Kobanili çocuklara oyuncak götürmek için yola çıkan devrimci gençler, Suruç’ta IŞİD’in saldırısına uğradı. Olay öncesi ve sonrası birçok delil ortaya döküldüğü halde, katliam aydınlatılmadı.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğünde Kobanili çocuklarla dayanışma amacıyla oyuncak kampanyası başlatan gençelere, 20 Temmuz 2015 tarihinde saldırı düzenlendi. Urfa’nın Suruç ilçesinde meydana gelen katliamda 33 genç yaşamını yitirdi. IŞİD’in düzenlediği canlı bomba saldırısı öncesinde önlem alınmadığı sıkça belirtildi. Suruç Katliamı’ndan önce güvenlik önlemlerinin alınması amacıyla dönemin kaymakam ve emniyet müdürü ile yapılan toplantıya katılan HDP ve DBP ilçe eşbaşkanları, toplantıda mutabakat sağlanmasına rağmen o gün önlemlerin alınmadığını anlattı. Katliama ilişkin adalet arayışı devam ederken görgü tanıkları olay gününü Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
Kaymakamla görüşme Olay anında Amara Kültür Merkezi’nde olduğunu söyleyen dönemin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Suruç İlçe Eşbaşkanı Suphi Koçyiğit, patlamadan 1 saat önce SGDF ve ESP temsilcileri ile görüşüp yapılacak etkinliğin programını tekrardan gözden geçirdiklerini aktardı. Etkinliğin hazırlıkları yapılırken, olay gününden bir gün önce dönemin Suruç Kaymakamı’nın kendisini bizzat arayarak görüşme talebinde bulunduğunu dile getiren Koçyiğit, bunun üzerine kaymakamlık konutunda görüşmenin gerçekleştirildiğini, görüşmeye dönemin ilçe emniyet müdürünün de katıldığını söyledi. Görüşmenin çerçevesi yapılacak etkinliğin güvenliği çnoktasında olduğuna dikkat çeken Koçyiğit, kaymakamın çeşitli illerden yüzlerce insanın geleceği ve olası bir provokasyonun engellenmesi için gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması gerektiğini belirtmesi üzerine kendilerinin de “Bizim kolluk gücümüz yok, dolayısıyla alanda ve kültür merkezi çevresinde alınacak önlemleri siz alın” dediğini ifade etti.
Sabah erkenden Amara Kültür Merkezi’ne geçtiklerini belirten Koçyiğit olay öncesinde yaşananları şöyle sıraladı: “Biz kültür merkezine gittiğimizde arkadaşların birçoğunun geldiğini gördük.
Bazılarının da gelmek üzere olduğunu öğrendik. Yolda olan arkadaşları beklerken Urfa girişinde kurulan arama noktasında 3 kişinin haklarında arama karı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındığını öğrendik. Kaymakamı arayıp konuya ilişkin bilgi istedik. Kısa süre sonra serbest kalacaklarını öğrendikten sonra kültür merkezi bahçesinde toplandık.”
‘Önlem alınmadı’
Patlama yaşandığında hemen dışarı çıktıklarını kaydeden Koçyiğit, dışarı çıktıklarında havadan insan derilerinin üzerlerine yağdığını ve yerde onlarca kişinin parçalanmış bedenlerinin olduğunu sözlerine ekledi. Kaymakam ve ilçe emniyet müdürünün alınacak dediği güvenlik önlemlerinin hiçbirinin alınmadığını sözlerine ekleyen Koçyiğit, yaşanan patlamadan çok sonra kaymakam ve emniyet müdürünün telefonlarına ulaşıldığını da belirterek, “Normalde ilçenin her yerinde bekleyen polisler o gün ortalıklarda yoktu. O gün Suruç dışında her yerde güvenlik önlemleri alınmıştı, ancak ilçede tek bir önlem yoktu” diye konuştu.
