Yaz tatilinin bitmesiyle milyonlarca öğrenci okula dönüş için hazırlıklara başlarken birinci sınıflar için bugün ders zili çaldı. Bu sene de anadilde eğitim engeli, karşılanamayan öğrenci masrafları ve ve müfredat sorunu dikkat çekti
Milyonlarca öğrenci yaz tatilinin bitimine sayılı günler kala okula dönmeye hazırlanıyor. İlköğretime yeni adım atacak birinci sınıflar 2 Eylül’de, diğer öğrenciler 9 Eylül’de yeni eğitim öğretim yılına başlayacak. Ancak her yıl olduğu gibi bu yıl da toplumun farklı kimliklerinin anadilde eğitim hakkı yok sayılıyor. Anadilde eğitim hakkı yok sayıldığı gibi, bu yönde eğitim yapmak üzere okul açma girişiminde bulunanlara da izin verilmiyor.
Anadile devlet engeli
Başta Eğitim Sen ve Kürdi-Der tarafından olmak üzere geçtiğimiz yıllarda Diyarbakır ve Şırnak gibi birçok kentte Kürtçe eğitim veren okul açma girişimleri devlet yetkilileri tarafından engellenmiş, okullar mühürlenmişti. Bugün ders başı yapacak milyonlarca Kürt ve farklı etnisiteden çocuklar bu yıl da anadilde eğitim hakkından yoksun kalacaklar. Türkiye’deki eğitim müfredatı asimilasyon politikalarının en önemli parçası olarak değerlendirilirken, çocukların anadillerinde eğitim görememeleri pedagojik olarak da birçok soruna yol açıyor.
Anadili yasağının sonucu
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yayınladığı PISA sonuçlarına göre Türkiye, 72 ülke içerisinde okuma becerilerinde 50’nci sırada yer alıyor. Bunun nedenlerinin başında Türkçe bilmeyen Kürt çocuklarının anadillerinde eğitim alamaması olarak gösteriliyor. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere birçok metinde de belirtildiği üzere eğitimde esas alınması gereken şey “Çocuğun Üstün Yararı” ilkesidir. Uzmanlar, çocuğun anadilinin eğitimde yasaklanmasının etkisinin önemli olduğunu, eğitimde anadilini yok saymanın, çocuğu yok saymak anlamına geldiğini vurguluyor. Anadilde eğitim hakkını isteyen Kürt çocukları ise her yıl özellikle bölge illerinde okulların ilk haftasını boykot eylemi ile karşılıyor.
Ekonomik sorunlar
Türkiye’de anadilde eğitim sorunun yanı sıra veliler ve sendikalar da mevcut diğer sorunlara dikkat çekti. Gazete Duvar‘dan Serkan Alan’a konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, kamusal eğitim çerçevesinde Millî Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğunun yalnızca eğitim vermek ve okulları hazır hale getirmek olmadığını söyledi. Öğrencilerin kullanacakları tüm materyallerin Millî Eğitim Bakanlığı tarafından karşılanması gerektiğini belirten Aydoğan, bunun anayasal bir sorumluluk olduğunu söyledi. Bütçeler oluşturulurken öğrencilerin tüm ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeken aydoğan, bunun yapılmadığını belirterek, Ders kitapları ücretsiz basılsa da içeriğinin yetersizliği, liyakat sahibi kişiler tarafından hazırlanmamasından dolayı öğrenciler ve veliler farklı kaynaklara yönelme ihtiyacı duyuyor. Veliler buralara da çok büyük bütçeler ayırmak durumunda kalıyor” dedi.
Kredilere yönelim arttı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba da öğrencilerin kullandığı eğitim malzemelerinde yaşanan fiyat artışının yüzde 60 oranına kadar yükseldiğini belirterek, “Ekonomik kriz sadece mutfağımızı değil asgari ücret ile geçinen milyonlarca çalışanın okul çağındaki çocuklarını da etkiledi” dedi. Sözcü‘den Başak Kaya’nın haberine göre “Eğitimde fiyat artışları” araştırmasını açıklayan Ağbaba, 2018 yılı Eylül ayında ailelerin okul başlangıcı için yaptıkları masrafın ortalama 350 lira olduğunu, bu yıl okul başlangıcındaki masrafın ise ortalama 445 liraya çıktığını bildirdi. Okul taksitleri, servis ücretleri, kırtasiye giderleri ve yıllık eğitim masrafının ailelerin bütçesine gittikçe daha çok yük bindirdiğini kaydeden Ağbaba, 2019-2020 eğitim öğretim yılı açıklanan yeni ücretlerdeki artışın, velileri kredi başvurularına yönelttiğini vurguladı.
BM’den çarpıcı rapor
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), “Mültecilerin Eğitim Krizi” başlıklı raporunu Cenevre’de kamuoyuna açıkladı. Raporda, dünya genelindeki 7 milyon 100 bin mülteci çocuğun ancak 3 milyon 700 bininin eğitim alabildiği ifade edildi. Raporda, dünya genelinde ilkokul çağındaki çocukların yüzde 91’nin okula gittiği ancak bu oranın mülteci çocuklar arasında sadece yüzde 63 olduğu kaydedildi.
İlkokul sonrası eğitime devam edebilme seviyesi ise oldukça düşük. İlkokul sonrası eğitimlerine devam eden çocukların oranı yüzde 84 iken mülteci çocuklar arasında bu oran yüzde 24. Yine yüksek okul ya da üniversite öğreniminde de dünya genelinde oran yüzde 37 iken, mülteci çocukların ancak yüzde üçü bu düzeyde eğitim görebiliyor. Raporda, eğitime erişemeyen mülteci çocukların Uganda, Sudan, Türkiye, Pakistan ve Lübnan’da yaşayanlar olduğu belirtildi.
HABER MERKEZİ