Türkiye’nin Rusya’ya çok taviz vererek ABD-Batı’yı karşısına aldığını, buna rağmen İdlib sorununu çözemeyerek Rusya karşısında güçsüz kaldığını belirten HDP’li Özsoy, bu sıkışmışlığın ağır faturasının olacağını söyledi
AKP iktidarı, Suriye iç savaşın en kırılgan noktası olarak bilinen İdlib’den çekilmemekte ısrarlı tavrını sürdürüyor. Türkiye son iki haftada Suriye rejimi ile girdiği iki farklı çatışmada 14 kayıp verdi. TSK ile Suriye ordusu arasında tekrar çatışma yaşanma ihtimali bulunuyor. Rejim güçleri ise, İdlib’te ilerlemeye devam ediyor. Bu noktada Rusya ile çelişkiler artarken, Ankara, ABD ve NATO kampına tekrar yöneldi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı
İdlib krizi ve bölgedeki gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
Özsoy, Türkiye’nin dokuz yıllık Suriye savaşında sürdürdüğü savaş ısrarının İdlib’de dibe vurduğunu ifade etti. Türkiye’nin Suriye’deki isteklerinin 2014 yılı itibariyle sonlandığını belirten Özsoy, siyasi iktidarın bunu görmek istemediğini belirtti. Özsoy’a göre AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrar ettiği iki yanlış politikadan biri Kürt karşıtlığı, diğeri Esad’ı devirme isteği.
‘Türkiye taahütleri yerine getirmedi’
Türkiye’nin 2018 yılında bu yana Rusya ile yaptığı Astana ve Soçi süreçleriyle Esad karşıtı güçleri tasfiye etmeyi taahhüt ettiğini belirten Özsoy, söz konusu taahhütlerin yerine getirmediği hatırlattı. Özsoy, şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye hem M-4 ve M-5 yollarının denetimini Suriye rejimine bıraktıracaktı hem de İdlib’ de bazı grupların silahsızlandırılması, bazı grupların ayrıştırılması gibi çok fazla taahhüt altına girdi. Türkiye şuanda Rusya ve İran’ın Astana süreci ruhuna aykırı davrandığını iddia ediyor ama durum söylenenlerin tersi. İki yıldır Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmesini bekliyorlar. Hal böyle olunca Şam ile Rusya İdlib’de daha fazla beklemeyeceklerini ve artık Suriye savaşı defterini kapatmak istiyorlar. Şimdi bu sürecin kazanının Esad olduğunu herkes biliyor. Fakat ABD, AB ve İsrail bunu kabul etmesine rağmen Esad’ın çok fazla güçlenmesini de istemiyorlar. Ne ABD ne Avrupa İdlib’deki savaşın Esad rejimin istediği şekilde sonlanmasını istemiyor. Asıl mesele bu.”
Türkiye Rusya’ya çok yaklaştı
Özsoy, Türkiye ile Rusya yakınlaşmasının Suriye üzerinden gelişen ve taktiksel yakınlaşmadan ibaret olduğunu vurgulayarak, “Fakat Türkiye o kadar Rusya’ya yaklaştı ki yani son üç yılda Rusya ile çok ciddi bir yakınlaşmaya girdi. Bunun temel nedeni de Suriye meselesiydi. Özellikle de Rojava meselesiydi. Ancak Türkiye ile Rusya arasındaki makas giderek daralıyordu. Şu anda Türkiye daha önce terör olarak tanıdığı Heyet Tehrir El Şam için Suriye’ye asker yığdırıyor” diye belirtti.
‘Gireriz diyorlardı, şimdi ne oldu?’
