Hüseyin Aykol / İçeriden
Şakran 1 nolu T Tipi Cezaevi’ndeyken Antalya S Tipi Cezaevi’ne sürgün edilen içerideki yazarlarımızdan Murat Türk, 23 Mart 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “1 Mart gecesi, saat 02:00’de hazırlanmamı, sabah 05:00’te yola çıkacağımı bildirdiler. Beklemediğim bir şeydi. Sabah erkenden yola çıktık. Akşam 15:00 civarı buraya, yani yeni mekana vardım. Sorun yaşanmadı. Bir gece müşahedede tuttular, sabah 10:00’da da odaya verildim. Tesadüf, 6-7 yıl Bolu’da birlikte kaldığım eski bir arkadaş vardı odada.
Burası epey büyük. Üç blok var ve ana maltaların başı var, sonu yok. 500 civarı oda ve sayısını bilmediğim tekli odalar var. Odalarda üçer kişiyiz. Toplam, şu anda 60 arkadaşız. Ayrıca 9 kişi ağırlaştırılmış müebbet yatıyor. Mekânın yapısı tıpkı F tipi gibi. Hatta biraz daha geniş sanki. Ferah, daha iyi yani.
Cezam 2 yıl, 5 ay kaldı; yanan infazı saymazsak. Avukatlar gereken başvuruları yaptılar. Son bir-iki yıldır her şey çok inceldi. Özellikle üreten, diri kalan arkadaşlara dönük sürekli bir yönelim var. Geldiğim Şakran’dan epey sürgün oldu. 3-4 yılda bir, mekân değiştirmek, yeni yüzler, genç arkadaşlarla karşılaşmak da heyecan veriyor, yaşamı dinamik kılıyor. Umarım bu son zindan olur; olmazsa da mesele değil.”
Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Ergin Doğru, 13 Mart 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Ağır bir deprem yaşandı. Bu depremle sistemin ne kadar kof ve halktan kopuk olduğu bir kez daha açığa çıktı. Bu yönüyle acıların kısa sürede giderilemeyeceği aşikar. Deprem felaketini yaşayanlar kaderiyle baş başa kaldı.
Buraya depremden dolayı kimse getirilmedi ama Türkoğlu Cezaevi boşaltılmış ve çoğu Karadeniz’e götürülmüş. Burada eli kolu bağlı oturmamak için kan bağışı için dilekçe verdik ama nedense cevap alamadık. Bu yüzden ailelerimizi duyarlı kılarak yardımcı olmaya çalıştık. Fazlasını yapamamak üzücü olsa da elden gelmeyen, yapılamayanlar için sadece düşünmekle yetiniyoruz.
Bu arada, Diyarbakır D Tipi’nden 50-60 kişi buraya getirilmiş. Buraya getirilenler, sanırım oranın boşaltılması yüzünden. Tuhaf olan ise oradaki kampüste başka cezaevleri olmasına rağmen, onların buraya getirilmesi. Yani bir nevi sürgün ediyorlar. Oysa getirilenlerin çoğu da ‘bağımsız’.
İktidar habire yargı paketi çıkarıyor ama bize hiçbir yararı olmuyor. En basitinden oda değişikliği bile yapamıyoruz. Koşullu salıverme hakkı tamamen gözlem kurulunun keyfiyetine kalmış durumda. Birçok arkadaş, halen bunun mağduriyetini yaşıyor. Hukuki eğitimleri olmayan kişilerden oluşan bu kurullar, koşullu salıverme hakkını ihlal ediyor.
Yaşadığımız en önemli sıkıntı ise haber alma özgürlüğümüzün olmaması. Yeni Yaşam veya Evrensel okuyamadığımız gibi, Artı TV, Halk TV ya da Tele 1 gibi kanalları izleyemiyoruz. Seçimler de geliyor. İşimiz gerçekten çok zor.”
