#GeziEkolojiDirenişidir
21 mayıs 2022 tarih 31842 sayılı cumhurbaşkanlığı genelgesi ile 5 Haziran tarihinin bulunduğu hafta çevre şehircilik ve iklim değişikliği bakanlığı tarafından duyurulacak tema ile 5 Haziran haftasının çevre haftası olarak kutlanacağı açıklandı. Kutlama temasının kapsamı; 2022 yılında sürdürülebilir, doğa ile uyumlu, daha temiz, daha yeşil yaşam vurgusu ile yapılmakta.
Bazen ileri sürülen sözlerin üzerine konuşmak istemezsiniz ya da söz kurarken nefes alamazsınız ya; yaşam alanları saldırı altında olan, yaşamı ve yaşam alanlarını sermayeye karşı korumak için mücadele eden ekoloji, kent, emek, meslek örgütleri, platformlar akılları ve tanıklıkları ile oynanan bu politik genelgeyi okuduklarında bir an öyle kalmışlardır sanırım. Bu genelgede adı geçen, yaşam alanlarını sermayenin kullanımına açan bakanlığın kutlama haftasını koordine edecek olması genelgenin her vurgusundaki politik perspektifi ve yaşanacak olanları daha da açığa çıkarmakta. Genelge yeşil, temiz, daha, uyumlu vurgularını motif olarak kullanan, sürdürülebilir kalkınma perspektifindeki BM çevreciliğine yaraşır şekilde bakanlığın, siyasi iktidarın yaptıklarını, yaşam alanlarını, doğal ve kültürel varlıkları sermayenin kullanımına sokma stratejilerini olağanlaştırıyor, meşrulaştırıyor. Bir yandan da çevre ve ekoloji örgütlerinin sıkça düştükleri çevrecilik tutumlarını açığa çıkarıp netleştirmiş de oluyor.
Yaşam alanlarını yok edenler, yok ediş felsefesindeki sürdürülebilir kullanım, kalkınma önceliğini uyumlu kılmayı da, ortalığı yeşil yapmayı da, atıkları istedikleri gibi nitelemeyi de kendilerinde barındırdıklarını açıkça ilan ediyorlar.
Bildiğiniz gibi; Çevre Mühendisleri odası Gezi Direni’şinin başladığı günlerde (31 Mayıs 2013de) 31 Mayıs -5 Haziran haftasını ekolojik yıkımla mücadele haftası olarak ilan etti. O günden bu yana bizler ekoloji ve meslek örgütleri 5 Haziran Dünya Çevre Günü kutlanmasının gerçek amacını, uluslararası kararlarla (BM çevre ve kalkınma konferansı 1992, BM Su ve kalkınma deklarasyonları ile) yaşam alanları kalkınmanın sürdürülebilirliğine, daha özce ifade ile sermaye birikimine sokulma gerçekliğini açığa çıkarmayı sürdürüyoruz. Bizler 31 Mayıs 2011’de Hopa’da suyun metalaştırılmasına karşı (HES‘e karşı) mücadelede yaşamını yitiren Metin Lokumcu’nun ölüm yıl dönümü ve Gezi Direnişi’nin başlangıç gününü referans alarak 31 Mayıs-5 Haziran tarihlerini “Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası” olarak anmaya devam ediyoruz.
22 Mayıs’ta yayınlanan genelgeyi okurken, genelgeyle eş zamanlı yaşananlar nefesinizi kesiyor, o yüzden ilk tepkiniz söze dökülemeyen öfkenin içinizden yükselen gerilimi oluyor.
Gezi davasında tutsak edilen ve yıllarca yaşamı korumak için kendi politik disiplinlerinde sisteme karşı mücadele eden Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin 18’er yıla mahkum olması hepimize gözdağı olarak yürürlüğe sokulduğu bu günlerde, yaşam alanları kararnamelerle şirketlere sunulmaya devam ediyor. Gene bu günlerde siyasi iktidar; yaşam alanlarını kullanıma açmak için yürütmekte olduğu süreci doğaya uyumluluk, yeşil, sürdürülebilir olacağına işaret ederek 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün şanına yaraşır şekilde çevre haftası ilan ediliyor.