‘Patlamadan sonra önlem’
Katliamın bir diğer tanığı olan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Suruç İlçe Eşbaşkanı Mehmet Koşti, yaşananların hala ilk günkü gibi gözlerinin önünde olduğunu ifade etti. Kaymakam ve emniyet müdürü ile yapılan görüşmeye katılan isimlerden biri de olan Koşti, görüşmede kaymakamın gençlerin provokasyon yaratacağı iddiasında bulunduğunu belirtti. Gençlerin 19 Temmuz akşamından Suruç’a gelmeye başladığını aktaran Koşti, “Geceden gelen gençler çok heyecanlıydı. Gece boyunca uyuyamadılar. Bir an önce Kobanê’ye gidip gerekli çalışmaları yapmak istiyorlardı. Sabaha karşı diğer guruplar da Suruç’a vardı. Ancak gençler Suruç’a gelene kadar onlarca kere durdurulup Genel Bilgi Taraması’ndan (GBT) geçirilmişti. Tüm engellemelere rağmen gençler Suruç’ta buluşmayı başardı. Emniyet yetkilileri sürekli bizi arıyordu. ‘Arama yapalım mı? kültür merkezinin etrafını tutalım mı?’ gibi tedbirleri almaktan bahsediyorlardı. Biz de ‘gereken prosedürler neyse onu yapın’ dedik. Ancak alınmayan güvenlik önlemleri patlamadan sonra alındı” dedi.
‘Gazdan ölenler’
Patlamadan 2 saat sonra polisin olay yerine geldiğini ve yaralılara yardım eden kitleye gaz sıktığını söyleyen Koşti, polisin sıktığı gazdan kaynaklı bazı yaralıların yaşamını yitirdiğini ifade etti. Patlamayı engellemek için alınmayan güvenlik önlemlerinin yaralıları kurtarmaya çalışan halka karşı alındığını dile getiren Koşti, polisin tutumuna tepki gösterdiklerinde ise ikinci bir bombanın olabileceğini ve bu yüzden önlem aldıklarını kendilerine söylediklerini aktardı. Olayda yaralananların çoğunu kendi çabaları ile hastanelere yetiştirdiklerini sözlerine ekleyen Koşti, yaşamını yitirenlerin üzerlerini gazeteler ile kapattıklarını anlatı.
‘Tamirciye ihtiyaç olur diye… ’
Kobanê’ye oyuncak götürmek için yola çıkan gençlere, “Beni de listeye yazın. Tamirciyiz belki ihtiyaç vardır” diyen Osman Çiçek de IŞİD’in Suruç’ta düzenlediği canlı bomba saldırısında yaşamını yitirdi. Katliamda yaşamını yitiren gençlerden biri olan Osman Çiçek’in ailesi geçen 4 yıla rağmen ilk günkü acıyla yaşıyor.
Saldırıyı düzenleyenleri asla affetmeyeceğini dile getiren anne İslim Çiçek, “Dilerim bizim çektiklerimizi onlarda çeker. Oğlumun mezar taşını kırmışlar. Ölmüş birine düşmanlık yapılır mı? Ne yaptıysanız yapmışsınız daha ne istiyorsunuz?” diye sordu. Yaşananları anlatırken gözyaşlarına hakim olamayan anne Çiçek, “Kobanê’deki yetim çocuklara yardım götüreceklerdi. Benim de haberim yoktu. Dayısının evine gidip orda kahvaltı yapmış. Kardeşim ‘Osman gitme’ demiş ama durduramamış. Kardeşimin oğlu kaza yapmış sakat kalmıştı ona uğrayıp gitmiş. Akşamları onunda yanına gidip onunla sohbet ederdi. Bayramdan sonra Osman’ı evlendirmeyi düşünüyorduk. Ona kıyamıyorduk bir şey de sormuyorduk” diye o günü anlattı.
