor olmadığını vurguladı. Kılıç, “Faşizm bu yüzden en çok gençlerden korkuyor. Eğer bu topraklar özgürleşecekse gençlik mücadelesi öncülüğünde olacağını bilmenin korkusunu yaşıyor. Bu sebeplerden ötürü enerjimizi, mücadelemizi, emeğimizi birleştirme ihtiyacı duyduk ve Birleşik Gençlik Meclisleri’ni ilan ettik. Baskılar ancak ve ancak örgütlü, birleşik bir mücadeleyle kırılır. Bütün iktidarlar doğasında baskıyı, anti-demokrat yanları taşır. Ancak toplum da demokratik yapıları da barındırır, bu nedenle iktidarlar kısmi de olsa bazı özgürlükler noktasında taviz verir. AKP-MHP ittifakı ise bu noktada en kaba ve saldırgan iktidar olmaktadır. Tarihteki bütün faşistlerden öğrendiklerini bir bir toplum üzerinde uygulamaya çalışıyorlar ancak unuttukları bir gerçeklik var ki, Türkiye ve Kürdistan halkları asla ama asla onların istediği doğrultuda hareket etmeyecek” dedi.
‘Gençler öncü olmalı’
Kılıç, bu kadar gözaltılara, siyasi operasyonlara rağmen ne gençlerin ne kadınlar durmadığına dikkat çekti. Kılıç, “Gücümüz parçalandı, yaşam hakkımız elimizden alınmak istendi ama yine de onların isteği olmadı. Toplum bir bütünen onlara itaat etmedi. Eylemler, bir araya gelmeler, dayanışma ağları, devrimci demokratik kurum ve yapılar bir biçimiyle kendini var etti. Peki neden faşizm hâlâ tam anlamıyla yenilgiye uğratılamadı? Çünkü birçok kişi içinde beslediği öfkeyi dışa nasıl vuracağını, nasıl mücadele edeceğini kestirememeyi yaşadı ya da devrimci demokratik mücadelenin kazanacağına olan umudunu yitirdi. Tam bu noktada temel ihtiyaç kesinlikle ve kesinlikle örgütlenmektir. Örgütlemek bu iki sorunun da çözümünün panzehiridir. Örgütlenmek umudun her an tazelenmesidir. Bu yüzden bütün gençler yürüteceğimiz birleşik mücadelenin parçası, öncüsü olmalıdır. Irkçılığa, cinsiyetçiliğe, şovenizme karşı olan, kendini topluma karşı sorumlu hisseden ve kafasını yastığa koyduğunda vicdanen rahat olmayan her gence sesleniyoruz: Özgürlüğümüz için birlikte yürüyebilir ve daha güzel bir yaşam inşa edebiliriz. Yalnızca düşünsel olarak muhalif olmak yetmez; bir isyan, bir eylemleşme de gereklidir. Artık durmadan, sınırsız bir mücadeleye girmenin tam zamanıdır. Tıpkı devrimci önder Che’nin de söylediği gibi: ‘Şimdi değilse ne zaman? Sen değilsen kim?’” diye konuştu.