Özsoy, Türkiye’nin, Rusya ile olan ilişkilerinin İdlib’de zarar görmesinden kaynaklı yüzünü batıya çevirmesine dair de şunları ifade etti: “Hulusi Akar bir ay önce ‘biz Suriye’ye gideriz’ diye gayet kendinden emin bir şekilde ortalığı toza dumana katıyordu. Şimdi ne oldu. Geçtiğimiz gün Batıyı ve NATO’yu göreve çağırıyordu. ‘Lütfen gelin araya girin Rusya’yı durdurun diyordu. ABD ne yapacak bu durumda. Türkiye’nin Rusya ile içine girdiği bu zor durumu ABD kendi lehine çevirerek, Türkiye’yi istediği gibi kullanacak. Yani Türkiye’ye belli bir destek sunması karşılıksız olmayacaktır. Türkiye pek ala diyebilir ki şu S-400 meselesinden bir defa vazgeç. Bölgesel siyasette Rusya ile hareket etme gibi talepleri olacaktır.
Onun için diyorum Türkiye ile Rusya’nın yakınlaşması taktikseldi. Esas olarak Türkiye’nin Rusya ile önce uzaklaştıkları sonra da yakınlaştıkları mesele Suriye’dir. Şimdi özellikle son iki yılda Rusya ile iki yıldır yakınlaşan Türkiye, şimdi de İdlib sorunundan dolayı Rusya ile karşı karşıya geldi. Doğal olarak Türkiye yönünü çevirmek durumunda kaldı. Desteği nereye kadar alır bunu çok fazla kestirmek mümkün değil fakat; Trump’ın Ulusal Danışmanı çok acı bir açık yaparak, ‘İdlib’e paraşütle asker indirip Türkiye’yi koruyacak falan değiliz’ dedi. Bu biraz daha aslında arkada durarak ‘aslanım saldır’ diyerek Türkiye ile Rusya ilişkilerini daha da derinleştiren bir pozisyon alacak gibi görünüyor.”
Özsoy, “Sürekli yanlıştan ısrar ediyorlar. Erdoğan kalkmış diyor ki, ‘Biz Adana mutabakatına dayalı olarak orada olacağız.’ Fakat Adana Mutabakatı iki devlet arasında yapılır. Bir taraftan diyor ben Suriye rejimin tanımıyorum, diğer taraftan da Adana mutabakatından bahsediyor. Türkiye’nin Suriye’de olmasını bir türlü meşrulaştıramıyorlar” diye konuştu.
NATO sahaya inmez
Özsoy, Türkiye’nin İdlib’de içine girdiği çıkmazlığı NATO ya da ABD güçleriyle aşmasının gerçekçi olmadığının altını çizdi. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı O’Brien tarafından İdlib’e dair yapılan “İdlib’e askeri olarak müdahale edeceğimizi sanmıyorum. Rusların, İranlıların ya da Esed’in tüm kötü eylemlerini durdurma pozisyonunda değiliz” açıklamasına işaret eden Özsoy, şöyle devam etti: “ABD’de seçimlere gidiliyor. Tump ABD kamuoyuna ve kongresine durumu açıklayamaz. ABD sembolik bazı adımlar atabilir. Çünkü Rusya ile birbirlerine girmişken Rus Türk ilişkilerini bozmaya çalışacaklar ve bazı güzel sözler söyleyecekler. Sonrasında Ortadoğu politikalarına istedikleri gibi Türkiye’yi kullanacaklar. Yoksa AB, ABD’nin NATO’nun tekrar gelip Suriye savaşına girip, Rusya ve Esad ile savaşma durumu olamaz. Bu mesele 2014 yılında bitti. Biliyorsunuz 2014 yılında yaklaşık seksen ülke gelip savaşa girdi ama ardından çekildiler. Şimdi bu ülkeler tekrar niye gelip bu savaşa girsin. Dolayısıyla gerçekçi değil. Bu güçler sadece Erdoğan’ın sırtını sıvazlayarak onu bir noktaya getirecekler ve muhtemelen Rusya ile yapılan antlaşmaları bozmasını isteyecekler.”
