Sizi benimle bir yolculuğa çıkartmak istiyorum. Sizlere aktarmak istediğim kısa bir geri sarış sistemin nasıl farklı çarklarla döndürüldüğünü, sistemi yorumlarken bu çarkların bizleri nasıl sağa sola savurduğunu, yavaşlattığını, böylece sistemi inşa eden çarkların işleyişini net ortaya koyacağı kesin ancak önemli olan bu geri sarışın sömürü gerçekleşmeden yarın için önlenebilmesi.
Eğer derdiniz yaşamın özgürlüğü ise, bu konuda yaşama emek veriyorsanız; yaşama yapılan her yeni saldırıda, her olayda biriktirdiklerinize, sürecin sizde bıraktıklarına, yolculuğa çıkarsınız. Karşınıza çıkan herhangi bir olay, yazı, karar birikimlere, deneyimlere taşır hepimizi. Zaman durur, tanıklık ettiklerimiz, birikenler gözümüzün önündedir, sistemin tarihselliğinde tüm çarklar eş zamanlı çalışmaya başlar yeniden, yarının nasıl inşa edileceğini serer önümüze.
Başlayalım dilerseniz.
5 Ekim 2024’te gazetelerde MUÇEV’in Muğla sahillerinde yaptığı 3. şahıslara kıyıları, kıyıların içini devretmesi gibi geçtiğimiz günlerde Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Göcek Mahallesi’ndeki Ayten Koyu’ndaki bir bölgeyi 33 yıllığına Ege Marina Turizm Anonim Şirketi’ne kiralamış, ardından yat yanaşma ve bağlama limanı inşa etmek için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞikDB)’na başvurduğu bilgisi paylaşıldı. Bakanlığın MUÇEV’in ÇED sürecini iptal etmesinden sonra bu kez koyu kiralayan şirket bakanlığa başvurmuş. Şirketin hazırladığı ÇED dosyasında, 14 bin 657 metrekarelik alanda yapılmak istenen yat limanına 46 adet yat bağlanması planlanan proje alanı Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi ve aynı zamanda üçüncü derece sit alanı içerisinde kalıyor.
Adına MUÇEV denilen şirket kim dilerseniz önce ona bakalım birlikte. Ve Göcek koyunun başına gelenlerin tüm Muğla Kıyıları için sürdürülmekte olduğunu hatırlatalım, ÇŞikB ile ilişkisini de.
MUÇEV bir şirket. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Türkiye Çevre Koruma Vakfı ve Muğla Valiliği’ne bağlı Muğla’ya Hizmet Vakfı ortaklığında 20 bin TL sermaye ile 2014 yılında kuruldu, öncesinde illegal olarak sürdürdüğü kıyıları şahıslara devretme hamleleri 2014’ten sonra “yasa”llaşmış oldu. MUÇEV’e; sahillerin, plajların ve hatta ormanlık alanların 3. şahıslara yani şirketlere devretme, ihalesiz olarak verme yetkisi verildi. MUÇEV; ÇŞİkDB’nın yetkili şirketi.
5 Ekim 2024 tarihli diğer haberde Muğla il sınırlarında Bodrum ilçesinde 2021 yılında gerçekleşen Mazı Mahallesi’nde yanan ormanlık alanlar için acele kamulaştırma kararı alındığı bilgisi paylaşıldı. Yanan 400 bin metrekare orman arazisi, Enercon’un kuracağı rüzgar türbini projesi için kamulaştırıldı, enerji şirketi Enercon’un kullanımına tahsis edildi.
Muğla Su İnisiyatifi’nin içinde yer alan ekoloji örgütleri tarafından 17.10 2024 tarihinde ise Eti krom tarafından Köyceğiz Orman arazisinde yeraltı krom ocağı ve krom işletmeciliği için halkın katılımı toplantısı düzenleneceği bilgisi paylaşıldı. Bu alan önce orman vasfından çıkarılan sonra da sermayeye sunulan bir alan, yöre halkına ise krom işletmeciliği yapacak şirket ve bakanlık yetkilisi tarafından yasaya uysun diye görüş sorulacak.
