Seçim gündemi her tarafı kapladı. Seçimlerin odağına ülkenin temel meseleleri olan Kürt inkarı nasıl aşılacak, Alevilerin meseleleri nasıl halledilir? Kadın katliamlarının önüne nasıl geçilir, zindanlar ağır tecrit altında, neden? Kuşkusuz bunlara ağır ekonomik sorunları da eklemek gerekir. Soğan olmuş otuz lira.
Yönetilemeyen bir ülke. Ancak yirmi yılı aşkın süredir yönetenleri nasıl seçimde yenebiliriz tartışmaları yapılıyor. Yirmi yıldır geniş kitleler her gün Erdoğan’ı gazete ve televizyonlarda izliyor. Yeni yüzler görmek için bile seçimlerde iktidarın kaybetmesi yeterli olacakken, hala nasıl kaybettirilir için kafalar patlatılıyor. Bütün bunlar iktidarın yıllar önceden kaybetmesi gerekirken, muhalif çevrelerin ağırlıklı olarak iktidarın maketi olmasından öte fazla bir anlam ifade etmemesidir. Aslı dururken maketine neden oy verilsin ki? Durum tamamen budur.
Ülkenin çok köklü ve çözülmemesi durumunda devlette bir çözülmenin, dağılmanın yaşanacağı sağır ve körlerin görebileceği aşamaya gelmiş olmasına rağmen, muhalefet sorunların etrafında dolaşıp duruyor. Hele hele konu Kürtler olunca Millet İttifakı en az Cumhur kadar saldırgan olabiliyor. Hal böyle olsa da Erdoğan’ı indirmek için devirme ihtimali yüksek olana kazandırmak siyaseten en uygun seçenektir. Tezgahı bozmak için.
Kılıçdaroğlu Kürt oyuna hayati derecede ihtiyaç duyuyor. Kürtleri ürkütmemek için temkinli bir dil kullanmaya özen gösteriyor. Yine Cumhur İttifakı, özellikle Erdoğan’ın kendisinden kopan Kürt seçmenin kafasını bozmak için envai türlü oyun tezgahlıyor. Hüda Par’ı kendi listelerinde seçime sokuyor. Aslında Hüda Par’ın birkaç on bin oyuna ihtiyaçtan daha fazla Kürt’e muhatap yaratma hedefi olarak değerlendirmek daha doğrudur. Hüda Par’in geçmişi sır değildir, biliniyor. Başkanı KDP başkanıyla telefon görüşmesi yapıyor. AKP listesinde adaylarına yer verilmesiyle birlikte üye veya sempatizanlarının tehditkar içerikli açıklamalar yapmaları, oyların ötesinde hedefleri gösteriyor.
Kürt özgür iradesine elli yıldır her tür askeri ve psikolojik savaş pratiklerine rağmen diz çöktüremeyen devlet, sözde siyasal muhatap yaratma çabasıdır, Hüda Par’in meclise taşınması. KDP ile yapılan telefon görüşmesi muhataplık meselesini güçlendirme, salt Kuzey Kürdistan’da değil, Güney’le de ilişkilendirilerek daha sahici kılınmak isteniyor. Gelişmelere yakından bakıldığında dört parça Kürdistan’da ilişki ve ittifaklar zemininin geçmişe nazaran güçlendiği görülüyor.
Rojava ve Güney’de yaşananlar ibrenin birliğe doğru olduğunu gösteriyor. YNK- KDP arasında yaşanan çelişkiler, gerilimler gibi olgular. YNK liderinin açıklamaları, yakın geçmişte Rojava’ya yaptığı ziyaret önemsenmesi gerekenlerdir. Yine Ortadoğu’da küresel güçlerin yeni atakları; Çin’in İran-Suudi arasında diplomatik ilişkilerin başlatmasında aracılık rolü üstlenmesi. Suriye’nin İslam ve Arap birliğine dönüşü gibi daha değişik gelişmeler sıralanabilir. Kuzeyde Ukrayna-Rusya savaşını, Çin denizinde yaşananlar da bunlara eklendiğinde ilişkiler yeniden kuruluyor, değişik kombinezonlar oluşuyor.
Kürdistan meselesi de bu yaşananların bağlamları içinde değerlendirildiğinde; önümüzdeki, belki de yakın gelecekte önemli durumlar ortaya çıkmasını güçlendiriyor. Mesela siyasal tanınma, çözümü uluslararası bağlam içinde ele alma dönemi açılabilir.
Özcesi Kürt sorunu Lozan’da yapay yaratılırken, devletlerarası bir karardı, devletlerarası bir sorun olarak ortaya çıktı. Kürt inkar ve imhası devletlerarası bir kararla alındı. Ancak Kürt özgürlük eğiliminin direniş ve mücadelesi sonucu Lozan kararı kırıldı, sürdürülemez aşamaya getirildi. Artık imha ve saptırma yoluyla başarılamayacağı başta emperyal devletler olmak üzere değişik çevrelerce anlama dönemine girilmiştir.
“Bükemediğin bileği öpeceksin” deyimi bunu anlatmaktadır. Kürt özgür iradesi her tür saldırıya karşın direndi, bileği bükülemedi, öpme zamanına girildi. Bu bilek bükmenin en şiddetlisi Abdullah Öcalan’a karşı gerçekleştirilen devletlerarası komploydu. Komplo 25. yılına girdi, bilek bükme bir yana özgürlük eğilimi toplumsallaşarak büyümesini sürdürdü, küresel karakter kazandı.
Hüda Par’in meclise taşınması bu gelişmelerle bağlantılıdır. ‘Kürt temsilcisi’ budur demek için, kirlerinden temizlenerek parlatılmak isteniyor. Başarılı olunabilir mi? Olunmaz; etkisi olası çözüm sürecinde sadece mızmızlık olabilir. Daha ötesi değildir. Ancak amacın sözde muhatap yaratmak olduğunu bilmek önemlidir. Bilinç, asıl başarının anahtarıdır.