Rusya ile ilişkilerinin bozulması ya da karşı karşıya gelmenin Türkiye’ye etkilerine işaret eden Özsoy, “Bu durum hem içte hem de dışta Türkiye’ye olumsuz etkileri olur. Bugün ABD dünyanın en güçlü ülkesi olabilir fakat Suriye’de belirleyici olan güç Rusya’dır. Çünkü Rusya rejimin ortağı. Şimdi Şam ile Türkiye görüşmelerini de Şam ile Kürt diyaloğunu da yaptıran güç Rusya. Haliyle Suriye’nin dizayn ihalesi Rusya’ya kalmış. Türkiye neyine güvenerek yumruk kavgasına giriyor” dedi.
Rusya’ya büyük tavizler verilmesine rağmen…
Türkiye’nin Suriye savaşı süresince Kuzey Suriye yönetimi kurulmasın diye Rusya’ya çok önemli tavizler verdiğini hatırlatan Özsoy, tavizlere rağmen Rusya’nın Kuzey Suriye yönetimini tanıdığını belirtti.
Özsoy, şunları söyledi: “Mesela S-400 sadece birkaç milyar dolar ile ele alınacak bir mesele değil. Türkiye o tavizle hem ABD’ye hem NATO’ya hem de batıyı karşısına aldı. Bunun da birçok yaptırımı oldu ve olmaya devam edecek. Bu çok büyük bir risktir. Real olarak dünyayı karşına alıyorsun. Bu çok büyük taviz. Nükleer santral meselesi yine öyle. Şimdi baktığımızda Türkiye’nin Rusya’ya verdiği o kadar tavizden sonra ne alabildi? Türkiye Kürt karşıtlığı üzerine Rusya’ya yönünü çevirdi ancak gelinen noktada Rusya Kürtlerin orada varlığını kabul ediyor ve Esad ile Kürtleri orada bir zeminde buluşturmak istiyor. Bu Kürt anasını görmesin politikasının çöküşü.”
‘Güçsüz şekilde ABD’ye gidecek’
“Şimdi Rusya’dan isteyip bir türlü alamadığı şeyi bu sefer batı ve ABD ye yüzünü dönerek almaya çalışacak” diyen Özsoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok güçsüzleşmiş bir şekilde ABD ye sarılarak, bunu yapmaya çalışacak. Şimdi işte tam da yaptığı hatanın bedelini ödüyor ve daha fazla da ödeyecektir. Bundan sonra Türkiye’nin batı ile hemen ilişkilerini toparlayacak söylemi doğru değil kadar çok şey kırılmış ki, o kadar köprü yıkılmış ki bunlar hemen öyle kolay kolay olacak şeyler değil. Bu ilişkileri belki devlet üzerinde biraz onarabilirsin ama batı kamuoyunda siyasetinde Türkiye algısı, Erdoğan algısı öyle on yılda toparlanacak bir durum değil.”
‘Türkiye’ye yansıması ağır olacak’
Özsoy, Türkiye’nin gelinen noktadaki Suriye başarısızlığının Türkiye’yi hem içte hem de dışta zorlayacağını söyledikten sonra önemli uyarılarda bulundu. Özsoy, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’nin Ortadoğu’daki bu zorlanması, bu başarısızlığı Türkiye içerisinde iktidar çelişkilerini çatışmaların derinleştirecektir. Dikkat ederseniz herkes birbirine girmiş durumda. Sedat Peker’i bilmen nereye kaçmış gitmiş, Başbuğ başka bir yerden konuşuyor, yine Bahçeli darbenin siyasi ayağından bahsediyor. Yani bu üç beş yıldır oluşmakta olan bu devlet yapılanması içerisinde de şu an itibari ile ciddi krizler söz konusu. Erdoğan siyasetini çok yanlış bulan askeri kurmaylar var. Dolayısıyla Erdoğan’ın bu Suriye’deki gerilim ve savaşçı tutumu Türkiye’ye ağır faturası olacağını düşünüyorum.
Bu durumlar Türkiye’nin içerisinde bulunduğu sıkışmışlığı gösteriyor. Eğer yumuşak bir geçiş olmazsa, Türkiye halkları bu iktidar yönetiminden kurtulmazsa, Suriye savaşındaki bu bataklık Türkiye’de birden çok darbenin önünü açabilecek kadar ciddi siyasi etkiler üretebilir.”
ANKARA