Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik krizi değerlendiren sosyalistler, AKP’nin artık miadını doldurduğunu bu iktidardan ortak bir mücadele ile kurtulma vaktinin geldiğini söyledi
Ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik kriz, muhalefet üzerindeki baskı politikaları ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) yönetimindeki belediyelere atanan kayyumları ile erken seçim çağırılarını Mezopotamya Ajansı’ndan Mehmet Halit Çetinbaş’a değerlendiren sosyalistler, AKP’nin artık dikiş tutmadığına ve ortak bir mücadele merkezi oluşturmanın önemine dikkati çekti.
‘Savaş politikaları ile iktidarda kalmak istiyorlar’
Erken seçim çağrılarını değerlendiren Devrimci Parti Eş Genel Başkanı Elif Torun Öneren, AKP’nin miadını doldurduğunu ve son anlara oynadığını söyledi. Sünni savaş politikaları yaratılarak iktidarda kalınmanın amaçlandığını belirten Öneren, HDP’nin erken seçim çağrısını yerinde bulup desteklediklerini dile getirdi. Son süreçte hak talebinde bulunan kesimlerin mücadelelerine dikkati çeken Öneren, “Grevlerde, kadın cinayetlerinde, her yerde sokağa dökülün kitlelerde büyük bir kıpırdanma söz konusu. Bunun öncüsü olmamız gerekiyor ve taleplerin yükseltilmesini sağlamalıyız. Bu anlamda özne ve çözümcü olacağız. Dikkatimizi bu sıcak gelişme ve taleplere yoğunlaştırmak gerekiyor” dedi.
‘HDP’nin erken seçim çağrısını destekliyoruz’
Artan işsizlik ve ekonomik krizin yarattığı sonuçların çözümsüz kaldığına ve artarak devam ettiğine vurgu yapan Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce de muhalefetin iktidar eliyle sindirilmek istendiğini dile getirdi. HDP’nin yaptığı erken seçim çağrısına katılan Yüce, “Erken seçim çağrısı ezilenler, emekçiler ve bu durumdan memnun olmayanların çağrısıdır. Kadınlara saldırılıyor ve kadınlar gözaltına alınıyor. Kadınlar da meydanlarda ‘Siz yönetemiyorsanız, kadın ölümlerini durduramıyorsanız, bırakın biz yönetelim’ dedi. Emek alanı, eğitim alanı, iş alanı, birçok alanda benzer çağrılar var. O anlamda HDP’nin bu çağrıyı yapması ve öncülük etmesini ‘Bu gidişata dur’ demesi olarak algılıyorum ve haklılığını net görebiliyoruz. İktidarın yönetememe kriziyle karşı karşıya kaldığını sürekli vurgulamamız gerekiyor” diye belirtti.
‘AKP eriyor’
31 Mart yerel seçimlerinden sonra AKP-MHP bloğunun ciddi oy kaybettiğini ifade eden Yeşiller Sol Gelecek Partisi (YSGP) Eş Genel Başkanı Sinan Tutal ise, bloğun siyasi ve ekonomik krizle erime sürecini yaşadığını belirterek, “Freni tutmayan kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor. Kendileri de bu durumun farkında ve bu kaosu gidermek için bir sürü şeyi gündeme koydular. Kayyumlar ve Suriye savaşı bu kaosu ortadan kaldırmak için uyguladığı politikalar haline geldi. Amaçları muhalefeti yanlarına çekmek ve diğer krizlerinin görünürlüğünü ortadan kaldırmaktı. Tezkereye evet diyen CHP’nin durumuna baktığımızda kısmen başarılı olduklarını söyleyebiliyoruz. Tüm bunlara rağmen iktidar dikiş tutmadığı için erimeye devam ediyor” diye konuştu.
