Semra Güzel*
Bir 25 Kasım daha kadınların direnişi ve özgürlüğü örgütleme mücadelesi ile geçti. Erkek şiddetinin her geçen gün katlanarak arttığı, savaşların, öldürmenin, tecavüz kültürünün kökünün sağlamlaştırılmaya çalışıldığı günümüzde her şeye rağmen bütün şiddet biçimlerine karşı direnen kadınlar sokaklarda, alanlarda bir kez daha haykırdı; “Erkek/Devlet Şiddetine Hayır!”
Erkek egemen sistemin örgütlediği bu şiddet dünyası bugün Kürt kadınlar üzerinde çok daha yoğunluklu ve özel politikaların devreye koyulması ile devam ettirilmektedir. Mevcut iktidar tarafından Kürt sorununda çözümsüzlüğün dayatılması, uzun zamandır devam eden çatışma koşulları ve Kürt toplumunun bir bütün çökertilmek istenmesi en çok burada yaşayan biz kadınların hayatını vurmakta, bizleri hedef haline getirmektedir. En son İpek Er’in intiharı ile sonuçlanan olayda da gördük ki bu hedef haline getirilme tecavüz ve baskı politikası ile devam etmekte, cezasızlık ile sonuçlanmaktadır.
Şükran Esen, N.Ç., Gülistan Doku, İpek Er… 90’lardan bu yana değişmeyen bu şiddete ve tecavüz kültürüyle beslenen özel savaş politikalarına karşı kuşkusuz ki bizlerin bir cevabı her zaman vardı; direniş. Bu direniş on yıllardır ev ev, sokak sokak kendisini örgütledi ve bütün yasak, kapatma, baskı ve engellemelere rağmen bütün coşkusu ile devam ediyor.
Bu sene de Kürt kadınlara uygulanan özel savaş politikalarına, erkek şiddetine, kazanımlarımızı gasp eden kayyım rejimine, eşbaşkanlık sistemimizi “suç” olarak gösteren erkek akla karşı 25 Kasım’dan günler önce sokaklardaydık. 7 Kasım tarihinde Kürdistan’da birçok noktada startlar gerçekleştirdik. Hala devam eden “Em Xwe Diparêzin” kampanyamız kapsamında hem TJA’lı hem HDP’li kadınlar olarak start çalışması için günler öncesinde Hakkari’deydik ve kadınlarla buluştuk. Savaştan, çatışmalardan nasibini on yıllardır alan Botanlı kadınlar yüzlerinde yılgınlığın esamesi olmadan karşıladılar bizleri. Kimi zaman evlerindeki erkeklerden dert yandılar, kimi zaman devletin bitmek bilmeyen baskılarından, kimi zaman belediyelerine darbe yapanlardan. Ama hepsinin yüreğinden akan ortak bir şey vardı; kazanacağımıza olan inanç. Kimi zaman kilamlar söyleyip söze dökemediklerimizi müziğin ritmine bıraktık, kimi zaman kadınlık deneyimlerimizi paylaştık. Gel gör ki 7 Kasım günü Gever’de yapmak istediğimiz start “burası Yüksekova, dilediğiniz gibi sokağa çıkamazsınız” söylemleri ile engellenmeye, start noktasına gelmek isteyen kadınların yolları kapatılmaya çalışıldı. Direnişi kendisine destur biçmiş Botanlı kadınlara, adeta gözaltına alınmış bütün şehrin o baskıcı görüntüsü bile engel olamadı. Her şeye rağmen açıklamamızı yaptık.
Amed’de ise start çalışmalarından çok önce başlamıştı çalışmalarımız. Ama çalınmadık kapı, gidilmedik ev, uğranmamış pazar bırakmayacaktık… Köyler, ilçeler, kadınların olduğu her mekân… Bir araya geldiğimiz kadınlar “bıktık bu erkeklerden”, “bıktık bu baskılardan” diye sitem etse de her biri çözümün kadın dayanışmasından, mücadeleden geçtiğini biliyordu aslında. Farkında olmayanlara ise anlattık, konuştuk, çözümün neden direniş olduğunu… Bazen evlere gidip yemeklerine ortak olduk, bazen semt pazarlarına uğrayıp beraber alışveriş yaptık, bazen “trafikte cinsiyetçiliğe hayır”! demek için direksiyon başına geçtik. Beraber katledilen kadınların mahkemesini takip ettik, atölyeler kurup kendimizi ve bu sistemin bize dayattığı rolleri ve mücadelemizi tartıştık. Ve 25 Kasım günü polisin “pandemi” bahanesi ile engelleme çalışmalarına rağmen günlerdir sokaklarda olan kadınlar olarak bu yürüyüşü sonuna kadar götüreceğimizi söyledik ve yürüdük. “Pandemi” bahanesi ile her türlü demokratik hakkı bastırmaya çalışsalar da kadınları asıl öldürenin pandemi döneminde alınmayan tedbirler ve artan erkek şiddeti olduğunu haykırdık. Coşkumuz yıllardır direnen Amed’in sokaklarında bir kez daha yankılandı; “İtaat etmeyeceğiz”
Biliyoruz ki tarih bizi yazmadı. Büyük filozofların, din adamlarının, bilim adamlarının kadınlar için tasfirlerini ve düşündüklerini okuduk hep. Onların zihin dünyasının şekillendirdiği bir dünyada yaşamaya zorlandık. Fakat tarih kırıldı. Bu şiddeti ve erkek sistemini kabul etmediğimizi fark ettiğimiz an, mücadeleye dört elle sarıldığımız an kırıldı. Bizler yeni bir tarih yazıyoruz. Bu 25 Kasım’da da bütün şiddete rağmen yine sokaklarda olarak, yazdığımız tarihin satırlarına yenisini ekledik; sokaklarda olmaya, kendimizi savunmaya devam edeceğiz.
*HDP Diyarbakır Milletvekili