Suriye’nin kalbi Şam’da, Lübnan’ın kalbi Beyrut’ta, Irak’ın kalbi Bağdat’taki suikastler ateş kuşağının İran’a ve çevre ülkelere yayılıp yayılmayacağı sorusunu yeniden tedavüle çıkardı. İsrail, İran’a çok katmanlı mesaj verdi
Mehmet Ali Çelebi / İstanbul
Hamas’ın Aksa Tufanı ile şoka uğrattığı İsrail tarihinin en ağır asker-sivil kayıplarından birini yaşadıktan birkaç saat sonra Gazze’ye başlattığı Demir Kılıçlar Operasyonu üç ayı aşarken İsrail “cerrahi müdahalelere” de başladı.
İsrail’in Suriye’nin kalbi Şam’da, Lübnan’ın kalbi Beyrut’ta, ABD’nin Irak’ın kalbi Bağdat kentinde İran, Hamas ve Haşdi Şabi komutanlarına suikast düzenlenmesi istihbarat zaaflarını da İsrail’in gözünü ne kadar karartabileceğini de yansıttı.
Suikastlere Lübnan hükümeti, İran ve Hizbullah nasıl reaksiyon verebilir? Ateş kuşağı harlanıp savaş ölçeği genişler mi? Bu soruların yanıtını vermeye çalışacağız.
Şam ve Beyrut saldırılarını açıkça üstlenmese de dolaylı açıklamalar da gösterdi ki İsrail’in işi. Kirman saldırısı İsrail’in işi değil, DAİŞ yöntemine benziyor. Nitekim DAİŞ üstlendi. Bağdat’taki saldırı ise bölgedeki ABD üslerine yapılan saldırılara ABD misillemesi olarak görülüyor. İsrail, Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin yıldönümünde İran’a çok katmanlı mesaj vermiş oldu.
Kızıldeniz ve Hüzün Kapısı
İran’ın “Direniş Ekseni” dediği yapılara karşı neden peş peşe geldi saldırılar? Düğümün önemli katmanı “Hüzün Kapısı” denen Bab-ül Mendeb Boğazı’nda. Hint Okyanusu’nu Aden Körfezi üzerinden Kızıldeniz’e bağlayan Bab-ül Mendeb dünyanın önemli gemi ticareti alanlarından biri. Küresel ticaretin (gıda, petrol, petrol ürünlerinin) yüzde 12 kadarının Bab-ül Mendeb-Süveyş hattından geçtiği kaydediliyordu.
Eylül 2023’teki G-20 Yeni Delhi Zirvesi’nde imzalanan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru projesinin; İsrail’in Eski Ahit’te de geçen, Mısır’dan çıkışta Hz. Musa’nın Edom Kralı’na ulaklarla gönderdiği mesajda Kadeş üzerinden kuzeye geçmek istedikleri “Kral Yolu” güzergahında yani Eilat-Akabe Limanı’ndan kuzeye Davud Koridoru hedefinin darbe alması istenmiyordu.
Hatırlanırsa Husi-Ensarullah Gazze’deki savaşa tepki olarak 12 Aralık 2023’te gemilere saldırıya başlamıştı. Çok sayıda ülkenin gemisi isabet almış, gemi sigorta şirketleri poliçe bedellerini arttırmış, gemiler Güney Afrika Ümit Burnu’na yönelmişti. Bu da ticaret gemilerinin varış süresini en az iki hafta uzatıyordu. Gemi güvenliği için Aden Körfezi-Kızıldeniz’de ABD, İngiltere, Bahreyn, Kanada öncülüğünde Refah Muhafızı Operasyonu adı altında çok sayıda ülkeyle güç oluşturulsa da tedarik zincirinin bozulması İsrail’e Gazze Savaşı’nı bitirmesi için uluslararası baskı anlamına gelecekti.
Benyamin Netanyahu yönetimi de İran’a Husileri frenlemesi mesajı vermek istedi. Netanyahu, Hamas’ın iradesinin, direncinin kırılmasını, bir an önce Gazze’de pes etmesini sağlamaya çalışıyordu. Aksa Tufanı’nın önlenememesi tartışma yaratmış, Netanyahu ile ordu ve istihbarat arasında atışmalar olmuş, Mossad ve Şin Bet’in operasyon kabiliyetini kaybettiği yorumları çıkmıştı. Netanyahu, yeni anlatı vermek istiyordu.