‘Ne yapılmalı sorusuna cevap arıyoruz’
Toplumsal muhalefetin “Ne yapılması gerekir?” sorusuna cevap aradıklarını ifade eden Tutal, merkezi iktidardan gerici ve baskıcı zihniyetin gönderilmesi gerektiği düşüncesinin açıkça ortada olduğunu dile getirdi. Bu gidişin en demokratik yolunun seçim olduğunu aktaran Tutal, şöyle devam etti: “Erken seçim talebinin gündemleştirilmesi ve yükseltilmesi gerekiyor. HDP’nin bu çağrısı zamanında ve yerindedir. Bunun arkasına toplumsal muhalefetin tümünü dizmek, seçimde de zimmi ya da açıkça birlikte hareket etmek gerekir.”
‘Milliyetçi hamaset’
Dünya üzerinde bir emekçi baharı, yükselen bir isyan dalgasının yaşandığı bir dönemden geçildiğini söyleyen Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP) Genel Başkanı Güneş Gümüş de Ortadoğu başta olmak üzere Latin Amerika’ya kadar isyanların baş gösterdiğini hatırlattı. Gümüş, şunları dile getirdi: “Lübnan’dan Şili’ye uzanan bu dalganın yaşandığı bu iklimde AKP ise politik olarak zayıfladığı bir dönemden geçiyor. Ekonomik kriz halkta hoşnutsuzluğu pekiştirmiş durumda; kırgınlar AKP gemisini terk etmiş; muhalefette güçlü isimler öne çıkmış ve uzun bir dönem boyunca özellikle politik olarak beslendikleri önemli büyükşehir belediyelerini kaybetmiş durumdalar. İktidar, bir yandan Doğu Akdeniz ve Libya gerginliğinden milliyetçi hamaset çıkarıp dikkatleri başka yöne çekmeye çalışıyor. Diğer yandan da içine düştüğü sıkışmışlık durumunu, belli ölçülerde de, toplumsal tepkinin sokağa yansımasına yardımcı olacak muhaliflere, Kürt halkının siyasi temsilcilerine yönelik baskıyla aşmak istiyor.”
AKP diktasından kurtulmanın vakti olduğunu sözlerine ekleyen Gümüş, AKP’nin Alevi, Kürt, kadın ve emekçi düşmanı olduğunu söyledi. Muhalefet güçleri hazır olmadan ve emekçi halkın artan hoşnutsuzluğu sokakta kendisini ifade etmeden AKP diktasından kolay bir kurtuluş olmayacağının altını çizen Gümüş, sosyalistlerin AKP’nin emekçi halkın düşmanı olduğunu öne çıkaran bir çalışmayı azim ve istikrarla sürdüreceğini vurguladı.
‘Ortak mücadele merkezi oluşturulmalı’
AKP siyasal rejimini baskı, şiddet, zor, cinsiyetçi, çatışmacı ve savaşçı politikalar üzerinde inşa etmeye çalıştığını kaydeden Emek Partisi (EMEP) Eş Genel Başkanı Selma Gürkan ise, hak talep eden, barışı savunan herkesin hedef olduğunu belirtti. AKP’nin bugün işçi, emekçi bütün halk kesimlerinin yaşadığı sorunları çözme kapasitesinden uzak olduğunun altını çizen Gürkan, şunları söyledi: “Esasında iktidar yaşanılan ekonomik ve siyasi sorunları halkın çıkarları doğrultusunda, demokratik teamüller çerçevesinde çözme eğiliminde hiç olmamıştır. Sermayenin usta bir partisi olan AKP’den böyle bir beklenti olmaz, olamaz zaten. Ancak halk güçlerinin, emek ve demokrasi güçlerinin mücadelesiyle kazanımlar mümkün olabilir. İktidarın politikalarının yarattığı sorunlara karşı ortak bir mücadele merkezi oluşturma, bu mücadele merkezine yaslanan gerçek bir demokratik halk seçeneğini ortaya çıkarma çalışması üzerinde yoğunlaşmak gerekiyor.”