Köylüye ön ödemeli su sayacı takma zorunluluğu yeniden uygulamada. Bugüne kadar su bağlamında çıkarılan tüm yasalar su üzerinde hâkimiyet kurmak içindi, Kürt coğrafyasında ise tüm sular barajlar ardına hapsedilerek, çiftçi yeraltı suyuna ve DEDAŞ’a mahkûm edildi
Yusuf Gürsucu
Yalova’ya 7 km uzaklıktaki Kirazlı Köyü doğal güzelliği, verimli tarım alanları ve üzümleriyle bilinen bir köy. Köyün hemen yanına 800 işyerine sahip sanayi sitesi kurulmasıyla birlikte köyde susuzluk baş göstermişti. Diğer taraftan yine doğal güzelliği, verimli tarım alanları ve ormanlarıyla meşhur olan Elmalık Köyü Yalova’ya 9 km mesafede. Her iki köy geçtiğimiz yaz haftanın 4-5 günü su verilmemesi ve susuzluktan kaynaklı 2 büyük baş hayvanın ölmesi üzerine köy yollarını kapatarak eylem yapmıştı. Samanlı Dağları’nın uzantısı olan bölge susuz kalırken, bölgede su şirketleri su kaynaklarının üzerine çökmüş durumda. Diğer yandan bölgenin su kaynakları boru içine alınarak Yalova’ya taşınıyor. Köylüler ise suya erişemezken, Yalova Valiliği geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla, her iki köye’de ‘akıllı ön ödemeli sayaç’ takılacağını belirtti.
‘Yakın zamanda takacağız’
Yalova Valisi Hülya Kaya, köylerde yaz aylarında yaşanan su sıkıntılarının önüne geçmek için bir takım adımlar atılacağını açıklamış ve köy hanelerine akıllı su sayıcının takılacağını belirtmişti. Yalova’da geçtiğimiz yaz aylarında özellikle Elmalık ve Kirazlı’da yaşanan su sıkıntısının bu yaz da yaşanmaması iddiasıyla, “Bütün köylerimize akıllı saat sistemini inşallah yerleştireceğiz. Bütün hanelerimize bu akıllı saati takacağız. Bunu neden yapıyoruz, bizim içme suyumuz en değer verdiğimiz, en kıymetli, varlığımız. Dolayısıyla bunun tasarruflu şekilde kullanılması da bizim için çok büyük önem arz ediyor. Dolayısıyla biz yakın zamanda muhtarlarımızla toplantımızı gerçekleştirdik. İller Bankası’ndan kredimizi aldık. Bunların her birisini tek tek köylerimizde inşallah en yakın zamanda bunları takacağız” dedi.
Paran kadar su
Ayrıca 2 tane profesyonel ekip oluşturacaklarını anlatan Vali Kaya, köylerdeki bütün suyla ilgili altyapı problemlerini bu İl Özel İdare’nin oluşturduğu ekiplerin çözümleyeceğini söyledi. Artık muhtarların bu alanda kalmasını istemediklerini söyleyen Kaya, “Çünkü onlara da büyük bir yük oluşturuyor. Yok depoya koş depoda su var mı, tesisat çalışıyor mu, işte klorlama yetirince yapıldı mı, yapılmadı mı, yani bu işlerle muhtarlarımızı uğraştırmak istemiyoruz” ifadeleriyle köylülerin daha kullanmadan önce köylü öngöreceği ya da cebinde kaç lira varsa, verilen karta yükleme yaparak suya erişmeye çalışacak. BU uygulamayla ‘paran kadar su’ devrinin hızlanacağı anlaşılmakta. Dünya Bankası ile yapılan kredi anlaşmasında tarım başlığı dikkat çekerken, sular tarımın endüstrileştirilmesinin bir parçası olarak halktan, çiftçiden ve doğadan çalınma süreci büyüyecek.
Planlı su politikaları
Suyun kaynağında yaşayan köylülere su sayacı takma planı Büyükşehir Yasası ile birlikte yürürlüğe sokuldu. Bu yasayla birlikte kaynak suların neredeyse tamamı şişelenmiş su satan şirketlere tahsisleri yapılarak kırsalda yaşayan, tarımsal üretim ve hayvancılık yapan köylüler ve doğal yaşam için mutlak gerekli olan suların şirketlere verilmesiyle köylülük tasfiye sürecine doğal yaşam ise yok oluşa bağlandı. Nerede akarsu varsa önüne bentler kurulup tüm sular bu bentlerin ardına hapsedilerek, çiftçilerin ve doğal yaşamın akarsulardan yararlanması da elinden alındı. Tüm yasa ve yönetmelikler değiştirilerek, planlı bir su politikası ile tüm su varlığı sermayenin kontrolüne verilerek değeri yüksek bir metaya dönüştürüldü.
Bazı ‘akıllı’ sayaç uygulamaları
Akıllı su sayaçları, abonelerin su kullanım miktarlarını hesaplaması ve kullanım bedelini peşin olarak ödemesi esasına dayanan bir sistem. Her sayaca bir abone kartı tanımlanır, bu kartlarla abone kredi yükleme merkezlerinden istediği miktarda kredi yüklemesi gerekmektedir. 2013 yılında çiftçilerin ve köylülerin kullanmak zorunda bırakıldığı yeraltı suyuna Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sayaç takılması zorunluluğu getirilmiş ancak birkaç ay sonra bu uygulama 2016 yılına kadar ertelenmişti. Bu erteleme sonrası Kırşehir’in denizden yüksekliği 1100 metre olan Mucur ilçesine bağlı köylerde ‘akılı sayaç’ yani ‘ön ödemeli kartlı sayaç’ takılacağı duyuruldu. 2020 yılında Pınarkaya, Seyve ve Yörücek Köylerinde akıllı su sayacı takılmaya başlandı.