Öne çıkan bu nedenlerle İsrail’in iç istihbaratı Şin Bet’in Başkanı Ronen Bar, 3 Aralık 2023’te Hamas’ın liderlerini Lübnan, Türkiye ve Katar’da olsa hedef alacaklarını söylemişti. Bu “cerrahi hamle” kararıydı ve İran Devrim Muhafızları Komutanlarından General Seyyid Razi Musevi, Şam’ın Zeynebiye bölgesinde evinde füzelerle öldürüldü. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ertesi gün X’teki paylaşımda “Tel Aviv zorlu bir geri sayım beklemeli” dedi. Çünkü Razi Musevi önemli bir isimdi. Razi Musevi, Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin yardımcılarındandı. İkili Suriye, Federe Kurdistan, Irak, Lübnan, Yemen ve Filistin’deki operasyonların planlayıcılarıydılar. İslam Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in General Razi Musevi’nin cenaze namazına katılması (28 Aralık 2023) ne kadar önemsendiğini gösterdi.
Hamas ve Salih El Aruri
İsrail, Razi Musevi sonrası yeniden yükselen İran’ın tehdidini ciddiye almayıp uzun süre Türkiye’de yaşadıktan sonra Lübnan’a geçen Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı, Hamas’ın Batı Şeria sorumlusu Salih El Aruri’yi (Saleh al Arouri) hedef yaptı. Salih El Aruri ve ekibine Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 2 Ocak 2024 akşamı Hizbullah’ın güçlü olduğu Beyrut’un güneyindeki Dahiyeh’te, Hadi Nasrallah Caddesi’ndeki ofiste füze saldırısında Aruri ile beraber İzzeddin El Kassam Tugayları’nın liderlerinden Semir Fendi, Azzam el-Akra, Mahmud Şahin, Muhammed Beşaşe, Muhammed er-Reis, Ahmed Hammud da öldü. Hedef stratejikti, çünkü Aruri, İzzeddin El Kassam Tugayları’nın kurucularındandı. Batı Şeria’ya yerleşmeye çalışan zaman zaman orada eylemler de yapan Hamas’ın bu bölge sorumlusuydu.
1992-2007 arası hapis yatan, 2010’da gözaltına alınıp sınır dışı edilen Aruri, Türkiye, Katar ve Lübnan’da yaşıyordu.
ABD 2015 yılında Aruri’yi “Küresel Terörist” listesine dahil etmiş, ABD basını AKP yönetiminin Aruri ve Hamas Siyasi Büro başkanı İsmail Haniye’ye ikamet izni ve Türkiye pasaportu verdiğini yazmıştı.
Hamas’ın İsrail ile 11 Ekim 2011’de yaptığı, İsrail askeri Gilad Şalit’in bırakılması karşılığında 1027 Filistinli esirin serbest bırakılması anlaşmasının müzakerecilerinden olan Aruri, İsrail ve ABD’nin baskısı sonucu 2015’te Türkiye’den ayrılmıştı. Aruri ve ekibi Hamas’ın Lübnan Hizbullahı ve İran’la ilişkilerini yürüten kilit isimler olduğu için de stratejikti. Aksa Tufanı sonrası Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad el-Nahale ve el-Aruri Lübnan’da üçlü görüşmeler yapıyordu.
İran’da Kasım Süleymani (İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Süleymani 3 Ocak 2020’de Bağdat’ta ABD öldürmüştü) için anmalar yapılırken 3 Ocak 2024 günü de Kirman kentinde Kasım Süleymani’nin mezarının olduğu Gülizar-ı Şuheda Mezarlığı yakınlarında iki intihar saldırısı oldu. 84 kişi hayatını kaybetti, 284 kişi yaralandı.
4 Ocak 2024 Perşembe günü de Bağdat’ta Haşdi Şabi’ye bağlı Nujaba Hareketi’nin 12. Tugay Karargahı SİHA ile bombalandı. Haşdi Şabi Bağdat Kuşağı Komutan Yardımcısı ve 12. Tugayı Komutanı Ebu Takva es-Saidi dahil bazı komutanların öldürüldüğü basına yansıdı.
Lübnan’daki partiler ve çıkmaz
Netanyahu yönetimi; İran’a hem Yemen’deki güçleri, hem Suriye’deki güçleri, hem Lübnan’daki güçleri frenlemesini, hem Gazze’deki Hamas’a desteği yeniden gözden geçirmesi gerektiği mesajı vermiş oldu. Nokta atışla, Lübnan’a da bir nevi “Hedef siz değilsiniz, üstünüze alınmayın, hedef Hamas ve Hizbullah” demiş oldu.
Saldırının olduğu Lübnan’ın Başbakanı Necip Mikati saldırıyı “yeni bir İsrail suçu” olarak nitelendirdi ve bunun Lübnan’ı savaşa çekme girişimi olduğunu söyledi.
