Hatta dört parça Kurdistan’ın özgürlüğünün KDP’nin sömürgeci güçlerle ilişkisinden dolayı tıkandığı gerçeği ile hareket ederek Kurdistan’ın özgürlüğünün ihanetin tasfiyesiyle mümkün olduğunu söylemek; en gerçekçi Kurdistani söylem olacaktır
Rüstem Barin
Elbette yazının başlığı bir paradoksu içeriyor. Hem Kurdistani olup hem Sykes-Picot’u esas alamazsın. Ama maalesef ihanete bahane aramak böyle çaresiz çelişkilere sürüklüyebiliyor insanı. Sabahtan akşama kadar Kurdistan’dan bahsedip sonra da Kurdistan’ı parça parça sömürgecilere dağıtan anlaşmayı esas alarak Özgürlük Hareketi’ne sömürgeci sınırları dayatmak; ihanetin dayanılmaz çelişkisinden başka bir şey değildir. Neymiş? Özgürlük Hareketi’nin mücadele alanı Kuzey Kurdistan’mış. Bu ucuz klişenin halen yapılıyor olunmasına mı yanalım; yoksa kendine yazar-aydın diyen kişiler tarafından kullanılmasına mı, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var; DAİŞ’e karşı Hewlêr için siper olan Özgürlük Hareketi’ne “bir saniye senin çalışma alanın Kuzey” demedi kimse… Bilakis 2014 yılında Mesud Barzani bizzat Mexmûr’a teşekkür ziyaretine gitmişti. Ne demişti o dönem? Özgürlük Hareketi’ne “Kurdistan’ı koruduğu için teşekkür ediyoruz” demişti. Ya da yine aynı yıl Güney Güçleri Kobani’ye gitmişti. Demek ki neymiş, savaş gürleşince Kürt güçleri ittifak halinde sömürgeci güçlere karşı savaşır. Ama şimdiki durum ne, bir zamanlar Kobani’de DAİŞ’e karşı savaşan Güney Güçleri’nin bir kısmı yani KDP; DAİŞ artıkları ve sömürgecilere yol gösteren bir pozisyona geldi.
Bu durum lanetleneceğine halen mazeret aramak, lafı dolandırmak, mücadele edenlere suçu atmak, dengeler safsatası ile KDP’yi aklamak ancak AKP-MHP’liler için geçerli olur. Çünkü daha geçen senelerde Metina’ya greyderleri ile yol yapıp, neredeyse o yollara sömürgeci güçleri için gül seren KDP, bu defa da iftirayı yöntem yapıp A Haber yöntemleri ile kendi cahş pozisyonunu görünmez yapmak istiyor. Sömürgecisine kardeşlerini öldürmesi için yol gösteren ellerine haliyle ihanetine Kurdistan eldiveni giydirmeye çalışıyor. Kurdistan dediğini kendi holding imparatorluğuyla eşitleyip bütün diğer Kurdistan parçalarını bu holdingine kurban etmekte hiçbir beis görmeyen bu rantçı talançı hanedan, çevresinde oluşturduğu rantiyeler ile ihanetini gizleyecek söylemler oluşturuyor.
Birkaç ihale için, birkaç kuruş fon için ihanet güzellemesi yapan sözüm ona yazar-aydın tayfasının hakikatle savaşı ibret verici. Binbir emekle ve onca şehidin kanıyla bir kazanıma dönüşen Güney Kurdistan mevcut işbirlikçi yönetimi nedeniyle peyder pey ilhak olmakta, buna karşı olmayı bırak, KDP güçleri adeta paralı askermiş gibi sömürgecilerin peşine takılıp Özgürlük Hareketi’ni bitireceğim histerisi ile kendi kontrolünde olan toprakların işgaline bile yardım ediyor. Bu şimdiden Kurdistan tarihine kara bir leke olarak geçti.
Elbette sonuna kadar Kürt partilerinin birbirine karşı tek fişek bile patlatmaması bütün Kürt kamuoyunun talebi olsa bile Kürt Partisi postu giymiş sömürgeci dostu korucuların da Kürt Hareketi’ni tasfiye operasyonlarında rolü düşünüldüğünde, buna karşı mücadele etmenin Kuzey Kurdistan’da faşist sömürgeci güçlerle mücadele etmekten farklı bir yanının olmadığını söylemek abartı olmayacaktır. Hatta dört parça Kurdistan’ın özgürlüğünün KDP’nin sömürgeci güçlerle ilişkisinden dolayı tıkandığı gerçeği ile hareket ederek Kurdistan’ın özgürlüğünün ihanetin tasfiyesiyle mümkün olduğunu söylemek; en gerçekçi Kurdistani söylem olacaktır.