Tüm bu süreçleri biliyorsunuz, süreç; doğal alanların şirket ve devletin kurumları aracılığı ile sermayeye sokulması her bölgede, ülkenin her köşesinde böyle işletiliyor.
Gelelim yerel yönetimlerin, üniversitelerin bu süreci döndüren çarklarına. Bu çarklarda üniversitelerden seçilen uzmanların nasıl raporlar verdiğine ve süreci nasıl akladıklarına da tanığız ancak Muğla’dan aktaracağım hikayenin bu kısmında yerel yönetimleri seçerek bu işin çözüleceğini murad eden, bu seçimlerde politik stratejilere değil seçilenlerin politik geçmişlerine değil sözlerine inananların, sistemi sürdürmeyi, bunu demokratik yuvarlak söylemlerle yapan, aslında halkın iradesini değil kendi çıkarlarını önceleyen yerel yöneticilerin sistemin çarklarına nasıl kendi çarkları katılımların; yerel yönetimleri, üniversiteleri, kendini çevre mücadelesi içinde gösteren kişileri, fon şirketlerini tüm çıplaklığı ile görmekte.
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından Muğla’da STK’lara bir çağrı yapıldı. 13 Ekim günü yapılacak toplantının duyurusu şöyle: “Muğla’nın veriye dayalı ihtiyaç analizini çıkartarak Ahmet Aras ve Dünya Kenti Muğla vizyonunun gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla kurulan Muğla Planlama Ajansı’nın tanıtım toplantısı gerçekleştirilecektir. Kurum ve kuruluşlardan, sahadan bilimsel yöntemlerle veri toplayarak politikalara altlık oluşturulacak MUPA’da elde edilen veriler iç ve dış paydaşlarla paylaşılacaktır.”
MUPA ve MBŞBB arasındaki yapısal ilişkisi bu iç ve dış paydaşları üniversitelerin bu koordinasyondaki yerini göstermekte:
Muğla Şehir Planlama Ajansı Anonim Şirketi; %100 Sermayesi Büyükşehir Belediyesine ait bir şirket. 2024 Temmuz ayı meclis toplantısı kararı ile 45milyon TL sermaye ile kuruldu. Başında aynı zamanda TÜLOV Genel Sekreteri olan Tansu Özcan var. Şirket sermayesi 2024 Ağustos Meclis toplantısında 250 milyon TL’ye çıkarılmış. TÜLOV un kurucularına bakarsanız çevreci olarak kendisini gösteren şahısları görmeniz mümkün.
Muğla Planlama Ajansının Kuruluş Amacı: “Dünya Kenti Muğla” vizyonu doğrultusunda … yeni nesil bir iş modeli olarak tasarlandı. Ajansın, Muğla’nın sürdürülebilir kalkınması ve kentin geleceği için planlama yapar” diye belirtiliyor kendisini tanıtan web sayfasında. Ajans ilk faaliyet olarak Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ile işbirliği Protokol imzalamış.
İmzalanan protokole katılanlar; 10 Haziran 2024 tarihinde MUPA, ÇŞİkD Bakanlığı, Muğla Ticaret ve Sanayi Odası, Bodrum Ticaret Odası, Mermerciler Derneği ve Yatağan Belediye Başkanlığı, İlk işleri ise Muğla’nın mermer sektörünü meşrulaştıran destekleyen kararlar.
Yaşamın çağrısı ile özgür ve eşit yaşamı isteyenler bu süreci tüm çıplaklığı ile görürken, yaşarken, deneyimlerken hala katılımcı olarak mı kalacağız… Söz karar bizim; yaşamı politik olarak nasıl dönüştüreceğimizin.