Lübnan’da siyaset ve ekonomi çıkmazda. Hamas, Hizbullah ve İran’ın vurulacak darbelerle diz çökme noktasına gelmesi Lübnan’daki siyasi partilerin çoğunun da beklentisi. Örneğin Lübnan’ın kimliğini korumaya çalıştıklarını söyleyen İlerici Sosyalist Partisi, Müstakbel Hareketi, Lübnan Ketaib Partisi, Özgür Yurtsever Hareketi Partisi, Lübnan Kuvvetleri Partisi gibi Lübnan’daki siyasi yapılar Hizbullah ve İran’ın burnunun sürtmesini bekledikleri için İsrail’in Hizbullah’ı zaman zaman bombalamasına yüksek perdeden karşı çıkmıyorlar.
Lübnan’da 13. Cumhurbaşkanı olan Michel Aoun’dan (Mişel Avn) görev süresi 31 Ekim 2022’de dolduktan sonraki 14. cumhurbaşkanının seçilememesi krizinden de İran ve Hizbullah sorumlu tutuluyor. Meclis’te defalarca seçim yapılmış, Hizbullah kendisine yakın isim istediğinden (Hristiyan bir isim cumhurbaşkanı, Sünni başbakan, Şii Meclis başkanı oluyor) yeni cumhurbaşkanı seçilememişti.
Lübnan İlerici Sosyalist Parti Lideri Velid Canbolat Beyrut’un Cebel (Dağ) bölgesindeki Semkaniye’de Dürzi din adamlarının katıldığı bir toplantıda “Lübnan’ın bağımsızlığını Direniş Ekseni, Sahtekarlık Ekseni adı altında gasp etmeye çalışanlar başarılı olamayacak. Bizler Lübnan’ın Arap kimliğini korumak için içeride ve dışarıda çaba gösterdik” demişti. (Şarku’l Avsat /9 Mayıs 2022)
Lübnan Kuvvetleri Lideri Samir Caca da Hizbullah Genel Sekreteri Hassan Nasrallah’a seslenip “Senden ne Lübnan’ı ne de haklarını korumanı istiyoruz. Senden tek isteğimiz, Lübnan’a ve halkına saldırmaktan vazgeçmendir. Lübnan’ın egemenliği hiçbir zaman bugün olduğu kadar ihlal edilmedi. Halkı hiçbir zaman bugün olduğu kadar aşağılanıp hem Arap hem de Batılı dostluklarını yitirmedi. Tüm bunların sorumlusu Hizbullah ve Nasrallah’ın direnişidir” demişti. (Şarku’l Avsat/7 Ocak 2021) Dolayısıyla siyaseten kaotik durumda olan, ekonomisi de iyice kötüleşen Lübnan’dan askeri karşı koyma hamlesi çıkmaz.
İran ne yapabilir?
Aksa Tufanı’nın sürmesinde en önemli aktörler İran ve Hizbullah. Bunun itirafı da gelmişti. İran Devrim Muhafızları Ordusu Sözcüsü Tuğgeneral Ramazan Şerif Tahran’da basın toplantısı düzenleyip Aksa Tufanı’nın nasıl başladığına dair açıklama yapmıştı. General Şerif, Aksa Tufanı Operasyonu’nun, ABD’nin Bağdat’ta öldürdüğü Kasım Süleymani’nin intikamlarından biri olduğunu söylemişti: “Aksa Tufanı, Siyonistler ve ABD eliyle gerçekleşen Kasım Süleymani suikastının intikamlarından biriydi ve bu intikamlar devam ediyor.” (AA/27.12.2023) Aksa Tufanı’nda itici-sürükleyici güç İran olsa da İran’ın frenlemesiyle füze kabiliyeti ve silahlanma, lojistik imkanları daha fazla olan Hizbullah topyekûn cephe açmayınca Hamas hayal kırıklığı yaşadı. Hamas Ramazan Şerif’e de aynı gün yazılı açıklamayla yanıt verdi: “Hamas, İran Devrim Muhafızları Sözcüsü Tuğgeneral Ramazan Şerif’in, Aksa Tufanı operasyonu ve gerekçelerine ilişkin yaptığı açıklamaların geçerliliğini reddediyor. Filistin direnişinin tüm eylemlerinin Siyonist işgale ve onun halkımıza ve kutsal mekanlarımıza karşı devam eden saldırganlığına tepki olarak gerçekleştiğini teyit ediyoruz” (AA/27.12.2023) General Şerif, açıklamasında Razi Musavi’nin “intikamının alınacağını” da vurguladı.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de “Bu eylem, şüphesiz gaspçı Siyonistlerin bölgedeki hayal kırıklığının, çaresizliğinin ve acizliğinin bir başka göstergesidir. Bu suçun bedelini mutlaka ödeyecekler” açıklaması yaptı. (AA/26.12.2023) Aynı gün İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan da X hesabından “Tel Aviv zorlu bir geri sayım beklemeli” dedi.
