Sosyal medya için: “İnsanlık tarihinde ilk defa sayısız bağlantı kurmanıza imkân tanıyan bir teknolojiye sahibiz.” Diyor Pierre Omidyar.
Bu medya alanı gün geçtikçe yaygınlaşıp güçleniyor. Tek taraflı bilgi paylaşımlarından çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımlarına ulaşmayı sağlayabilen bu sistem ayrıca kişilerarası diyalog ve paylaşımları da kapsayan bir bütünlüğe sahiptir. Sosyal ağların içerik ve bilgi paylaşmalarında, internet sitelerinin sunduğu imkânlar vasıtasıyla herkesin arayıp ilgilendiği içerik ve bilgilere ulaşması mümkündür.
Günümüz dünyasında kişiler ya da kurumlar sosyal medya alanlarını aktif olarak kullanmaktadır. Bu medya sayesinde kullanıcıların, içeriklere, habere, her türden bilgiye hızlı erişimi giderek kolaylaşmıştır.
Türkiye’de 54 milyon kullanıcısıyla sosyal medya artık her dakika el altında tutulan bir imkân.
Bu medya sistemi her an emre amade. Kimi zamanlar dayanışma ruhuyla, bazen kavgalarla, sahte hesaplarla, yalan-yanlış bilgilerle gündemden düşmeyen bir konumda.
***
Araştırmalara göre dünya ortalamasının üzerinde bir kullanıcıya sahibiz. Türkiye gün içerisinde sosyal medya kullanımıyla pek çok ülkenin önünde görülüyor.
Raporlarda yer alan güncel verilerine göre Türkiye’de internet kullanıcılarının sosyal medyada geçirdiği günlük ortalama süre 2 saat 51 dakika. Bu süre ile Türkiye, dünyada 15. sırada. Bu alanda dünya ortalaması ise günde 2 saat 24 dakika.
Sosyal medya artık giderek büyüyen, bu yanıyla yaşamın bir aynası haline dönüştü. Kişiye sadece bir çevre oluşturmuyor, oluşturduğu çevrenin çevresini de bu alana dâhil ediyor.
Habercilikte de sosyal medya kullanımı giderek yaygınlık kazanıyor. Bunun farkında olan iktidar o mecradaki gerçekleri engelleyemediği için bu alana müdahalede bulunuyor.
Düzenleme adı altında getirilen uygulama geleneksel medyada kontrol altına alınan alanların sosyal medyada da kontrolü ve denetimi altına alma anlamını taşıyor. Twitter, Facebook ve Instagram gibi milyonlarca insanın kullandığı sosyal medya alanlarına çeşitli yükümlülükler getiriyor.
***
Tabii bütün bunların ötesinde de her şeyde olduğu gibi sosyal medyanın da kendince kimi etik kuralları var. Sonsuz yararlarının yanında kimi sakıncaları da var.
Sosyal medya üzerine çalışmalarda bulunan bilim insanları, sık ve uzun süre boyunca sosyal medya kullanan kişilerin depresyona daha yatkın olduğunu belirtiyor.
Sosyal medyayı sıklıkla kullanan kişilerin az kullananlara oranla çok daha fazla depresyona eğilimli ve depresif olduğunu ortaya çıkarmış.
Özellikle genç erişkinler, yaşıtlarının ‘son derece idealize edilmiş’ hayatlarını paylaşması sonucu kıskançlık yaşıyorlarmış. Bu da kendisinden başka herkesin daha mutlu olduğu izlenimi oluşturuyormuş.
Sosyal medyada geçirilen fazla zaman, siber zorbalık ve olumsuz yorumlara da daha fazla maruz kalmak demekmiş.
Sosyal medyada anlamsız aktivitelerle zaman geçirmek, kişide vaktini boşa geçirme duygusu oluşturuyor. Bu da genel ruh halini olumsuz etkiliyor.
Çare olarak da birçok alanda olduğu gibi bilinçli kullanımdan söz ediliyor.
Koronavirüsün yol açtığı Covid-19 salgını nedeniyle evde geçirilen zamanın arttığını hatırlatan uzmanlar, çare olarak da birçok alanda olduğu gibi bu süreçte sosyal medyanın bilinçli kullanılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Uzmanlar, sosyal medya okuryazarlığı konusunda yol gösterici olabilecek birkaç öneride de bulunuyor:
“Her şeyden önce sosyal medya kullanımınızı kısıtlayın. Karşınıza çıkan her haber içeriğini, doğruluğunu teyit etmeden paylaşıp beğenmeyin. Arkadaşım paylaştıysa ben de paylaşayım, beni beğeneni ben de beğeneyim anlayışından kaçının. Yetkin olduğunuzu düşündüğünüz alanlardaki bilgi ve becerilerinizi paylaşarak toplumlara faydalı enformasyonlar yaymayı amaçlayın.” deniyor.
Evet. Her alanda olduğu gibi sosyal medya mecrası da bilinçli kullanıma dayanıyor.