Türkiye’nin 7 yıldır Fırat Nehri sularını kestiğini dile getiren Kuzey ve Doğu Suriye Enerji Ofisi Eşbaşkanı Welat Derwiş, su seviyesinin 6 metre düştüğünü, bunun da bölgeyi olumsuz etkilediğini söyledi
Türkiye’nin 2015 yılından itibaren Fırat ve Dicle sularını kesmesi Kuzey ve Doğu Suriye’de günlük ve ekolojik yaşamı olumsuz etkilemekte. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Enerji Ofisi Eşbaşkanı Welat Derwiş, Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’de inşa edilen demokratik yapıla karşı, 2015 yılından bu yana Fırat Nehri’ni bir baskı aracı olarak kullandığını hatırlattı. Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) bölgeyi IŞİD çetelerinden kurtarmaya başlamasıyla birlikte Türk devletinin de suyu tehdit olarak kullandığına dikkat çeken Derwiş, “İşgalci Türk devleti bölgedeki savaşında yenilgiye uğradı. Dolayısıyla Özerk Yönetim’e şantaj yapmak için su ve mali dosyaları kullanıyor” dedi.
Fırat Nehri sularını keserek insanları göçe zorlamayı hedefleyen Türk devletinin bölgeyi boşaltmak istediğini kaydeden Derwiş, “Mevcut durumda Türk devleti saniyede 200 metreküp su bırakıyor. Ancak 1987’de Ankara, Şam ve Bağdat arasında imzalanan anlaşmaya göre saniyede 500 metreküp suyun serbest bırakılması gerekiyor. Suriye’de en büyük nehir olan Fırat Nehri’nde su seviyesi 6 metre düştü. Yaklaşık bin kilometrekarelik gölün alanı ile karşılaştırıldığında, bu büyük bir miktardır. Fırat Nehri’nden Reqa ve Dêrazor gibi bölgelere su sağlamaktadır” şeklinde konuştu.
Bölgeye elektrik sağlayan Fırat ve Tişrin baraj göllerinde su seviyesinin çok düştüğünü dile getiren Derwiş, “Bu durum Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine verilen elektriği azaltmanın yanı sıra, içme suyu istasyonlarının çoğunun hizmet dışı kalmasına, balıkçılığın durmasına, sulu tarım arazisinin azalmasına neden olmaktadır” dedi.
Hükümetler sessiz
Suriye ve Irak hükümetlerinin, Türk devletinin su politikalarına karşı sessiz kalmalarını eleştiren Derwiş, “Bağdat hükümeti Ankara’ya baskı yapabilir. Irak ile Türk devleti arasındaki ticaret hacmi yılda 20 milyar dolara ulaşıyor. Irak bu kartı bir baskı aracı olarak kullanabilir. Ancak Irak’taki istikrarsızlık nedeniyle sessizlik hakim. Şam hükümeti de zor durumda.” Konuya ilişkin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Komitesi’nin ilgili uluslararası kuruluşlara dosya sunduğunu dile getiren Derwiş, ABD ve Rusya’nın politikalarını da eleştirdi.
REQA