Bu günlerde yaşadığımız örneklerden sadece bir tanesini birlikte irdeleyelim. Çevre haftası ilan edilen genelgenin yayınlanmasından sadece iki gün önce 19 Mayıs 2022 tarihli Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanlığı 5591 sayılı kararı ile “Mülkiyeti Maliye Hazinesi Adına Kayıtlı Olan Taşınmazların ve Hisselerin Özelleştirme Kapsam ve Programına Alınması, Özelleştirilmesi, Özelleştirme İşlemlerinin 31/12/2025 Tarihine Kadar Tamamlanması Hakkında Karar” yayımlandı.
Aydın Bodur’un Datça Gündem’deki yazısında, MuÇeP Datça’nın haberleşme ağında belirttiği gibi 19 Mayıs 2022 deki kararnamede; Türkiye genelinde çeşitli illerde toplam 243, Muğla’da 24, Datça’da ise Kızlan Mahallesi’nde, Karaincir’de olmak üzere 17 taşınmaz özelleştirme programına alındı.
Datça’da satışa çıkarılacak 17 parsel arazi, antik limanların, antik yapıların, kazılarla ortaya çıkarılan Apollon tapınağının Eski Knidos yerleşiminin bulunduğu tarihi sit alanı olduğu gibi özelleştirme kararı ile yapılaşmaya, sermaye birikimine açılıyor. Haritada kırmızı çizgilerle göreceğiniz bu alanda tüm canlıların yaşam alanlarının yanı sıra yöre halkının evleri, tarım yaptıkları alanlar da var.
Çevre haftası genelgesini okuduğumda aklımdan hızla geçen en yakın kararlardan sadece birisi idi bu karar.
Karar öncesinde Muğla Valiliği Çevre Şehircilik ve iklim değişikliği il müdürlüğü duyurusunda 22 Nisan 2022 de Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın “8.4.12. Eko-Turizm Alanları” hükmü değişikliği ilan edilmişti. Son yıllarda tanık olduğumuz gibi kullanıma açılacak alanlarda üst ölçek plan değişiklikleri yapılıyor, değişiklikler 1 ay süre ile askıda kalıp hızla onaylanıyor.
Ne ironi değil mi? 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne yaraşır bir genelge (21mayıs 2022), Özelleştirme idaresine devredilen alanlarla ilgili karar (19 Mayıs 2022), üst ölçek plan değişikliğinin neredeyse onaylandığı tarih (21 nisandan bir ay sonrası) ile bir yandan çevreci olurlarken diğer yandan yapacakları müdahaleleri hızlandırıyorlar, “yasal”laştırıyorlar. Aldıkları kararlarla BM’nin yürürlüğe soktuğu sürdürülebilir kalkınma stratejisini daha hızla yürürlüğe sokup ekonomi politik yaptırımlarını meşrulaştırmış, görünür kılmış oluyorlar. Çevre haftası kutlanırken, emin olun yaşadığımız yerler için çoktan bu ve benzeri kararlar alınmış hatta yürürlüğe sokulmuştur bile.
Tüm bu algı yönetimleri ve siyasi saldırılar sürerken, kapitalist sistemin ekoloji yıkımına tanıklık eden, bu saldırılara karşı ekoloji mücadelesi yürüten, ekoloji politik perspektifte yaşamın özgürlüğü için politika üreten bizler; yaşamı, yaşam alanlarını sermaye birikimine sokan sistem istediği kadar süslü söz ve anmalarla saldırılarını örtmeye çabalasın, yaşam alanları özgürleşene dek mücadele etmeye devam edeceğiz. Kazanan sistem ve onun yürütücüsü siyasi iktidarlar değil, biz olacağız.