2. Dünya Savaşı’ndaki yayılmacı politikasıyla on milyonlarca Musevi’nin ölümünden sorumlu olan ülkelerden Almanya’nın rolünü sorgulayan ve öz eleştiri veren Steinmeier: ‘Katiller, bekçiler, işbirlikçileri, hepsi Alman’dı’
Birçok ülke yaptığı katliamlar, tehcirler, soykırımlar için yüzleşme yerine inkârı seçerken Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, Nazi diktatörü Adolf Hitler rejiminin imha kampı olarak bilinen Auschwitz Toplama Kampı’nın kurtuluşunun 75. yılı anma törenleri için gittiği Kudüs’te öz eleştiri verdi. Steinmeier tepki nedeniyle İngilizce konuştu ve “6 milyon Yahudi’ye endüstriyel kitlesel katliam, insanlık tarihinin en büyük katliamıydı ve bu, benim ülkemin insanları tarafından işlendi. 50 milyonu aşkın insanın hayatına mal olacak hunharca savaşı başlatan da benim ülkemdi. Bu, insanlık tarihinin en büyük katliamıydı. Ağır bir tarihi yükle önünüzdeyim” dedi.
Almanya, I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı’nda on milyonlarca can kaybından, Ermeni, Asuri-Süryani, Pontus, Yahudi soykırımlarının sorumlularından biriydi. Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, özeleştiri verdi. 1.1 milyon insanın katledildiği Polonya’daki “Auschwitz-Birkenau Toplama Kampı’nın kurtuluşunun 75. yılında 6 milyon Yahudi’nin Nazi diktatörü Hitler rejimi tarafından katledildiği soykırımı anmak için Kudüs’te Yad Vashem Holocaust Memorial Merkezi’nde ‘5. Dünya Holokost Forumu’ düzenlendi. Soykırımda hayatlarını kaybedenleri anmaya Almanya cumhurbaşkanı, Fransa başkanı, Rusya başkanı, ABD başkan yardımcısının da olduğu 50 ülkeden devlet başkanları, başbakanlar ve temsilciler katıldı. Toplantıda ilk kez bir Alman cumhurbaşkanı konuştu.
Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier, konuşmasını İngilizce yaptı. “Soykırım suçlularının dili” olarak Almancaya tepki korkusu, aradan 75 yıl geçmesine rağmen soykırım acısının derinliğini ve tazeliğini gösterdi. “Bugün burada
olduğum için Tanrı’ya şükürler olsun” diye başlayan Steinmeier şöyle konuştu: “Yad Vashem’de bu ebedi ateş, soykırımın anısına yanıyor. Burası, milyonlarca acıyı anma yeri. Burası, İda Goldiş ile 3 yaşındaki oğlu Vili’yi anma yeri. Onlar, ekim ayında ‘Çişinau Kampı’ndan alınıp götürüldüler. İda, buz gibi ayazda, ocak ayında anne-babası ve kız kardeşine son kez bir mektup yazdı. Mektupta, ‘Ayrılırken sizi sıkı sıkıya kucaklayamadığım için ne kadar üzgünüm bilemezsiniz’ dedi. Onları Almanlar alıp götürdü. Onların koluna damga vuranlar, onları insan olmaktan çıkarıp numaralananlar, imha kampında onlarla ilgili tüm anıları söndürmeye çalışanlar da Almanlardı. Ama başaramadılar. Onlar bizim anılarımızda. Bu anıtın önünde bir insan, bir Alman olarak duruyorum. Onların anısı önünde duruyorum. İsimlerini okuyorum. Hikâyelerini duyuyorum ve derin bir hüzünle onların önünde eğiliyorum… Samuel, Rega, İda, Vili, hepsi insandı. Ama katilleri de insanlardı. Almanlardı. Katiller, bekçiler, işbirlikçileri, yandaşları, hepsi Alman’dı. 6 milyon Yahudi’ye endüstriyel kitlesel katliam, insanlık tarihinin en büyük katliamıydı ve bu, benim ülkemin insanları tarafından işlendi. 50 milyonu aşkın insanın hayatına mal olacak hunharca savaşı başlatan da benim ülkemdi. Auschwitz’in kurtuluşundan 75 yıl sonra bugün, burada Almanya cumhurbaşkanı olarak, üzerimde ağır bir tarihi suç yüküyle önünüzdeyim. Ama aynı zamanda hayatta kalanların uzattığı ele sonsuz müteşekkirim… Tarihin tekerrür etmesine bir daha asla izin vermeyeceğiz. Milliyetçiliğin zehrine karşı duracağız. Değerli devlet ve hükümet başkanları, bugün hep beraber Holokost’u unutmayan, soykırımsız bir dünya için burada durmamızdan dolayı müteşekkirim.”
