Bir ‘Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’ daha geride kaldı. Ancak kapitalizmin ve savaşların yarattığı iklim krizi için önlem alınmıyor. Suriye de çölleşiyor. Türkiye’nin suyu kesmesi tuzluluğu ve çölleşmeyi arttırıyor
Kapitalist üretim ve aşırı kar hırsı, suları, doğayı kirletip iklim krizini derinleştiriyor. Su varsa insan ve diğer canlıların olabildiği su varsa ülkelerin ayakta kalabildiği unutuluyor, kimyasallarla, savaşların yaydığı kirlilikle ozon tabakası giderek açılıyor, iklim krizi büyüyor. Suriye’de de çölleşme yaşanırken, Türkiye nehir sularını keserek daha fazla yaşamsal alanı kurutuyor.
17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü. Ancak kapitalizmin yarattığı iklim krizi; devletlerin kimyasal atıkları, üretimde kimyasal kullanımı, savaş ve bombardımanları, nehirlerin şantaj aracına dönüştürülmesi nedeniyle önlenemiyor. İklim krizi ve kuraklığın etkileri Ortadoğu bölgesinde de doğayı vurdu. Son birkaç yılda Suriye’de kuraklık dalgaları sonucunda geniş alanlar kurudu. Türkiye’nin Fırat ve Dicle suyunu halkları cezalandırmak, göçe zorlamak, hükümetlerden bazı konularda tavizler almak için kısması da bazı sulak alanları kuruttu ve yaşam alanlarını etkiledi.
Kuraklık ve çölleşme; çevreyi, gıdayı, sağlığı, ekonomiyi, suyu ve toplum güvenliğini tehdit ediyor. Göçlere, yoksulluğa, açlığa, göç edilen yerlerde toplumsal çalkantılara neden oluyor.
ANHA‘dan Xalid Etê’nin haberine göre Kuzey ve Doğu Suriye’de kuruyan yerlerden biri Ceqceq Deresi.
Habere göre bölgedeki derelerin Ceqceq Deresi’nden bir farkı bulunmuyor. Fırat, Xabûr ve bölgedeki barajların su seviyesi Türkiye’nin suyu kesmesi nedeniyle azalmış durumda. Cizîr Kantonu Ekoloji Kurulu’na göre, iklim değişikliği ve suyun kesilmesi politikalarından dolayı Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinin üçte biri kuraklık ve doğa felaketiyle karşı karşıya.
‘Türk devleti yok ediyor’
Qamişlo’nun Tey Mahallesi’nden olan ve manda besiciliği yapan Hemed Yûsif El Nasir, son dönemde manda sayısında azalmaya gitti. Hemed Yûsif El Nasir, “Mandalar sulak alanlarda yaşıyor ve bu nedenle büyük miktarda suya ihtiyaçları var. Ancak Ceqceq Deresi’nin kuruması dolayısıyla bu hayvanlar ölümle karşı karşıyadır. Bu yılın başından bu yana 11 mandamız telef oldu” dedi.
Cizîr Kantonu’nda 3 bin 500 manda bulunduğu tahmin edilirken El Nasir, “Manda sürülerimiz tehlike altındadır. İşgalci Türk devleti suyumuzu keserek mandaların yaşam alanlarını yok ediyor” dedi.
Savaş, Suriye ve Rojava
Genel olarak yarı kurak olan Suriye iklimine ilişkin araştırmalara göre 187 bin kilometrekarelik Suriye yüzeyinin yarısından fazlası çölleşme tehdidi altında. Demokratik Özerk Yönetimi (Rojava) Ekoloji Kurulu’nun araştırmalarına göre, Kuzey ve Doğu Suriye’de yaklaşık 15 bin hektar alan çölleşti, toprakların yüzde 85’i çölleşme tehdidi altında.
Araştırmalara göre, Dêrazor, Reqa, Tebqa kantonları ile Hesekê kentinin güney bölgelerinde çölleşme daha yaygın. Bu çölleşme artık kuzey ve orta bölgeleri etkiliyor.