Benide listeye yazın
Oğlunun en yakın arkadaşı olan Kasım Deprem ile birlikte yaşamlarını yitirdiklerini belirten Çiçek, diğer kentlerden gelen gençlerin oyuncak getirdiğini belirterek, “Osman, ’beni de listeye yazın. Biz de gidelim, tamirciyiz belki ihtiyaç vardır’ demiş. Sadece yardım ve güzellik için gitmek istiyorlardı. Tek amaçları buydu” diye oğlunun amacını paylaştı
Baba Mehmet Çiçek ise oğlunun sakin ve sessiz biri olduğunu, oto tamir işi yaptığını, kimse ile sorunu olmadığını söyledi. Çiçek, “Sabah bahçede yatıyordu. Kalktı, sonra tekrar içeriye gidip yattı. Arkadaşları aramış, oda kalkıp gitmiş. Biz de dükkana gittiğini düşündük. Olay günü ben evde televizyonda Suruç’ta patlama olduğunu öğrendim. Haberleri izlerken komşumuza haber verilmiş, onlar da gelip bize söylediler. Dediler, ‘Kasım ile Osman patlamada şehit düşmüşler’ diye. Biz de çıkıp Suruç’a gittik. Büyük bir kalabalık vardı. Sonra cenazesini Antep’e götürmüşlerdi. Ertesi gün de defnettik” diye yaşadıklarını anlattı
‘Asla pes etmeyeceğiz’
Ankara’daki gençlik örgütleri, 33 düş yolcusunu anacakları eyleme çağırarak, “Suruç’u anmak, Suruç’u unutturmak için sokaklarda olacağız. Yanık şekerleri unutmayanları sokaklara yeniden çağırıyoruz. Asla pes etmiyoruz” dedi. Ankara’da bulunan gençlik örgütleri 20 Temmuz’da bir araya gelerek, 33 “düş yolcusunu” anacak.
‘Devletin haberi vardı’
Marksist Fikirler Topluluğu Üyesi Demet Köçek, Suruç Katliamı’nın özellikle Türkiye devrimci geleneğine yapılan bir saldırı olduğunu belirterek, devletin katliamdan habersiz olmasının inandırıcı olmadığını vurguladı. Köçek: “10 Ekim Suruç dosyasında bizler bombacının elini kolunu sallaya sallaya çok rahat geldiğini gördük. Bombacının elini kolunu sallayarak kültür merkezine gelip kendini patlaması devletin bilgisi dahilinde olduğunu gösteriyor” dedi.
‘Kadın devrimine dokunmak’
Özgür Genç Kadın (ÖGK) Koordinasyonu üyesi Neslihan Duran, “Türkiye’nin dört bir yanında arkadaşlarımız Kobane’de yeni bir kent inşa etmek için Suruç’a geçmişlerdi. Ceplerinde şekerler, ellerinden oyuncaklar, toprak taşıyanlar vardı. 33 düş yolcusunun tek isteği IŞİD barbarlarının saldırdığı bir kenti yeniden inşa etmek, hastane, park yapmak, oraya oyuncaklar götürmekti. Ezgi’nin de dediği gibi Rojava kadın devrimine dokunmaktı” ifadelerini kullandı.
‘Umutlardan korkuyorlar’
Anarşit Karalama dergisinden Zeynep Tan da, iktidarın gençlerin büyüttüğü umutlardan korktuğunu dile getirerek, “Bizim burada yeni bir dünya yaratmamızdan korkuyorlar. Rojava’da hemen yanı başımızda kadın erkek herkes savaşarak bir devrim yaptı. Bunların tamamı bütün devletler için tehdittir. Bizim yüreğimizde taşıdığımız yeni devrimlerden korkuyorlar. Bu kadar baskının, katliamın yapılmasının tek sebebi budur. Adalet arayışımıza müdahale ediliyor, katliamı saklamak, kimsenin duymamasını istiyorlar” dedi.
‘Herkesi yanımıza bekliyoruz’
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Üyesi Sevgi Topal ise devletin DAİŞ üyelerini korumaya devam ettiğini ifade ederek, Sakarya Caddesi’ndeki eyleme çağrı yaptı. Sevgi, “Pankartlarımız ve dövizlerimizle alanlarda olacağız. Bizler Suruç’ta düş yolcularının ve Ankara Gar Katliamı’nda katledilenlerin yoldaşları olarak her sene sessimizi çıkarmaya devam edeceğiz. ‘Adalet’ diye bağırdığımız yerde herkesi yanımıza bekliyoruz” çağrısında bulundu.