Trabzon-Beşikdüzü T Tipi Cezaevi’nde bulunan Ahmet Gerez, 16 Mart 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Kamu Denetçiliği Kurumu’na Abdullah Aydın isimli arkadaşımız adına 12.12.2022 tarihinde bir şikayette bulunmuştuk. Bu şikayet üzerine Kamu Denetçiliği Kurumu, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nden bilgi istiyor. Bunun üzerine Bakanlıktan, Kamu Denetçiliği Kurumu’na cevap geliyor.
Adalet Bakanlığı’nın cezaevleri ve cumhuriyet savcılıklarıyla yaptığı yazışmalara göre, cezaevlerinde eğitim, öğretim ve manevi rehberlik faaliyetlerinde pandemi öncesi koşullara dönülmesi isteniyor. Dahası bakanlık farklı odaların haftada 10 saate kadar bir araya getirilmesine dair 08.04.2022 tarihinde cezaevlerine bir yazı gönderiyor ve cezaevlerinde buna uygun davranılmaya başlandığı belirtiliyor.
Bakanlığın yazılı talimatı olmasına rağmen, bu cezaevinde böyle bir işlem veya uygulama söz konusu hiç olmadı. Bakanlığın talimatının uygulamasına dönük hiçbir uygulama veya işlem olmadığı gibi aleyhimize ne kadar yasaklama varsa, onlar devreye konuldu. Ayrıca Bakanlığın bu yazısından anlaşıldığı kadarıyla, Cezaevi Müdürlüğü, Bakanlığın talimatından sonra işlem başlattığı belirtiyor. Burada da üst kurum yanlış bilgilendiriliyor.
Mevcut durumda Bakanlığın talimatı olmasına rağmen farklı odalardaki arkadaşlarımızla hiçbir faaliyete ortak çıkarılmıyoruz. Bırakın farklı odalardaki arkadaşlarımızla ortak faaliyetlere çıkarılmayı, birbirimizi görmememiz için çok sıkı bir uygulamayla karşı karşıyayız. Yani sıkı bir tecrit politikası uygulanıyor. Revir, hastane, spor veya dışarıya çıkarıldığımızda koridorda karşılaşmamamız için tüm odaların saatleri mükemmel bir şekilde düzenlenmiş. Memurlar buna büyük bir dikkatle riayet ediyorlar. Hatta iç mektup veya posta ile mektup göndermemiz bile yasak. Tüm kurumlara veya hukuki yollara başvurularımız sonuçsuz kalıyor.”
Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan kıdemli mahpuslardan Türkan İpek, 23 Mart 2023 günü postaya verilen kartında şöyle diyor: “Bir Newroz’u daha halkımızın acılı yürekleriyle karşılıyoruz. Hâlâ her gün ölüp-ölüp diriliyorlar. İnsanların yarattığı ‘felaketleri’ üst üste yaşamak nasıl bir dayanma gücüdür. Halk “neden bütün belalar bizi buluyor, tanrı neden hep bizi cezalandırıyor” diye sorular soruyordur herhalde. Deprem günlerinde TV önünden ayrılamadık. İçeriden biraz daha fazla izlediğimizle zihnimiz sınırlı kalıyor; elbette bizdeki halk-insan sevgisi, sorumluluğu bilincimize yön veriyor. Bizler iyiyiz; bir telefon iznini 20 dakikaya çıkardı bakanlık. Umudu enkazlardan yükseltmek gerekiyor artık.”
Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan A. Selam Baran, 10 Mart tarihli kartında Newroz Bayramı’nı kutlamış. İki günde gelebilecek kartı, 21 Mart’tan bir hafta sonra bana ulaşabildi. Hiç sorun değil, kıdemli okurumuzun Newroz kutlamasını kabul ediyor ve kendisine teşekkür ediyoruz!..
MEKTUBU GELENLER:
Türkan İpek – Gebze Kadın Kapalı Cezaevi
Ceylan Şahinli – Sincan Kadın Kapalı Cezaevi
Murat Türk – Antalya S Tipi Cezaevi
Ahmet Gerez – Beşikdüzü T Tipi Cezaevi
Ergin Doğru – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Bülent Parmaksız – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
A.Selam Baran – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi