PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi(DTK) Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde başlattığı ve tahliye edildikten sonra da evinde sürdürdüğü eylemi 90. gününde. Yine aynı talepler doğrultusunda Türkiye’nin farklı cezaevlerindeki tutukluların 16 Aralık’ta başlattığı açlık grevi 52. gününde, Federe Kürdistan Bölgesi’nin başkenti Hewlêr’de Nasır Yağız’ın eylemi 77., Strasbourg’ta siyasetçi ve gazetecilerin eylemi 51. ve Birleşik Krallık’ın Galler bölgesinde İmam Şiş’in eylemi 51. gününe girdi. Maxmur’da açlık grevinde olan Fadile Tok’un eylemi de 17. gününde devam ediyor.
Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP), PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin kalkması için başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerine Marmara cezaevlerinde giren tutukların son durumu ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları raporu İnsan Hakları Derneği(İHD)İstanbul Şubesi’nde yaptıkları basın toplantısıyla açıkladı.
ÖHP avukatlarından Raziye Turgut, hazırladıkları raporun özetini paylaşarak, 16 Aralık 2018’de 14 kişinin Marmara cezaevlerinde, 17 Aralık 2018’de 10 kişinin, 20 Aralık 2018’de 4, 26 Aralık 2018’de 19, 5 Ocak’ta 25, 15 Ocak’ta 2, 16 Ocak’ta 13, 25 Ocak’ta 2 ve 28 Ocak’ta 2 kişinin açlık grevlerine girdiğini duyurdu. Tutukluların sağlık durumu ile cezaevi yönetimlerinin tutumuna değinen Turgut, kimi tutukluların yaşadıklarını şu örneklerle açıkladı: “Düzce T Tipi hapishanesinde Süleyman Benzer isimli mahpus açlık grevine başladıktan sonra ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olduğu gerekçe gösterilerek tekli hücreye konulmuş ve şu ana kadar herhangi bir doktor muayenesi yapılmadığı tarafımıza aktarılmıştır. Edime F Tipi Hapishanesi’ndeki mahpus Kemal Argış’ın özel olarak belirttiği hususlar ve mahpusların aktarımına göre, açlık grevinde olan Adem Arslan isimli mahpus savcıya götürülme gerekçesi ile 2 asker tarafından koğuştan zorla götürülmüş ve götürülürken askerlerin fiziki şiddetine, küfür ve hakaretine maruz kalmıştır. Zerdeşt Oduncu adlı mahpusla yapılan görüşme Açlık Grevi İzlem Formu düzenlenmiştir. Düzenlenen Açlık Grevi İzleme Formu’na infaz koruma memurları tarafından müdürlükçe incelenecek gerekçesi ile el konulmuştur. Tarafımıza olumlu veya olumsuz bir cevap verilmesi için ısrar etmemize rağmen saatlerce infaz koruma memurları tarafından bekletilerek keyfi muameleye maruz bırakıldık.”
Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Cezaevi’nde de açlık grevindeki tutukluların revire gelmeyi kabul ettikleri takdirde tedavi yapılacağının cezaevi idaresi tarafından dayatıldığını ve idarenin kendileri ile görüşmeyi kabul etmediğini ifade ettiklerini söyleyen Turgut, “Gebze Kadın Kapalı Hapishanesi’nde görüşülen mahpusların beyanına göre; açlık grevindeki Hacer Halil Yusuf ve Ruhşen Bozan isimli mahpusların ağızlarında yaralar çıkmaya başlamış. Ocak ayının ortasında kurum müdürü açlık grevindeki mahpuslara eylemin daha fazla ilerlemesi halinde müdahale edebilecekleri tehdidinde bulunmuştur. B vitamini kadar önemli olan karbonat mahpusların taleplerine rağmen tedarik edilmemektedir. Kandıra 1 No’lu Hapishanesi daha önce uzun süreli açlık grevi eylemlerinde bulunmuş, 16.12.2019 tarihinde geve başlayan mahpus İbrahim Kaya’nın 10 kilo kaybettiği ve açlık grevi eylemlerinin sonucu olarak öngörülen sağlık problemlerinin büyük bir kısmını yaşamaya başladığı tespit edilmiştir” ifadelerini kullandı.
