Güven’in tecridinin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevi 4. ayında. Süryani, Laz ve Alevi yurttaşlar, ‘Açlık grevi eylemcilerinin talebi talebimizdir’ derken, kadınların ‘Leyla’ya Ses Olalım’ kampanyasına destek artıyor
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevi 4. ayına girdi. 66 cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklunun aynı taleplerle başlattığı açlık grevi 82. gününe girerken, PKK’li ve PJAK’lı tutukluların tüm cezaevlerinde başlattığı açlık grevi ise 7. gününde. Irak Federe Kürdistan’da sağlık durumu her geçen gün kötüye giden Nasır Yağız’ın eylemi 107. gününde, Maxmur’da Fadile Tok’un açlık grevi eylemi ise 47. gününde. Aynı taleplerle Strasbourg’ta gazeteci ve siyasetçilerin başlattığı ve Birleşik Krallık Bölgesi’ne bağlı Galler’de açlık grevine başlayan İmam Şiş’in eylemi 81. gününde, Kanadan’ın Toronto kentinde açlık grevinde olan Yusuf İba’nın eylemi ise 55. gününde devam ediyor. Diyarbakır’da HDP Milletvekili Dersim Dağ ve eylemin başladığı ilk günden bu yana hala gözaltında olan 5 HDP’linin eylemi ise 5. gününde devam ediyor. Leyla Güven ve diğer eylemcilerin sağlık durumu her geçen gün daha ciddi bir aşamaya girerken destek eylemleri devam ediyor. Van ve Adana’da HDP Gençlik Meclisi yazılama ve afiş asarak eylemcilerle dayanışma gösterdi. Yine Süryani, Alevi ve Laz yurttaşlar da “eylemcilerin direnişleri direnişimizdir” açıklamasında bulunurken, açlık grevindeki tutuklular da dışarıya mesaj gönderdi.
‘Yaktığı çıra bize ışık oldu’
Açlık grevi eylemcileriyle dayanışma gösteren Süryani, Alevi ve Lazlar Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ferhat Çelik’e konuştu. Süryani yurttaş Edip Arslan bu topraklara barışın gelmesi için bir an önce tecridin kaldırılması gerektiğine vurgu yaptı. Arslan, “Açlık grevinde olan insanlar yarın öbür gün yaşamını yitirirlerse bu ülke daha mı rahat edecek. Bir an önce tecrit kaldırılsın ve açlık grevleri de sona ersin. Biz sadece barış istiyoruz başka da bir şey istemiyoruz” diye konuştu. Demokratik Alevi Derneği (DAD) üyesi Nergiz Güzel de, Öcalan üzerindeki tecridin tüm Türkiye halklarına uygulandığını belirterek, “Leyla Güven’in talebi aslında Türkiye halkları üzerindeki tecridi kırmaktır. Çok haklıdır ve talebi talebimizdir. Leyla Güven’in direnişini saygıyla selamlıyorum. Türkiye halkları üzerinde olan bu tecride karşı yaktığı çıra hepimize ışık oldu” ifadelerini kullandı.
‘Mücadelesini büyüteceğiz’
Leyla Güven ve açlık grevinde olan bütün tutukluların taleplerinin arkasında olduklarını ifade eden Laz yurttaş Aylin Hacaloğlu ise, “Bu mücadeleyi daha da büyütmek için elimizden geleni yapıyoruz. Leyla Güven basit ve insanca bir şey istiyor. Tecrit kaldırılsın diyor. Tecridin aslında hukuksuz olduğunu hukukun uygulanması gerektiğini söylüyor. Türkiye’nin kendi yasalarını uygulanmasını istiyor. İstenen bu kadar basittir ve haklı bir taleptir” şeklinde konuştu. Yine geçtiğimiz günlerde 520 kadın kurumu ve kadının imzaladığı bir kampanya başlatan kadınlar önceki akşam sosyal medyada kampanya başlattı. “#LeylayaSesOlalım” hasthagi ile twitterda başlatılan kampanyaya çok sayıda isimden destek geldi. Sosyal medyada yayınlanan mesajlardan bazıları şöyle: “@sevdakaraca: #LeylayaSesOlalım Leyla Güven’e ses veren 525 kadın içinde ben de varım. Çünkü adaletin, eşitliğin, barışın, birlikte özgürce yaşanacak demokratik bir ülke hayalinin gerçek olması yaşamı savunmaktan geçiyor. Tecrit kalksın, Leyla yaşasın, barışın yolu açılsın!
