Türkiye’de siyasal ve toplumsal gerçeklikler çoğu zaman zamanında görülmüyor. Ya da bütünü değil bir parçası ifade ediliyor. Mülteci sorunu da bunlardan biridir. Türkiye’de yürütülen Kürt politikası iyi anlaşılmadan hiçbir politika doğru anlaşılamaz. Siyasal, toplumsal ve ekonomik problemlere doğru çözüm politikası üretilemez.
Bu köşemizde defalarca Suriyeli sığınmacılar konusuna değinmiştik. AKP iktidarının politik amaçlar nedeniyle Suriyelileri Türkiye’ye çektiğini vurgulamıştık. Bu sığınmacıların Türkiye’ye mali bir külfet getirmek bir yana onlara harcananın 30-40 katı bir değer kattıklarını belirtmiştik. Birkaç milyon Suriyeli üzerinden politika üretildiğini, ekonomik kazanç sağlandığını ancak sosyal problemler yaratacağını da söylemiştik. Şimdi söylediklerimizin tüm boyutları doğrulanmaktadır.
AKP iktidarı Suriye’de iktidarın erken çökmesini sağlayıp İhvancı bir hükümeti iş başına getirmek ve Kürtlerin Rojava’da bir statü kazanmasını engellemek için askeri-siyasi müdahalede bulundu. Birkaç milyon Suriyeliyi de üzerinde politika yürütmek için Türkiye’ye çekti. Bunlar içinden çeteler çıkarıp silahlandırarak hem Suriye’deki rejime hem de Kürtlere karşı kullandı. Suriye politikasını hem kamplardaki siviller hem de buradan devşirdiği silahlı çeteler üzerinden yürüttü. Öyle ki bu çetelere Türkiye’nin Kuvâ-yi Milliyesi denildi.
AKP-MHP iktidarı Türkiye’ye çektiği Suriyeliler üzerinden Avrupa’yı tehdit etti. Bizim Suriye politikamızı desteklemezsen kapıları açar hepsini Avrupa’ya gönderirim dedi. Hem Avrupa’dan fidye alır gibi milyarlarca dolar aldı. Hem de Suriye politikasına doğrudan ya da dolaylı destek sağladı. Eğer Türk ordusu Afrin, Serekani ve Tıl Ebyad’a girdiyse, bunda bu politikanın da etkisi olmuştur. Avrupa bu askeri harekatlara sessiz kalmıştır. Oradan Kürtler sürülüp yerlerine çeteler ve aileleri yerleştirilmiştir. Avrupa, başka yerde karşı çıktığı politikalara Türkiye yapınca sessiz kalmıştır. AKP-MHP iktidarı böyle bir politika yürütürken, gerçekleri haykıramayanlar şimdi Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de ne işi var diyorlar.
Türkiye’nin sığınmacılar konusunda bir kuruş zarar etmediğini, büyük karlar elde ettiğini bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu itiraf etmiştir. Suriyelileri gönderirsek en fazla iş adamları itiraz eder demiştir. Suriyeliler ya silahlandırılıp çete olarak kullanılmış ya da ucuz emek gücü olarak iliklerine kadar sömürülmüşlerdir. Türkiye Suriyeliler üzerinden ucuz iş gücü cenneti haline gelmiştir. Eğer Türkiye daha büyük ekonomik krizler yaşamamışsa bunu biraz da ucuz iş gücü olan Suriyelilere borçludur. Şimdiye kadar ulusalcıların itibar ettiği profesör İlber Ortaylı, bu sığınmacılara ihtiyacımız var, diyerek Suriyelilere nasıl bakıldığını ortaya koymuştur.
Süleyman Soylu Suriyelilerden büyük kârlar elde edildiğini çok açık bir biçimde dile getirmiştir. Hem iş adamları zenginliklerine zenginlik katmış hem de iktidar Avrupa’dan on milyarlarca dolar kırpmıştır.
Şimdi AKP-MHP iktidarının Suriyeli sığınmacılar politikasına karşı çıkılıyor. Ancak bu karşı çıkış tutarlı değildir. Politikanın esasına değil yarattığı bazı sonuçlara karşı çıkılıyor. Özellikle yarattığı sosyal problemlere karşı çıkılıyor. Ama bunun da tümüne değil. Doğru bir karşı çıkış olmayınca bu, Suriyelilere yönelik bir kimlik düşmanlığına dönüşüyor. Şu anda ırkçılığın başını MHP ve Süleyman Soylu çekiyor. Bunların nasıl bir Kürt düşmanlığı yaptığı biliniyor. Ama bu Suriyelileri Kürtlere karşı kullandıkları için ihtiyacımız var deniliyor. Onları muhacir, kendilerini de Hazreti Muhammed’e kucak açan Mekkeli Ensar olarak görüyorlar. AKP-MHP iktidarının Kürt politikasını görüp açıkça karşı çıkmayanlar Suriyeliler konusunda doğru politika ve söylem üretemezler.
AKP-MHP iktidarı bir milyon Suriyeliyi göndereceğim diyor. Bazı muhalif kesimler bu politikanın amacını görmek yerine bizim paramızla yapamazsın, diyorlar. Suriye ve Rojava’da Kürtler de bu yerleşim yerleri yapma politikalarına itiraz ediyorlar. Bunun, Suriyelileri Kürtlerin topraklarına yerleştirerek demografya değişimi yapmak olduğunu söylüyorlar. Demografya değişimi yani nüfus oranının değişimi de bir soykırım yöntemidir.
Suriyelilerin dönüşünü savunmak Türkiye’nin Suriye ve Kürt politikasına karşı çıkmakla olur. AKP-MHP iktidarı hem Kürtlerin statü kazanmasını hem de Suriye’nin demokratikleşmesini istemiyor. Suriye demokratikleşirse Kürtler statü elde edeceğinden Suriye’nin demokratikleşmesine karşı çıkılıyor. Suriye ile Kürtlerin bir demokratik uzlaşı yapması kabul edilmiyor. Geçen gün Abdullah Ağar denilen özel savaş elemanı, Suriye Kürtlerle uzlaşırsa bu bizim için felaket olur, bunun önüne geçmek için Rojava’yı işgal edip Kürtlerin özerk sistemini yerle bir etmeliyiz, diyordu.
AKP-MHP iktidarı Kürt düşmanlığını bırakıp Suriye’nin Kürt sorununun çözümü temelinde demokratikleşmesi önünde engel olmaktan çıksın, tüm Suriyeliler gönüllü olarak ülkelerine döner. Bunun için de en başta Suriyeliler üzerinde yürütülen kirli politikanın deşifre edilmesi gerekmektedir.