Bodrum Yalıkavak’ta emekli Korgeneral Engin Alan, emekli Albay Korkut Eken, çete lideri Alaattin Çakıcı ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar bir araya geldi
Emekli Korgeneral Engin Alan, emekli Albay Korkut Eken, çete lideri Alaattin Çakıcı ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Muğla’nın Bodrum ilçesinde Yalıkavak Marina’da bir araya geldi.
Bir araya gelen dört ismin birlikte verdiği fotoğrafı, Çakıcı’nın yakın dostlarından Üzeyir Çakmaktaş Twitter hesabından paylaştı.
Çakmaktaş paylaşımında, “Türk Devleti ilelebet varolsun diye her zorluk ve meşakkati gögüsleyen, zindan dahil bu uğurda en ağır bedelleri ödeyen kahramanlarımız: Alaattin Çakicı, Mehmet Ağar, Engin Alan, Korkut Eken.” ifadelerini kullandı.
Yan yana gelen isimler, Susurluk’ta bir kamyon kazası ile ortaya çıkan ve ‘silahlı çete kurmak’ fiili ile yargıya taşınan ‘Susurluk Davası’nda ismi geçen kişiler.
Susurluk davası
3 Kasım 1996’da Kuşadası’ndan yola çıkan ve Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ’ın kullandığı otomobil, Balıkesir’in Susurluk ilçesindeki “Havaalanı” mevkiinde kamyonla çarpıştı.
Kazada, Mercedes’i kullanan Hüseyin Kocadağ, üzerinde “Mehmet Özbay” sahte kimliği bulunan, kırmızı bültenle aranan katliam sanığı Abdullah Çatlı ve “Melahat Özbay” sahte kimlikli, sevgilisi Gonca Us hayatını kaybetti, DYP Urfa Milletvekili Sedat Bucak yaralı olarak kurtuldu.
Dönemin Başbakan Yardımcısı Çiller’in kazadan yaklaşık bir ay sonra Çatlı’yı kastederek “Devlet için kurşun atan da, yiyen de bizim için şereflidir” demesi, siyasilerin olayı aydınlatma isteksizliklerinin sembollerinden oldu.
Susurluk sonrası ilk büyük dava, İstanbul 6 No’lu DGM’de açıldı. 14 sanık, ‘silahlı çete kurmak’ ve ‘aranan kişileri saklamak’ ile suçlanıyordu: Özel Harekat Dairesi eski Başkan Vekili İbrahim Şahin, emekli Yarbay ve eski MİT’çi Korkut Eken, Özel Harekat’ta görevli yedi polis (Ayhan Akça, Mustafa Altınok, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Enver Ulu, Oğuz Yorulmaz), uyuşturucu kaçakçısı Yaşar Öz, Bucak’ın özel şöförü Abdülgani Kızılkaya, öldürülen kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal’ın firari ortakları Sami Hoştan, Ali Fevzi Bir ve Bahçelievler katliamı hükümlüsü, firari Haluk Kırcı.
2001’de DGM, İbrahim Şahin ve Korkut Eken hakkında, ‘çete kurmak ve yönetmek’ suçundan verilebilecek en üst sınır olan altışar yıl hapis cezasına hükmetti. Diğer 12 sanık da ‘çete kurmak’ suçundan dört yıl hapse mahkum edildi. Şahin ve Eken ömür boyu, diğer sanıklar ise üç yıllığına kamu hizmetlerinden menedildi. DGM, gerekçeli kararında yapılanma hakkında “en tehlikeli çete” dedi, “İç ve dış güvenliğin katillere, uyuşturucu kaçakçılarına, kumarhane işletmecilerine emanet edilmesi kabul edilemez bir davranıştır” yorumu yaptı.
Yargılama başladığında DYP Milletvekilleri Mehmet Ağar ve Sedat Bucak dokunulmazlıklarından dolayı hakim önüne çıkartılamamıştı. 11 Aralık 1997’de TBMM Genel Kurulu’nda oy çokluğuyla dokunulmazlıkları kaldırılınca ‘silahlı çete kurmak’ ve ‘aranan kişileri saklamak’ suçlamalarıyla sanıkların arasına katıldılar. Ağar ayrıca ‘görevi kötüye kullanmak’, Bucak da ruhsatsız silah bulundurmakla yargılanıyordu.
Ağar, DGM’deki ifadesinde “terörle mücadelede devletin özel yöntemler kullanmasının zorunlu olduğunu” savunarak “Ne yani, teröristleri filitle mi (böcek ilacı) temizleyecektik?” demişti. İkinci kez milletvekili seçilerek dokunulmazlık kazanan Bucak (DYP) ve Ağar’ın (bağımsız) yargılanmaları 3 Mayıs 1999’da durduruldu.
Bucak’ın yargılanmasına 2002’de vekil seçilemeyince başlanabildi. Bucak İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde çete suçundan beraat etti, diğer suçlardan ise ‘Rahşan affı’ sayesinde kurtuldu.
Davayı 21 Haziran 2007’de sonuca bağlayan Yargıtay, Bucak’ın Susurluk çetesine üye olduğu ve yardım ettiği gerekçesiyle 1 yıl 15 günlük hapis cezasını onadı. Ancak ceza ertelendiği için Bucak hapse girmedi.
DGM’de 1997’de yargılanma başladığında Bucak için 20 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.
Ağar da 2007’de milletvekili seçilemeyince dosyası tekrardan açıldı. Bu yargılama sonucunda ‘silahlı örgüt yöneticisi’ olduğu gerekçesiyle Yargıtay tarafından 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İnfaz yasası gereği 3 yıl 9 ay boyunca hapis yatması gereken Ağar, 2012 Nisan’da girdiği cezaevinde 1 yıl kaldıktan sonra ‘denetimli serbestlik’ çerçevesinde tahliye edildi.
Kaynak: ETHA