Tüm Doğu ve Antakya Süryani Ortodoks Patriği Aphrem Karim II., Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’nin suyunu kesmesini insanlığa karşı suç olarak nitelendirdi. BM sekreterine mektup yazıldı. Kesinti BMGK’de tartışıldı
Türkiye ve himayesindeki Suriye Milli Ordusu (SMO) adlı paramiliter güçlerinin 9 Ekim 2019’da başlattığı askeri operasyonla denetimlerine aldıkları Girê Spî ve Serêkaniye bölgesinde bulunan Elûk su istasyonunu kapatarak, Hesekê’yi susuz bırakmasına dönük tepkiler sürüyor. Tüm Doğu ve Antakya Süryani Ortodoks Patriği, Evrensel Suriye Ortadoks Kilisesi Başkanı İgnatius Aphrem Karim II., söz konusu durum karşısında Birleşmiş Milletlere (BM) acil çağrıda bulundu.
İnsanlar etkileniyor
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e yazılan mektupta, “Suyu silah olarak kullanmak -ilk defa yapılmasa da- barbarca bir davranış ve temel insan haklarının alçakça bir ihlalidir” ifadesine yer verildi. Mektupta, “Bir milyondan fazla Suriyeli başta yaşam hakkı olmak üzere, temel insan haklarından mahrum yaşıyor. On günden fazladır Türkiye tarafından desteklenen gruplar suyu bilerek kesmiş durumda ve bu durum özellikle çocuklar ve yaşlıların susuz kalmasını sağlamakla birlikte, sağlığını tehlikeye sokuyor. Hem de COVID- 19 gibi bir virüsle mücadele edilmeye çalışılan bu süreçte. Bu durum sıcak hava nedeniyle biraz daha zor hale geliyor” ifadelerine yer verdi.
Başvurulara rağmen bir sonuç alınamadığı belirtilen mektupta, devamla şu ifadelere yer verildi: “Bölgedeki insanların başvurusuna rağmen uluslararası toplumdan bu vahşete herhangi bir tepki gösterilmemiştir. Su kesintisi devam ederse, bu durum ancak insanlığa karşı işlenmiş suç olarak karakterize edilebilir. Bu etik olmayan davranışın sonuçlarından uluslararası toplumu sorumlu tutmakla birlikte, Birlemiş Milletleri, Avrupa İnsan Hakları Yüksek Komiserliği eliyle bu sorunu derhal ele almaya, suya erişim sağlamaya ve Hesekê ve Kuzey Doğu Suriye’nin acı çeken halklarına yardım etmeye çağırıyoruz.”
BMGK’de sert çıkış
BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’deki insani durumu görüştüğü oturumda, BM Bölgesel İnsani Yardımlar Koordinatörü Yardımcısı Ramesh Rajasingham, Heseke ve Hol kampında yaşanan su kesintilerine dikkati çekti. Elûk su tesisinde bu yıl en az 13 kesinti yaşandığını belirten Rajasingham, sivillerin kesintilerden olumsuz etkilendiğini söyledi. Suriye ajansı SANA’nın haberine göre Suriye rejiminin BM Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi de “barbarca” deyip Türkiye’nin, Heseke ilindeki halka karşı suyu savaş silahı olarak kullanmaya devam ettiğini belirterek, Haseke ahalisinin suyunu kesmenin bir savaş suçu ve uluslararası insancıl hukuka göre bir insanlık suçu oluşturduğunu kaydetti. Caferi, Heseke kenti ve çevresinde bir milyondan fazla Suriyeli sivilin, kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil sıcak iklim koşulları ve korona salgınına rağmen cezalandırıldığını belirtti. Caferi, savaş zamanlarında sivillerin statüsüne ilişkin Cenevre Sözleşmeleri de dahil olmak üzere uluslararası insani hukuk kapsamında insanlığa karşı suç olduğunu belirterek, BM’nin acilen harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Sinirlioğlu kesintiyi reddetmedi, ancak elektrik üzerinden savunma yaptı. Sinirlioğlu, “Heseke’ye sürdürülebilir ve tam kapasite su temini, elektrik enerjisinin kesintisiz olarak sağlanmasına bağlı ve biz, kalıcı bir çözüm için BM ile çalışmaya hazırız.” dedi. Sinirlioğlu, Elûk su tesisinin Tişrin Barajı’ndan gelen elektrikle çalıştığını ve bölgeye elektriğin Kasım 2019’dan bu yana Tişrin’i kontrol edenler tarafından düzenli ve kasıtlı olarak kesildiğini söyledi.
Ankara’dan talimat gelmeden…
HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca, Hesekê’deki su kesintisiyle ilgili Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay’a, 4 maddelik soru önergesi sundu. Önergede özetle şunları kaydetti: “Türkiye hükümeti, Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimine bağlı Haseke kentine giden içme suyunu keserek, pandemi döneminde bir milyonu aşkın insanın içme suyuna ulaşmasını engellemektedir. Bölgedeki bir Türk komutanın kendilerine “Ankara’dan talimat gelmeden suyu bırakmayız, Ankara’dan talimat gelmeli” dediğini aktaran istasyon çalışanları 26 Ağustos’ta tekrar gittikleri istasyondan yine Türk askerleri tarafından kovulduklarını aktarmışladır. Elok Suyu’nun kesilmesiyle etkilenen bölgeler ise Bir Milyon 200 bin insanın yaşadığı Haseke kenti, ilçeleri, nahiyeleri ve köyleri, 5 bin ailenin yaşadığı Til Temir ve 200 köyü, 100 bini aşkın insanın yaşadığı Waşokanî, Erîşa, Hol kampları. 1- Haseke’ye su verilmemesinin sebebi nedir? 2- Elok Su İstasyonu’nun 8 pompasının sadece bir tanesini açarak ne amaçlanmıştır? Milyonlarca insanın hayatını tehlikeye sokmanın sebebi nedir? 3- Ankara’dan su kesintisi talimatı verilmiş midir? 4- Haseke halkının, temel hakları olan suya tekrar kavuşmasını sağlamaya yönelik herhangi bir adım atılacak mıdır? Böyle bir çalışma mevcutsa ne aşamadadır?”
Kaynak: MA