İran animasyon filmleriyle “suikastler” yapıyor. 3 Ocak 2020 Süleymani’ye suikast olduktan sonra dönemin ABD Başkanı Donald Trump’a golf oynarken suikast düzenleme senaryolu animasyon filmi yayınlamıştı. İran, Razi Musevi suikasti sonrası da animasyon filminde İsrail Başbakanı Netanyahu kabine toplantısındayken masasının altına konan bombayla suikast düzenleme hayalini yansıttı. Suikast düğmesine basılan İranlı ismin önünde Süleymani ve Mesevi’nin yan yana fotoğrafı yansıyordu. İsrail çok geçmeden animasyonda düğmeye basılırken görülen fotoğrafta Süleymani’nin yanında görülen Musevi’ye suikast düzenledi. Doğrudan reaksiyon olmadı. İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan Şam’a uçarken İsrail uçakları Şam Havalimanı ve Halep Havalimanı’nı 12 Ekim 2023’te bombalayıp, uçak inmeden geri dönmek zorunda kalınca da karşı refleks göstermemişti.
Hasılı İran; Şam ve Bayrut suikastleri sonrasında da doğrudan füze atmaya, sıcak savaşa girişmeyecektir. Çünkü, İran halklarla barış sinerjisi, barış mimarisi oluşturamamış kırılgan bir ülke. Halklara baskı, inkar, asimilasyon politikaları nedeniyle, kadınlara ikinci sınıf muamelesi nedeniyle, birçok ülkede paramiliter güçlere askeri harcamaların derinleştirdiği yoksulluk ve ekonomik kriz nedeniyle uçurum kenarında yürüyor İran. Kürtlerle, Beluçlarla, Azerilerle, Sünni Araplarla halkların kaderini tayin hakkı temelinde eşitlik, özgürlük eksenli ilişki kuramadığından dış müdahalelere açık, yaraları açık durumda. 22 Arap Birliği ülkesinden Suriye, Irak, Katar, Lübnan dışındaki 18’i ile Türkiye ve Azerbaycan, İran’ın tökezlemesi için, İran Şiiliğinin Selefi ve İhvan marifetiyle ezilmesi için fırsat kolluyor.
Hizbullah ve kuralsız savaş
Lübnan’ı koruduğu savıyla Lübnan ordusuna paralel askeri güç olarak kalan Hizbullah için kıvranma dönemi. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah (Nasrullah), Kasım Süleymani’nin öldürülüşünün 4. yıl dönümünde 3 Ocak 2024 akşamı bir konuşma yaparken, Razi Musavi’ye, kendi bölgelerinde İsrail’in Aruri’ye suikast düzenleyebilmesine işaret etti. Nasrallah tehdit etti: “Biz cephemizde savaşıyoruz ve bedeller ödüyoruz ama düşman Lübnan’a savaş açmayı düşünürse bizim kuralsız kaidesiz bir savaşımız olacaktır. Lübnan’a açılacak bir savaşın sonucu sonuna kadar kuralsız bir savaşa girmemiz olacaktır.” Nasrallah, Hizbullah’ın savaşa dahil olmasını isteyen Hamas ve bazı ülkeler için de isim vermeden şunları söyledi: “Direniş Ekseni’nde hiçbir grup veya ulus, diğerlerine nerede, ne zaman savaşacaklarını veya barış yapacaklarını dikte etmez. Bu eksenin düşmanları biliniyor ve milletin çıkarları belirleniyor. Her hareket bağımsızdır.” (Mehr ajansı/03.01.2024)
Okumam şu ki, “düşman Lübnan’a savaş açmayı düşünürse” diyerek Aruri suikastini savaş nedeni olarak görmediğini gösterdi. Nasrallah “Hiçbir grup veya ulus, diğerlerine nerede, ne zaman savaşacaklarını veya barış yapacaklarını dikte etmez” diyerek cephe beklentisi içinde olan Hamas ve Türkiye gibi aktörlere de “Bizden beklemeyin” mesajını net vermiş oldu. Son kertede Husiler, Hizbullah, Haşdi Şabi vites küçültecektir. Gazze Savaşı bölgesel ölçeğe genişlemez.
Savaşları, suikastleri, sivil can kayıplarını, tehcirleri önlemenin yolu Arapların ve Yahudilerin birbirlerini kabullenmesinden, kendi kaderine tayin hakkını ve eşitliğini benimsemekten; diğer devletlerin de kendi kaderini tayin hakkını kabullenmelerinden geçiyor.