Demokratik Özerk Yönetimi Ekoloji Kurulu Plan ve Proje Bölümü yöneticisi ve çevre araştırmacısı Arif Muslim, bölgedeki çölleşme oranının önceki yıllara göre arttığını söyledi. Muslim, bu artışın nedenini Suriye’deki çatışmaya ve çevre sorunlarının kontrol edilememesine bağladı.
Arif Muslim çölleşmenin doğal nedenlerini ise şöyle sıraladı: “İklim değişikliği, artan kuraklık, artan tuzluluk ve toprak erozyonu ile tarım alanlarında kumların yayılması.”
‘Türkiye çölleşmeyi artırıyor’
İnsanların çölleşmeye neden olduğunu belirten Muslim, “Ekoloji sistemi ve arazinin özellikleri dikkate alınmayan plansız eylemler, aşırı otlatma, tarım arazilerinin kazılması, ağaçların kesilmesi, ormanların ortadan kaldırılması, Suriye üzerindeki savaş etkileri ve askeri operasyonlar, Fırat Nehri’nin suyunun işgalci Türk devleti tarafından kesilmesi çölleşmenin artmasının nedenidir” diye konuştu.
Arif Müslim, Fırat’ın suyunun kesilmesinin etkilerini şöyle yorumladı: “Fırat suyunun kesilmesi suyun tuzluluğunun artmasına neden oldu. Ayrıca çevrenin kurumasına ve çölleşmesine, tarım alanlarının azalmasına, halkın göç etmesine ve çalışmaları için suya dayanan hidroelektrik santrallerinin durdurulmasına neden oldu. Tüm bu ekonomik ve altyapı projeleri sekteye uğruyor ve Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan milyonlarca insanın geçimini olumsuz etkiliyor.”
Kuraklık ve çölleşme sorunlarına çözüm bulunamadığı takdirde bölgenin geleceğinin en kötü durumda olacağını söyleyen Muslim, “Çölleşme riskine karşı bölge halkının katkısıyla ilgili tüm taraflar el atmalı. Gerekli tedbirleri almak için harekete geçmeli” dedi. Muslim, ağaç dikiminin teşvik edilmesi ve sürdürülebilir çevre politikaları uygulanması gerektiğini vurguladı.
Türkiye-Suriye su anlaşması
Türkiye, 1987 yılında Fırat Nehri’nin suyunun paylaşımı için Suriye hükümeti ve Irak devletiyle bir anlaşma imzaladı. Anlaşmaya göre Suriye ve Irak’ın Fırat suyundan aldığı pay saniyede 500 metreküpten fazla. 1994 yılında Suriye, su hakkını garanti altına almak için Birleşmiş Milletler ile bir anlaşma imzaladı. Ancak birkaç yıldır anlaşmayı ihlal eden Türkiye Suriye’ye akması gereken suyu kesiyor. Fırat Nehri’nin Suriye’ye akışı saniyede 200 metreküpü geçmiyor.
Kürdün üstünde suyu keserken…
Irak ve Suriye’den tavizler almak ve Kürtleri cezalandırmak için Fırat ve Dicle sularını silah olarak kullanıp kısan, biyolojik çeşitliliğin ölümüne neden olan Türkiye’nin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü yaptığı açıklama dikkat çekti. AKP-MHP- Hüdapar koalisyonu Kürtlerin üzerinde suyu kısmaya devam ederken Özhaseki, “Bakanlık olarak bir gün değil yılın 365 günü çölleşmenin dünyada sebep olduğu etkilerin anlaşılması için yaptığımız farkındalık çalışmalarıyla toprağımıza sahip çıkmanın gayreti içerisindeyiz. Çölleşmeyle mücadeleye yönelik yapılan tüm çalışmaların yanındayız. Arazi tahribatının önüne geçilmesi ve biyolojik çeşitliliğin geliştirilmesini amaçlıyoruz” açıklaması yaptı.
QAMIŞLO