Kralların neşesiyken göçüp gitmek bağışlanır suçlardan değildir. Doğa bozukluğu, yazgı mağlubu! Güzel ağırlayıp çok iyi beslemek isterken iyi niyetli Terzi ile Karısı’nın elinde can veren zavallı soytarı! Doğru, can boğazdan gelir, ama çoğu zaman da can boğazdan gider. Görünüşüyle tüm kederleri dağıtacak, en üzgün kişiyi bile güldürüp tüm üzüntülerini yok edecek tuhaflıkta bir acınası yaradılış. Kamburun ölüsü artık yorulmak bilmez bir gece gezgini, engin krallığı geçip de bir kılçığa takıldığı andan beri. Çok dolaşır, çok hırpalanır, çok dövülür. Bir ufacık adam ölüsü. Ölünün büyük talihi, eski bir inanışa göre bir daha ölmeyecek olması. Bir kere öldükten sonra ikinci kez aynı muameleye, aynı akıbete maruz kalmaması. Daha da iyi yanı, ilave acı çektirme girişimlerinin, fazladan bir darbenin ölüye artık yeni hiçbir şey söylememesi. Karışıklığın sebebi, bir yanlış anlamalar dizisi. Korku dürtmüş, suçluluk sürüklemiş. Gerisi darağacının altında bir samimiyet töreni, bir cömertlikler ve içtenlikler şöleni.
Hıristiyan Simsar asılacakken ölü kamburu öldürdüğünü sanan sarayın Azık Sağlayıcısı, Simsar’ın suçsuz ve katilin kendisi olduğunu; Azık Sağlayıcı’nın boynuna geçirilen ip çekilecekken ölü soytarıyı öldürdüğünden şüphe duymayan Yahudi Hekim, Azık Sağlayıcısı’nın masum ve gerçek katilin de kendisi olduğunu; ilmik Yahudi Hekim’in boynunu sıkmak üzereyken nihayet Terzi, asıl idamı hak eden kişi olduğunu itiraf etmiş. Cellat adam değiştirip durmuş; kısa sürede ilmik, boyunlardan boyun beğenmiş, sonunda Terzi’nin kalın boynunu öpmekte karar kılmış. Masallardan beklenen yumuşak ritimle uyumlu gelişme bir zorunluluk ya, celladın canını sıkan sürpriz gecikmemiş! Olanları duyan kral hükmün iptali için mabeyinciyi valiye göndermiş, vali fermanı duyurmuş. İnfaz eğlencesinden mahrum gerili yüzler, sarayın mübarek gül suyu serpili bilge havasında demlenmeye bırakılıp gevşemeye yüreklendirilmiş. Kamburun hikâyesi salnamelere ve kitaplara geçmeye layık bulunduğundan herkes bağışlanmayı ve iyilikle anılmayı hak kazanmış.
Masal biter, tesellisi dolaştırılır. İşin aslı, salnamelere ve kitaplara geçmeye değer hikâye kalmadığından suçlu öne çıkmayacak, suçsuz ipten kurtulmayacak, kurtarıcı ölümden önce belirmeyecek, hükmeden bağışlamayacak, yeryüzü de rahmet yüzü görmeyecek. Hak bilirlik, masallarda kalan bir şey; doğruluk, kayıp söylence; yürek temizliği, kazılı durduğu taşlardan göçmüş eski resimlerden arta kalan belirsiz çizgiler; merhamet, tarih öncesine dondurulmuş ılımlı yabanilik. Öyleyse şimdi gönül rahatlığıyla birbirimize masallar anlatabiliriz, her şeyin kendince yürüdüğü çağlardan söz edebiliriz. Özcesi, birbirimize bugünün ahmaklıklarından yitik zamanlara özgü üstünlükler bozdurup giydirebiliriz. Zarafetimiz, av ağa düşünceye; inceliğimiz, kabalığımız gerininceye; cesaretimiz de ürkekliğimiz ayılıncaya… Velhasıl iki para etmez yapıtlarımızla övünebilir, birbirine ufalmış heveslerden dev adlar doğurabilir, birbirine dolanmış gevşek eğilimlerden övgüye sağalmış kişilikler, vurguya dağılmış sıkı benlikler dokuyabiliriz. Her şeyin ölümüyken her şeyin üstünde yaşam abideleri gibi gerine gerine yürüyebiliriz.
Duymak istediklerini duymak, içini duygularını ateşleyecek iltifatlara açmak, kulağını ona hoş gelecek sözcüklerle doldurmak bir bilim, bir şiir yaratmaktan, yasaya bir duygu gücü vermekten, kurtuluştan, hatta özgürlükten daha kıymetli. Anlaşılmaz ve soğuk bir yaradılış. Kaybederken bulduğumuzu, tahrip ederken mükemmelleştirdiğimizi söyleyebiliriz. Ama azıcık gerçek, şanımızdan çok şey götürürdü. Esasında bir cahil, bir asalak, bir yalancı, bir sahtekar olduğumuz ortada. Ömrümüzün kötü bir işe koşulmuş olduğunu itiraf etmek korkutuyor. İşte bir zorba bizi bütün suçlarımızdan, bütün yüzsüzlüklerimizden kurtarıyor. Onun büyük dalavereleri, bizim yüzyıllara devredecek küçüklüklerimizi görünmez kılıyor. Yanlışın önünde doğruyu, çirkinin önünde güzelliği küçük düşürmek ve bunu bir gelişme, yepyeni bir bilim gibi sunmak bizim zaferimizdi. Alımlı benlikler giyinip bir soytarı ölüsüyle birlikte eski masalları dolaşmak iyi edebilirdi, ama bu saatten sonra bizim için kurtuluş, artık kurtarıcının ölümünden sonra bile gelmeyecek bir şey.