Amed’in tarihi Sûr ilçesinde 8 yıl önce toplumsal kültürü yok etmek amacıyla başlatılan yıkım 8 yıldır sürüyor. Restorasyon adı altında evlerinin açık cezaevine çevrildiğini belirten aileler Sur’un kendi kimlikleri olduklarını belirterek, mücadeleden vazgeçmeyeceklerini söyledi
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Amed’in tarihi Sûr ilçesinde 2015’te yaşanan yıkım hafızalardaki yerini koruyor. Aralık ayında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının üzerinden 8 yıl geçti. Cevat Paşa, Dabanoğlu, Fatihpaşa, Hasırlı, Savaş ve Cemal Yılmaz mahallelerini kapsayan yasaklar fiili olarak yıllarca devam ederken, yasak sonrası başlatılan yıkım nedeniyle geride ne sokak ne de mahalle kaldı. Aralarında onlarca tarihi kilise, cami, konak ve hamamın da olduğu en az 4 bin yapı yıkıldı. Yerlerine ise, tek tip ve tek renk şeklinde, etrafları telle çevrilen, tek avlulu, avluları birbirine bakan ve etrafı tamamen kapalı olan cezaevi mimarisinde bazı ev ve iş yerleri yapıldı. Söz konusu iş yerleri sermayedarlara, evler ise AKP-MHP ve HÜDA-PAR’a yakınlığıyla bilinen vakıf ve derneklere peşkeş çekildi.
TOKİ işkencesi
Göç etmek zorunda kalan Sûrlu aileler ise mağdur edildi. 5 bini aşkın aileye, mülklerine karşılık bazı seçenekler sunuldu. Ailelere, ya mülklerine karşılık para verilmesi ya borçlandırılarak kentin dışındaki TOKİ konutlarından yer ya da yeni inşa edilen konutlar teklif edildi. İmkanı olan bazı aileler yeni yapılarda yer alırken, hem kalacak yer sıkıntısı çeken hem de yeni konutlar için yeteri gücü olmayan aileler TOKİ konutlarından yer almak zorunda kaldı. Yıkılan 6 mahallede sadece tescilli yapıların restoresine başlandı. Bu yapıların sayısına dair net bir bilgi bulunmuyor. Bölgede 20’ye yakın şirket tarafından restore çalışması yürütülüyor. İnşaat alanlarına konulan ve sözleşme bilgilerini içeren tabelaların birçoğunda, “bitiş tarihi” olarak 2020, 2021 ya da 2022 yazılıyor. Restore bitiş tarihleri sona ermesine rağmen onlarca tescilli yapıda halen çalışmalar devam ediyor.
Belirsizlik sürüyor
Edinilen bilgilere göre restorasyon çalışmaları 2025 yılının sonlarına kadar devam edecek. Restorasyon tamamlandıktan sonra ise tescilli yapıların yüksek bir ödeme karşılığında mülk sahiplerine teslim edileceği iddia ediliyor. Söz konusu belirsizliğe rağmen Sûrlu birçok ailenin doğup büyüdükleri evlerine dönmek için mücadeleleri sürüyor. Bazı aileler, neredeyse her gün Sûr’un yolunu tutarak, evlerinin restorasyonun ne aşamada olduğunu merak ediyor.
Ailelerin mücadelesi sürüyor
Aydın ailesi de bu ailelerden sadece birisi. 20’ye yakın ferdi bulunan Aydın ailesi, yasağın 10’uncu gününde Sûr’u terk etmek zorunda kaldı. Kısa sürede yasağın kalkacağı umuduyla bir süre bir arada yaşayan aile, yasağın yıllar sürmesi nedeniyle parçalandı. Kardeşlerde her biri Amed’in farklı ilçesine göç etmek zorunda kaldı. Ancak tescilli evlerinden vazgeçmediler.
Açık cezaevi
Aile fertlerinden Sedat Aydın, bu ısrarın nedeni şöyle açıkladı: “Sur ve evim, benim kimliğimdir.” Yasak döneminde yaşananları anlattığında hüzünlenen ve kelimeler boğazında düğümlenen Aydın, “Yasak ilan edildiğinde 2-3 gün evime gelemiyordum. Çocuklarım yasakların içinde kalıyordu. Kaç defa bizim evimize de ‘ihbar var’ gerekçesiyle baskın yapıldı. Evimizin içini arıyorlardı, hakaretlerde bulunuyorlardı. Tahir Elçi yaşamını yitirdikten sonra buralar açık cezaevi oldu. Ondan sonra kimse önünü göremedi. Bir karanlık süreç başladı” dedi.
Tarifsiz bir acı
Evlerini terk etmek zorunda kaldıkları sırada insanlık dışı muameleyle karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Aydın, “Savaş ve çatışmalar bittikten sonra Mart (2016) ayında başvuruda bulunduk. Sonra ‘bilirkişi gelip zararı çıkaracaklar’ dediler. Yasaktan sonra geldik ve baktık ki her yer viran olmuş” diye kaydetti. Doğup büyüdüğü kenti ve evini o halde gördüğü vakit büyük bir acı yaşadığını ve bu acının tarif edilmez bir acı olduğunu söyleyen Aydın, “Bunları söylemlerle dile getiremeyiz. İnsanın gözleri doluyor” dedi.
Hedef kültürü yok etmek
Sûr’a dönmek için birçok kez kaymakamlığa başvurduklarını aktaran Aydın, bu girişimlerine olumlu dönüş olmadığını söyledi. Yıkılan yerlerin yerlerine Sûr kültürüyle ilgisi bulunmayan yapıların inşa edildiğine dikkati çeken Aydın, “Bizler gözlerimizi bu sokaklarda açtık, bu sokaklarda büyüdük. Sûr’daki komşuluk, toplumsal yaşam çok farklı bir şeydir. Bugün buralardan geçtiğimizde kimse selam vermiyor. Komşular birbirini tanımıyor. Sûr’da bizler aile gibiydik. Herkes birbirinin acısını biliyordu, birbirine yardım ediyordu. Herkes birbirini tanıyordu. Sûr, kendi kendine örgütlü bir toplumdu. Bu hale koymalarının nedeni bu kültürü ortadan kaldırmaktır. İnsanları burada birbirine yabancılaştırmak istiyorlar” ifadelerini kullandı.
Utanca ortak olmayın
Yeni yapıları “utanç” olarak nitelendiren Aydın, yıkılan yerlere yerleşen sermayedarlara da tepki gösterdi. Aydın, “Bu şehirde yaşayan insanlar, esnaflar gelip böyle şeyler yapıyorlar. Asıl büyük ayıp budur. Onlara çağrımız şudur; bizler gibi evinde yaşamak isteyenlerin önlerini kapatmayın. ‘Paramızla her istediğimizi yaparız’ demeyin. Sizler bu kentin iş insanlarısınız, zenginlerisiniz, bari siz bu ayıbı yapmayın” çağrısı yaptı.
Haber: Azad Altay – Müjdat Can / Amed – MA