‘Amaç ölüm değil’
Açlık grevinin bir intihar değil protesto biçimi olduğunu sözlerine ekleyen Turgut, “Kişi yiyeceği reddetmektedir. Bir açlık grevi ölümle sonuçlanabilir. Fakat temel amaç ölüm değildir. Günlük belli miktarlarda su, tuz ve şeker alımını devam ettirme esasına dayanır. Ayrıca açlık grevi sonlandırıldığında kalıcı nörolojik kayıpların görülmemesi için Bl vitamininin mutlaka alınması gerekir. Nitekim Dünya Tabipleri Birliği 1991 tarihli Malta Bildirgesi’nde açlık grevcisini ‘zihinsel olarak ehliydi, açlık grevine kendi iradesiyle karar vermiş, bu nedenle belirli bir zaman için yiyecek ve/veya sıvı almayı reddeden kişi’ olarak tanımlamıştır” dedi.
‘Talepler net’
Açlık grevi eylemine başvuran tutukluların başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için tüm yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini vurgulayan Turgut, “Açlık grevcilerinin yaşam ve sağlık hakkı konusunda Adalet Bakanlığı’nı sorumlu davranmaya ve süreci zorlaştırmamaya davet ediyoruz. Mahpusların açlık grevi eylemi konusunda siyasal iktidarın ölümler yaşanmadan barışçıl yollarla gerekli tedbirleri alması ve talepleri değerlendirmek üzere harekete geçmesi gerekmektedir. Talepler açıktır.İmralı tecridi ve tüm cezaevlerindeki tecrit kaldırılmalıdır” dedi.
Şikayet edecekler
ÖHP avukatlarından avukat Sinan Zincir, açlık grevlerine değinerek, “Yapılan kötü muameleleri, hak ihlallerinin takipçisi olacağız” dedi. Açlık grevinde olan tutukluların sağlık konusunda yaşadıkları hakkında bilgi veren Zincir, “Hipokrat yemini etmiş doktorlar, mahpusların kontrollerini yapmıyor. Bu şekilde devam edilirse Türk Tabipler Birliği’ne şikayet edeceğiz. Yine yasal yollara da başvurularımızı yapacağız” sözlerini kullandı. Öcalan’ın 27 Temmuz 2007 yılından bu yana avukatlarıyla görüştürülmediğini hatırlatan Zincir, Öcalan’ın İmralı’ya getirildiğinden bu yana hukuk dışı uygulamaların olduğunu söyledi.
Yasaları uygulayın
İHD İstanbul Şubesi Başkanı avukat Gülseren Yoleri de “Açlık grevlerinin nasıl bir zaruretle başladığını görüyoruz. Başvurulan yol yöntem çözüm olmadığı için açlık grevleri başladı. Bizler her zaman yaşam hakkının kutsal olduğundan söz ettik. Açlık grevi de bir yaşam hakkıdır. Diğer yollar kapatıldığı için bugün açlık grevleri devam ediyor” dedi. İmralı’da uygulanan tecridin ağır bir tecrit olduğunu belirten Yoleri, “Ağır tecridin Kürt halkının özgürlük talebi, Türkiye’deki barış umudunun engellemesine yöneliktir. Burada önemli bir yeri var. Yasaları uygulanın. İmralı tecridi kalksın. Diğer mahpuslar üzerindeki işkenceler de kalksın” dedi.
Belçika’da miting
Avrupa’nın birçok kentinde tecridi protesto etmek için uzun yürüyüşler düzenleniyor. Belçika’da da 3 günlük bir uzun yürüyüş düzenlendi. Belçika’nın Anvers kentinden önceki gün başlayan uzun yürüyüş Brüksel’de düzenlenen bir miting ile sona erdi. Mitingde yapılan konuşmalarda tecrit kırılana kadar eylemlerin süreceği mesajı verildi.
HABER MERKEZİ