Su sümbülleri biyolojik arıtmaların vazgeçilmez bitkisi olarak kullanılıyor. Su sümbüllerinin Antakya’daki Asi Nehri’ni kaplamış olması, nehrin kirli olduğunu gösterirken, belediye bitkiye canavar adını taktı.
Lübnan’ın Bekaa Vadisi’nden doğan ve Suriye sınırını aşarak Türkiye’ye ulaşan ve ters akmasıyla bilinen Asi Nehri, son günlerde üzerini kaplayan su sümbülleri ile konuşulurken su sümbüllerine “canavar bitki” yakıştırması yapılıyor. Hatay Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Bayram Öksüz, kentin içinden geçen Asi Nehri üzerinde ortaya çıkan su sümbülleri yüzünden nehrin kötü koku yaydığını ve su sümbüllerini temizlemeye çalıştıklarını açıkladı. Öksüz yaptığı açıklamada, “Su sümbülleri çok hızlı çoğalan ve yayılan bir su bitkisi, aynı zamanda su canavarı olarak da biliniyor. Su ekosistemi ve tarımsal yapı açısından oldukça zararlı olduğu bilinen bir bitki türü. Zaman içerisinde burada biriktiğinde, hem çürümeden kaynaklı hem de üzerinde topladığı kirlilikten kaynaklı çevre ve halk sağlığı oldukça rahatsız edici, Afrin’den ve Suriye’den bu tarafa gelen bir bitki türü” olduğunu belirtti. Asi Nehri, Antakya’dan geçerken de biyolojik ve kimyasal anlamda dördüncü derece kirlilikle nitelendiği ve bu 4. derecenin ölü bir nehir anlamına geldiği biliniyor.
Şikayet konusu olan ve bölgede temizlenmeye çalışılan su sümbülleri özellikle kirli akan nehirlerde veya göl gibi ortamlarda ortaya çıkıyor. Su sümbüllerinin doğal bir arıtma işlevi gördüğü ise biliniyor. Hatay Belediye’sinin bu bitkiyi nehirden temizlemeye çalışırken asıl yapması gereken şeyin nehire bırakılan atıkları önlemek olması gerekiyor. Nehrin, birçok bölgeden ve Antakya’dan bırakılan atıklarla kirleniyor olması bu su sümbüllerinin artmasına neden olurken kente yayılan kokunun ise bu bitkiden kaynaklanmadığı aksine nehirde ortaya çıkan kirliliğin bu bitkiler nedeniyle belli alanlarda hapsolmasından kaynaklanıyor.
Doğal arıtma
Biyosistemler arasında en çok dikkat çeken bitki, su sümbülü (Eichornia crassipes) olduğu belirtiliyor. Çevre kirliliği ile mücadele etmek ve toplumların hayat kalitesini iyileştirmek amacıyla pahalı teknikler ve proseslerle inşa edilen ve yoğun enerji kullanımına ihtiyaç duyan arıtma tesisleri yerine, doğadaki mevcut biyolojik sistemlerin kullanılabilmesi son dönemin en önemli uygulamalarından birisidir. Su sümbülü, organik maddeleri büyük bir hızla absorblayıp, nitrat, fosfat ve ağır metalleri uzaklaştırabilme yeteneği çok önceleri keşfedildi. Atık suların biyolojik arındırılmasında, geliştirilmiş farklı teknolojik işlemlerin belirli aşamalarda mikroorganizmalar yaygın olarak kullanılmakta.
Su sümbülü
Ilıman ve tropikal iklimlerde doğal olarak yaşayan su sümbülleri, çok güzel görünüşüne rağmen, hızla büyüyüp vejetatif çoğalma ile yayılması ve sonuçta su kanallarını tıkaması nedeniyle 70’li yıllara kadar zararlı bir su otu gözü ile bakılıyordu. NASA tarafından Missisippi’de yapılan ön laboratuar denemeleri, bitkinin evsel atık sulardan organik maddeleri büyük bir hızla absorplayıp metabolize edebildiğini gösterdi. Bitki, bu atık organik maddeleri, hücre materyali sentezinde kullanır. Durgun suların yüzeyinde yaşayan, gövdesinden çıkarttığı vejetatif uzantılar ve tomurcuklar ile çok büyük bir hızla çoğalan ve tüm su yüzeyini kısa bir süre içinde kaplayabilen bu bitki, toplandığında günde hektar başına 20-40 ton yaş biyolojik materyal verebilir.
Biyolojik arıtma
Yapılan hesaplamalar, evsel atıklar içeren bir gölü temizleyebilmek için gölün toplam alanının yüzde 30’u kadar su sümbülü ekim alanının yeterli olacağını ortaya çıkarmıştır. Çalışmaların sonuçlarına göre, günde hektar başına 2,2 milyon litre atık su havuza verildiğinde, içerdiği azotlu bileşiklerin yüzde 80’i ve fosforlu bileşiklerin yüzde 40’ı iki gün içinde bu bitkitarafından atık sudan alınabilmektedir.Kaliforniya’da 6 bin 500 nüfuslu bir yerleşme merkezinde doğal biyolojik sistemlerin kullanıldığı bir arıtma tesisi kurulmuştur. 1981 yılından beri kentin tüm atık suları bu yolla arıtılmaktadır. Söz konusu doğal su arıtma sistemi, en büyüğü 0,450 hektar yüzey alanına sahip, üç göletten oluşmaktadır.
EKOLOJİ SERVİSİ