Faşist zihniyet sürüyor
Steinmeier Almanya’da hâlâ faşist zihniyetin sürdüğünü de saklamayarak “Biz Almanlar tarihten ebedi olarak ders çıkardık demek isterdim. Ama kin ve nefret halen yayılıyorsa, halen okul avlularında Yahudi çocukların üzerine tükürülüyorsa bunu diyemem. Aşırı sağcı bir teröristin Halle’de Jom Kippur Sinagogu’nda kan dökmesi ahşap kapı sayesinde önlendiyse, bunu diyemem” dedi.
Putin’in ailesi de kuşatmada
Forum’da konuşan ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence de, “Holokost’u anma ruhuyla antisemitizmin öncüsü ve finansmanı olan İran’a karşı güçlü bir şekilde durmalıyız” dedi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise anti-semitizmin yeniden baş gösterdiğini dile getirerek, “Yeniden baş gösteren anti-semitizme karşı mücadelede uluslararası toplum ile Avrupa’nın birlikteliğine ihtiyacımız var” dedi. Sputnik’in haberine göre, Leningrad (St. Petersburg) Kuşatması’nda ölenler için Kudüs’teki Sacher Park’ta dikilen ‘Hatıra Mumu’ anıtının açılışında konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de, “Tarihte benzersiz direnişlerin, büyük ölçekli insan trajedilerin örnekleri çoktur. Ancak Leningrad Kuşatması ve Holokost hiçbir şeyle kıyaslanamaz” dedi. Putin, Leningrad’da yaşananları kendi ebeveynlerinden öğrendiğine dikkat çekerek “Babam memleketini cephede savundu. Annem de bir çocuğuyla kuşatma altındaki şehirdeydi. O çocuk, 1942 kışında öldü ve binlerce, yüz binlerce vatandaşla birlikte St. Petersburg’daki Piskarevskiy Anıt Mezarlığı’na gömüldü” diye konuştu. İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin ise Putin’in Leningrad’da doğduğunu belirterek, “Doğduğunuz evi gördüm, bazen size bakan Yahudi nineyi gördüm. Aileniz, bu korkunç kuşatmadan sağ kurtuldu… Belki de Leningrad Kuşatması’nın kırıldığı gün olan 27 Ocak’ın ortak geçmişimizde sembolik bir tarih olması tesadüf değildir. 27 Ocak 1945’te de Kızıl Ordu, Oswiecim kentindeki toplama kampını özgürlüğüne kavuşturdu” dedi.
Parlamentoya kızıl yıldızlı bayrak
Kızıl Ordu savaşçılarınca Reichstag’a (Alman Parlamentosu) dikilen ve 2 Mayıs 1945’te Yevgeny Khaldey tarafından çekilen fotoğraf Nazizmin yenilgisini simgeledi. Polonya’daki ‘Auschwitz Toplama Kampı’, Nazi vahşetinin sembolü. Yahudiler, Romanlar kampa toplandı. Bu kampta 1.1 milyon Yahudi ve Roman katledildi. Bu kampta ve başka yerlerde hayatını kaybeden Roman sayısı 220 bin ila 500 bin olarak tahmin ediliyor. 900 bin kişi, kampa gelir gelmez çırılçıplak soyularak gaz odalarına gönderildi. ‘Zyklon B’ adı verilen zehirli gazla boğularak öldürüldüler. Sovyet Kızıl Ordusu’nun; Leningrad, Stalingrad direnişleriyle Nazileri bozguna uğratması ve Kızıl Ordu’nun Berlin’e kadar ilerlemesi ile kamplarda hayatta kalanlar kurtarıldı. Alman ordusu savaşlarda müttefiklerinin soykırımlarına da destek oldular.
KUDÜS