Ukrayna-Rusya savaşını değerlendiren SYKP Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, ABD-NATO yayılmacılığı ve Rusya hayallerine karşı çıkılması gerektiğini söyledi.
Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı askeri hareket 7’nci gününde devam ediyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yurttaşlar protestolarla bu duruma karşı çıkıyor. Sosyal medyada ise Türkiye solunun savaşa karşı nasıl pozisyon alacağı tartışılmaya devam ediyor.
MA’dan Tolga Güney’e konuşan Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, “ABD-NATO yayılmacılığına ve Rusya’nın bölgedeki hayallerine karşı çıkılmalı” ifadelerini kullandı.
Putin geriye sarmak istiyor
Dünyanın yeni ve çoklu bir kriz döneminden geçtiğini vurgulayan Uğur, önceki dünyada ABD-NATO-Batı ittifakının kendini dünyanın yegane gücü olarak gördüğünü, fakat bunun karşısında giderek güçlenen bir dengenin olduğuna dikkati çekti. Ukrayna’da yaşanan çatışmaların da bu güçlerin rekabeti olduğunu belirten Uğur, bu krizin kendini göstere göstere geldiğini söyledi. Krizin tarihsel arka planına da değinen Uğur, “Bu kriz 17 Ekim 1917 devriminden itibaren de konuşulabilir. Keza Putin’in ‘aslında Ukrayna diye bir devlet bile yok. Bunu Lenin başımıza bela etti’ sözleri bunu gösteriyor. Ekim Devrimi, Büyük Rus İmparatorluğunu dağıtmış, halkların eşit ve kardeşlik temelinde bir arada olma yolunu bulmak için bir dizi adımlar atmıştı. Ukrayna’da bu açıdan özerkliğini elde etmişti. Fakat Putin bunu geriye sarmak istiyor” dedi.
Neo-Nazi yükselişi
Krizin ana aktörünün ABD ve İngiltere olduğuna işaret eden Uğur, bu ülkeler tarafından başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyada neo-Nazi yükselişinin kışkırtıldığını aktardı. Sovyetler Birliği’ni daraltmak için kurulan NATO’nun Sovyetlerin yıkılmasına rağmen dağılmadığının altını çizen Uğur, “Bu bir yana NATO, etki alanını genişletmek için de çaba sarf etmeye başladı. Rusya, uzun zamandır etrafında giderek daralan bu halkayı işaret ederek batıyı ve NATO’yu uyardı. ‘Sınır bölgemde askeri yığınaktan kaçının’ demesine rağmen NATO ısrarla Rusya sınırında bir kuşak oluşturma hamlesi ortaya atmıştır. Sonuçta bugün bu derin çatışma ortaya çıktı. Zaten NATO eliyle orada bir neo-faşist hareket yükseliyor. Ancak son tahlilde Rusya’nın ‘faşistleri iktidardan kaldıracağım. Halkın iradesine bir şey demiyorum’ sözlerini de şüpheyle karşılamak gerekir. Çünkü Putin’in aynı zamanda ne kadar kuvvetli bir antikomünist olduğunu da söylemlerinden biliyoruz. O yüzden Rusya’nın değerlendirmelerini gerçekçi bulmak imkansızdır” diye belirtti.
NATO’ya itiraz ediyoruz
Rus yayılmacılığı ile birlikte NATO’nun da kendisine itiraz ettiklerinin altını çizen Uğur, devletlerin kendi güvenlik konseptlerinin olabileceğini, ancak NATO’ya ihtiyaç duyulmadığını aktardı. Zelenski’nin önceki açıklamalarında NATO ve batı konseptli konuştuğunu anımsatan Uğur, “Batı konsepti içerisinde hareket etmek, Batının yayılmacı hamlelerine onay vermek Ukrayna halkına büyük zarar verecektir. Bu Rus İmparatorluğu kurma hamlelerine onay vermek anlamına gelmez. Savaş nereden ve kimden gelirse gelsin buna esasen itiraz ediyoruz” şeklinde kaydetti.
Bu gerilim uzun sürecek
Dünyanın büyük bir nükleer güç tehdidi ile karşı karşıya olduğunu vurgulayan Uğur, “O açıdan kısa vadede tüm dünyayı kasıp kavuracak, herkesin silahını çektiği bir savaştan ziyade kontrol altında tutabilecekleri bölgesel ama giderek büyüyen bir soğuk savaş iklimi ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu başladı zaten. Finans sektöründeki kısıtlamalar bunların bütün NATO ülkesi ve batı yandaşı ülkeler tarafından tanınması bunun örneği. Karşısında ise Rusya ve taraftarı olabilecek ülkelerin bunlara karşı tedbirler alma hamlesinde bulunacağı son derece belli. Bu gerilimin kısa vadede sönümlenmesi zor gibi görünüyor. Bu konuda 3’üncü Dünya Savaşı söylemleri de mevcut ve yerinde. Aynı zamanda Ukrayna’daki gelişmeler gıda ve iklim krizinden de bağımsız değil. O açıdan su ve gıda başta olmak üzere bunlara erişmenin çabaları yeni savaşların önünü açacaktır” diye aktardı.
Halklardan tarafız
Uğur, savaşı başlatan güçler elde etmek istedikleri şeyi elde edinceye kadar bu krizi derinleştirmekten geri durmayacaklarını belirterek, “Ortada tarafsızlık diye bir durum söz konusu değil. Mesele sadece ne ABD ne Rusya meselesi değildir. Bunun için biz emekçilerden, ezilenlerden, ulusların kendi kaderini tayin hakkı, özerkliklerini koruma hakkından tarafız” ifadelerini kullandı.
Donbass tanınmalı
Dışarıdan yapılan gözlemler doğrultusunda Ukrayna halkının hem ABD hem Rusya’ya hayır demesi gerektiğini belirten Uğur, şunları söyledi: “Ukrayna halkı kendi kaderini kendisi tayin etmelidir. Ancak Donbass bölgesindeki halkların bütün özgürlük ve özerkliklerini tanıyacak yeni bir siyasal yönelime ihtiyaç var. Ancak bu şekilde barış içerisinde bir arada yaşanabilir. Keza Ukrayna’nın bu konudaki geçmiş pratiklerinin olumsuz olduğu açıktır. Donbass halkına ve özerkliğine karşı tutum göstermiştir. Bunlardan vazgeçilmelidir. Faşizm insanlık açısından büyük bir tehdittir. O açıdan Ukrayna halkları neo-Nazi yükselişine karşı da itiraz etmelidir.”
NATO karşıtlığı savaşa hayır demek
Sosyalisteler düşen görevin ise ABD emperyalizmine, NATO’nun yayılmacı politikalarına ve savaşa hayır demek olduğunu dile getiren Uğur, Türkiye sosyalistlerin kendi iç meselelerine de böyle bakması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de içine girmiş olduğu maceracı politikalara itiraz edilmesi gerektiğinin altını çizen Uğur, “Avrupa sosyalistlerinin NATO ve batının bu genişleme hamlelerine karşı tereddütsüz itiraz etmesi lazım. Rusya’daki komünistler ise Putin’in Büyük Rus İmparatorluğu kurma heveslerine karşı tampon olmalı ve onu durdurmalıdır. Sürecin görüşme ve müzakerelerde devam etmesi için herkesin çaba vermesi gerekir. Ukrayna halklarının sorunlarını çözmesini, ulusların kendi kaderini tayin hakkını, her türlü ayrılma, birleşme ve özerklik hakkını savunuyoruz. Bu çizgide ısrarcıyız” diye konuştu.