@EmepKadin: #LeylayaSesOlalım Kadınlar barış ve eşitlik için, demokratik ve özgür bir ülke için yolun birlikte mücadeleden, adalet ve hukukun istisnasız uygulanmasından geçtiğini biliyor, bunu yüksek sesle söylüyor, Leyla Güven’e ses oluyor. Hukuk ve insan hakları herkes içindir! @ABerktay: Leylaya Ses veriyoruz Hayatı savunuyoruz #LeylayaSesOlalım @SosyalistKadin: #LeylaGüven tecrite karşı açlık grevi direnişinin 118. gününde. #LeylayaSesOlalım, yaşamı savunalım. Kadın dayanışmasıyla Leyla Güven’in yanındayız. #LeylaGüven- HaklıdırTecritKalkmalıdır @_Angel__EwSa47_: Tek adam rejiminin halklara, kadınlara, çocuklara, emekçilere; yoksulluk, açlık, şiddetten başka bir şey vermediğini hep beraber gördük. #LeylayaSesOlalım ve tecridi kıralım…”
‘Devlet susuyorsa bile insanlar susmamalı’
Aylardır süren açlık grevi eylemlerine karşılık hükümet tarafından henüz bir adım atılmadı. Hükümetin bu yaklaşımına tepki gösteren İnsan Hakları Derneği (İHD Van Şube Yöneticisi Servet Ertak, açlık grevi eylemlerinin olası bir can kaybıyla sonuçlanmaması için özellikle duyarlı kamuoyuna büyük bir sorumluluk düştüğünü ifade etti. Açlık grevlerinde gelinen noktanın kendilerini endişelendirdiğini söyleyen Ertak derneklerine yapılan çok sayıda başvuruda da, başvurucuların çocuklarının, kardeşlerinin, eşlerinin hayatlarından endişe duyduklarını belirttiklerini paylaştı. “İnsanların sesine ses olmak zorundayız. Devlet susuyorsa bile insanların susmaması gerekiyor” diyen Ertak, devamında şunları söyledi: “Biz sessiz kalırsak maalesef ölümler gerçekleşecek. Bir an önce tüm kamuoyunu duyarlılığa davet ediyoruz. İnsan hakları savunucuları olarak elimizdeki veriler maalesef ciddi endişelere yol açabilecek raporlardır. Bir an önce tüm kamuoyu ve devletin bu konuda duyarlılık göstermesi gerekiyor.”
Başbakanlık önünde nöbet eylemi başladı
Kürt siyasetçi ve aktivistlerin Fransa’nın Strasbourg kentinde sürdürdüğü açlık grevi 81. gününe girerken eylemcilerin sağlık durumu giderek ağırlaşıyor. Yurttaşlar, Federal Alman Hükümeti başta olmak üzere İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT)’ni harekete geçmeye çağırdı. Strasburg’daki eylemcilerin aileleri başkent Berlin’de bulunan Başbakanlık binası (Bundeskanzlaramt) önünde nöbet eylemi gerçekleştirme kararı aldı. Dün başlayan ve her gün saat 12.00’den itibaren düzenlenecek eylem yarına kadar sürecek.
‘Talebimiz hayati bir talep’
Cezaevlerinde açlık grevini sürdüren tutuklular dışarıya mesaj göndererek morallerinin iyi olduğunu söyledi. Kırıkkale Cezaevi’nde açlık grevine giren Davut Önder’in eylemi 72. gününde. 24 yıl ceza alan Öner gönderdiği mektupta, “Tecridin kendisi zaten ağır bir işkence ve insanlık suçudur. Bütün evrensel hukuk, insan hakları ve yasa ve normlarının yanında Türkiye Anayasası dahi bunu böyle tanımlıyor kabul ediyor. Bundan hareketle talebimizin hayatiliği iyi anlaşılmış olmalı. İmralı Ceza İnfaz Kurumu toplumun bir prototipi gibi tasarlanmıştır. Bunu biz değil son 20 yıllık tarih söylüyor. Haliyle Öcalan’a uygulanan mutlak tecrit ile topluma karşı tırmandıran her türlü savaşın, toplu kırımın tesadüf olmadığını anlamak için zeki olmaya dahi gerek yok. Boşuna merminin fiyatı sorulmuyor ve bizim itirazımız bunadır” diye belirtti. Önder, yapılanların psikolojik bir baskı enerjilerini erken tüketmeye yönelik bilinçli bir uğraş olduğunu belirterek, şunları ekledi: “Moral, motivasyon anlamında kendimizi çok iyi hissediyoruz. Haklı olduğumuzu biliyor ve iyiye, güzele ve doğruya vesile olacak bir hedefin yolcusu olmak bize yetiyor. Bütün halkımızı bir an önce harekete geçmeye çağırıyoruz. Başta Leyla Güven olmak üzere bütün direnenlere selam olsun.”
‘Tecrit bir utançtır’
Şakran 1 Nolu Kapalı Kadın Cezaevi’ndeki Rahşan Aydın 26 Aralık 2018, Azime Işın ve Şehrivan Çoban da 15 Şubat’tan bu yana açlık grevinde. 3 kadın cezaevinden mektup gönderdi. Direnişin kendileri için büyük bir anlam ifade ettiğini ve morallerinin çok yüksel olduğunu belirten Azime Işın, şöyle dedi: “Leyla Güven’in de belirttiği gibi tecrit bir utançtır. Bu utancın derhal kaldırılması gerekir. Bu da direnişle olur.” Cezaevlerinin her dönem kendi direniş geleneğini yarattığını ve önemli roller üstlendiğini belirten Rahşan Aydın da, şunları dile getirdi: “Zindanlar olarak geç bile kaldık… Halkımız da bizden böyle bir duruş bekliyordu. Buna sahip çıkacaklarına gereken anlamı vereceklerine inanıyorum ki Kürt halkı bugüne kadar hem kendi direnişinde hem de direnişçilerine sahip çıkmasıyla bunu kanıtladı. Bize düşen de tüm özgürlük yürüyüşlerine layık olmaktır” diye belirtti. 1983 Mersin doğumlu olan ve aslen Bitlis Koçerlerinden olan Şevrivan Çoban ise, açlık grevine katılışına ilişkin şunları kaydetti: “Bu direniş bir onur semahıdır. Özgürlük ateşiyle dönmek ve özgürleşmek gerekir. Bu temelde tüm halkımızı ve direnişte olan herkesi selamlıyor ve saygılarımı sunuyorum. ”
HABER MERKEZİ