Demokrasicilik oyunu
Amasya Suluova’nın 40 köyünden Ayrancı Grup Köyleri İçme Suları Birlik Başkanlığına bağlı 21 köyün dışında kalan çiftçilere ve köylülere yapılacak uygulama ile köylerde ön ödemeli sayaçlara geçildi. Diğer yandan İzmir’in Seferihisar ilçesinde büyük bir laf ebeliği ile “İklim Değişikliği İle Mücadelede Katılımcı – Demokratik Bir Model Uygulandı; Çiftçiler Kullanacakları Sayaçları Seçti” başlığı ile duyuru yapıldı. Seferihisar Belediyesi ve DSİ İzmir Bölge Müdürlüğü arasında yapılan protokolle Seferihisarlı çiftçiler ön ödemeli su sayacının bağlanması ‘sayaç seçme özgürlüğü’ ile uygulamaya konurken, demokrasicilik oynanıyordu.
Ulusal Su Kurulu
Su, canlı yaşamın vazgeçilemez müştereği olmasına karşın suyu yönetme iddiasıyla su üzerinde kontrol mekanizması sürekli genişletiliyor. “Su kaynaklarının etkin yönetimi ve verimli kullanımı amacıyla üst düzeyde koordinasyon ve iş birliği sağlayacağı” iddiasıyla “Ulusal Su Kurulu” kurularak, Cumhurbaşkanı kararı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kurul, su tahsisinde arz talep dengesinin sağlanması işini yüklenirken, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını sağlayacak tedbirleri de alacağı belirtilerek, yerel yönetimlerin su sorumluğunun merkezi hükümete devredileceği işareti verildi.
Su tahsisleri iki dudak arasında
2022 yılı Haziran ayında meclisten geçip Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’da su tahsislerinde tek belirleyici kişinin Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan olması dikkat çekmişti. Kanunda, “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce inşa edilen baraj, gölet ve diğer depolama tesislerinin “maksat” oranları Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek, değiştirilebilecek veya kaldırılabilecek” maddesi yer aldı. DSİ tarafından ‘Su Tahsisleri Hakkında Yönetmelikte’ suyun kullanımında öncelik sıralamasının yer aldığı Madde7-(1)’de ilk sırada İçme ve kullanma suyu ihtiyacı yer alırken, 4. ve 5. maddelerde Enerji üretimi ve sınai su ihtiyacı ile madencilik ve sair su ihtiyaçları bulunmakta. Su üzerinde tek karar vericinin oluşturulmasıyla enerji ve madenciliğin ilk sıraya alınmasının önünde hiçbir engel kalmadı.
Dev barajlar var, su yok
Diğer taraftan Kürt coğrafyasında inşa edilen dev barajların kurulma kararları alınırken, “milyonlarca hektar alan sulu tarıma kavuşacak, üretimde patlama yaşanacak” iddiaları yapılmıştı. Birkaç kanal dışında sulu tarım yapan 51 bin çiftçiye bu barajlardan suları ulaştırılmadı. Bölgede köylerin ve çiftçilerin su ihtiyacı karşılanmazken, yeraltı suları tek seçenek olarak işaretlendi. Bazı bölgelerdeki su birlikleri suyu elektrikli pompalarla basmak zorunda bırakılırken, borç batağına sürüklendi ve DSİ tarafından su birliklerinin yönetimine el kondu. Bölgede barajlar eliyle su üzerinde kurulan hâkimiyetle birlikte DEDAŞ suyunda patronu konumuna getirildi.
Çiftçiler susuzluğa mahkûm
Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, Amed’de gerçekleştiren toplantıda borcu olan tarımsal sulama abonesine enerji vermeyeceklerini ve çiftçinin trafolarını söküleceklerini açıkladı. Riha (Urfa), Amed (Diyarbakır), Mêrdîn (Mardin), Êlih (Batman), Sêrt (Siirt) ve Şirnex (Şırnak) illerinde elektrik satan Dicle Elektrik Dağıtım AŞ (DEDAŞ), Ocak ayı başında yaptığı açıklamada, bölge kentlerinde yaklaşık 24 bin çiftçinin elektriğini keseceklerini duyurmuştu. Geçtiğimiz nisan ayında ise bu sayı 18 bin olarak duyurularak çiftçilerin sulama döneminde elektriklerin ve dolayısıyla suyun kesileceğini açıkladı.
‘Sorun elektrik değil’
Arvas basın toplantısındaki bazı vurguları ise dikkat çekiciydi. Arvas, “Bölgemizdeki toplam 16 milyon dekar ekili tarımsal alanda, 130 bin kayıtlı çiftçi üretim yapıyor ve 51 bini sulu üretim gerçekleştiriyor. Dolayısıyla bölgemizdeki sorun elektrik değil, sulama sorunudur. İlgili kurumların çözüm önerilerini ivedi olarak hayata geçirmeleri hayati önem arz ediyor” ifadelerini kullandı. Yaptığı bu açıklama ile ‘sorunun kaynağının çiftçiye su taşımayanlar’ olduğunu açıkça ifşa ederken, çiftçi üzerinde sürdürdükleri baş kesen uygulamalarına gerekçe üretmeye çalışıyordu. Devasa barajlardan çiftçilere su taşınmaması ve yeraltı suyuna mahkûm edilmiş olması planlı bir uygulama olarak ortaya çıkmakta.