Sosyalist parti temsilcileri, Tükiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’ne dönük saldırılarını ‘işgal’ olarak değerlendirerek, ‘ortak mücadele’ mesajı verdi
Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’ne saldırıları Temmuz ayında geniş bölgeye yayıldı.
Yüzlerce zırhlı aracın sevk edildiği Duhok’un Amêdiyê ilçe kırsalı son günlerde yoğun bir şekilde havadan ve karadan bombalanıyor. Bölgedeki çatışmalar sürerken, sosyalist parti temsilcileri, son saldırıları Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Esra Solin Dal’a değerlendirdi.
Gözen: Soykırım politikası devrede
Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüler Kurulu üyesi Juliana Gözen, Kürt halkına uygulanan “soykırım” politikasının yeni olmadığını söyledi. Söz konusu politikanın AKP-MHP iktidarıyla tüm Kürt coğrafyasına yayıldığını söyleyen Gözen, Türkiye’nin Ortadoğu’da NATO’nun taşeronluğunu üstlendiğini kaydetti.
Saldırıların kapsamlı olduğunu ve Federe Kürdistan’la sınırlı olmadığını kaydeden Gözen, şunları söyledi: “Kürtlere yönelik sömürge hukuku işletiliyor. İktidarın bu savaş politikaları ise Türkiye’de çoklu krizlere neden oldu. Bu krizlerin hepsi de emekçi halkı etkileyen bir durumdur” dedi.
‘Türkiye Hegemonya krizinden faydalanmak istiyor’
Öte yandan Türkiye’nin dünyada yaşanan hegemonya krizinde taraf olmak istediğini ifade eden Gözen, “İşgal hareketlerini başlatmasının bir nedeni de bu hegemonya krizinin kendisidir. Dolayısıyla ticaret koridorları savaşında kimi kaynaklara sahip olmak için bu savaşa başvuruyor. Bir yanıyla bu kurucu rejimin harcında olan Kürt düşmanlığı, diğer yanıyla hegemonya krizinin içinde Türkiye kapitalizminin ihtiyaçları da gündemde. Dolayısıyla Kürt halkına yönelik yürütülen bu savaşın arkasında bir milli mutabakat olduğunu da düşünüyorum. Bu iktidarın ayakta kalma koşulu da bu.”
‘Kürt halkıyla omuz omuzayız’
Gözen, “Kendinden olmayan herkesi ezme ve sindirme hedefiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla Kürt halkının mücadelesi Türk halkının mücadelesidir, emekçilerin mücadelesidir. Bu bilinçle her yerde Kürt halkıyla omuz omuza olmamız gerek. Hep birlikte savaşa karşı durmak bu iktidara verebileceğimiz en iyi cevaptır” dedi.
Taşçı: Kürt halkının soykırımına bütçe ayırıyor
Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcı Gamze Taşçı, Türkiye’nin yıllardır hem sınır içinde hem de sınır dışında Kürt halkının kazanımlarına dönük ciddi saldırılar geliştirdiğini ifade etti.
Türkiye’nin askeri harcamalarına değinen Taşçı, “Diğer yandan emekliye yaptığı zamma ilişkin ‘bu devlet bütçesinde ciddi bir yük oluşturuyor’ diyor. İktidar, aynı zamanda bir halkın soykırımına ciddi bir bütçe ayırıyor” dedi.
‘Paramiliter gruplar yerleştiriliyor’
KDP ortaklığında sürdürülen saldırılarda köylerin boşaltıldığı ve boşaltılan yerlere paramiliter grupların yerleştirildiğine dair bilgiler olduğuna dikkati çeken Taşçı, “Bu saldırılarla aynı zamanda Kuzey ve Doğu Suriye’deki özerk yönetimin kapitalist-emperyalist sisteme yedeklendirilme hedefi yer alıyor” diye konuştu.
Ortak mücadele
Savaş politikalarına karşı sosyalist hareketlerin ortak ve birleşik bir mücadele vermesi gerektiğini vurgulayan Taşçı, “Bu savaş politikalarının halkların çıkarına olmadığı, iktidarın sık sık dile getirdiği o milliliğin burjuva sınıfına ait bir millilik olduğunu anlatmak gerekir. Buradan tüm Türkiye’deki sosyalist partilere, işgalci politikalara karşı Kürt halkıyla omuz omuza aktif mücadeleye çağırıyorum” diye belirtti.
Öztürk: Her saldırıda bir bataklık
Türkiye’nin yaptığı her saldırıyla birlikte büyük bir bataklığa girdiğini vurgulayan Hakan Öztürk, şunları söyledi: “Kürt meselesi ile ilgili bir çözümsüzlük politikası sürdürülüyor. Kürt hareketi ‘biz bunu barış, diyalog ve müzakere yoluyla çözelim’ diyor. Türkiye, İsrail-Filistin meselesinde ‘fevri olmayın, oturun konuşun’ diyor. Ama Kürt halkı ile ilgili tezi neden bu değil? Barzani ile görüşülüyorsa diğer Kürt kesimleriyle neden görüşülmesin? Ben bunu Kürt meselesine askeri müdahaleyle çözüm getirmek kafası olarak görüyorum. Kürt meselesi, Irak, İran, Türkiye ve Suriye’deki arasında büyük bir mesele. Bunun için büyük düşünüp büyük bir çözüm getirmek gerekiyor.”
‘Fetihçi politikalardan vazgeçilmeli’
Türkiye’nin “fetihçi” politikalardan vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Misak-ı Milli sınırları şu anki mevcut sınırlardır. MHP’nin yaydığı bir haritadan böyle bir meşruiyet kurulamaz. Orası Türkiye toprağı değil, dolayısıyla sizin orada gidip bir askeri saldırısının kabul edilecek bir tarafı da yok” dedi.
‘Kürt meselesinde barışçıl siyasi çözüm’
Öztürk, savaş politikalarının topluma yansımalarına işaret ederek, “Savaş halindeki Rusya’nın bile enflasyonu yüzde sekiz. Ukrayna’nın enflasyonu yüzde üç. Türkiye’nin enflasyonu yüzde 75. Bu biz savaşta olan ülkelerden daha kötü bir ekonomiye sahibiz. Demek ki mermiye, operasyona masraf yapmak halklara ve emekçilere bir fayda sağlamıyor” şeklinde konuştu.
İktidarın “bir gece ansızın gelebiliriz” sözlerini hatırlatan Öztürk, “Sürekli başkalarının sınırını geçeceğine Türkiye’de bir açlık sınırı var, önce toplumun açlık sınırını geç ve biraz ücretleri arttır. Yoksa bu fetihçi kafayla, Kürt sorunu çözümsüzlük kafasıyla hiçbir yere gidemeyiz. Komşu ülkelerle kardeşçe bir ilişki, Kürt meselesinde barışçıl ve siyasal bir çözüm sağlanmalı. Bunun gerçekleştirilmesi için birleşik bir mücadelenin sağlanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
İSTANBUL