Cezaevlerinde yaşanan sorunların temel kaynağının İmralı tecridi olduğunu belirten HDP Milletvekili Fatma Kurtulan, çözümün de tecridin kaldırılmasından geçtiğini söyledi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 23 yıldır tutulduğu İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde devreye konulan tecrit politikaları Türkiye cezaevlerinde can almaya devam ediyor. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri karşı tutuklular kimi cezaevlerinde uyarı amacıyla açlık grevleri gerçekleştiriliyor. Hakların Demokratik Partisi (HDP) öncülüğünde oluşturulan bir heyet cezaevlerine ziyaretler gerçekleştirerek, yaşanan sorunlar için çözüm bulmaya çalışıyor. HDP’li heyet, 13 ve 14 Mart’ta Iğdır S Tipi, Van Yüksek Güvenlikli cezaevlerinin yönetimleriyle görüşme gerçekleştirirken, Patnos L Tipi Cezaevi yönetimi ise görüşme talebini reddetti. HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) üyelerinin de aralarında bulunduğu heyet içinde yer alan HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu üyesi Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan, tutuklların en ufak haklarının karşılanması konusunda dahi ağır bedeller ödemek zorunda kaldığını kaydetti.
‘Devlet tutuklularla savaş halinde’
Cezaevindeki en büyük sorunlardan birinin hasta tutukluların durumu olduğunu belirten Kurtulan, ailelerin bu konuda çok büyük tedirginlik yaşadığını söyledi. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalerinden kaynaklı tabutların çıktığını ifade eden Kurtulan, yaşanan saldırılar sonucu intiharların da yaşandığını hatırlattı. Cezaevi idarelerinin tutukluların cezaevinde daha fazla kalmaları için büyük bir çaba sarf ettiğine işaret eden Kurtulan, “Yine kelepçeli muayeneler devam ediyor. Tutukluların bu uygulamaları reddettiklerini bildikleri halde zor koşullarda tedavi haklarını kullandıklarında, hastaneye gittiklerinde de tedavi olmadan cezaevlerine geri getiriliyor. Bu da tutuklunun tedavi olmaması için ısrarla yaptıkları bir yöntem gibi görünüyor. Çıplak arama bir yöntem olarak uygulanmaya başlanmış. İşkenceyi gerekçe olarak ellerinde tutuyorlar. Her alanda tutukluların bir hak gaspına uğradığını görüyoruz. Şu an devlet tutuklularla bir savaş halinde, tutuklular işkence altında” diye belirtti.
Tecritle barış kapıları kapatıldı
Yaşanan tüm sorunların temel sebebinin PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit olduğuna işaret eden Kurtulan, “Devletin mutlak tecrit politikaları ile barışa kapılarını kapattı. Adalete kapılarını kapattı. Yargının bağımsız olmaması, Meclis’in daha etkili olmaması, daha güçlü bir parlamenter sistemin yetkilerinin işlevsiz hale gelmesinin temellerine baktığımızda hepsinin nedeni barışa, adalete, demokrasiye sırtını dönüyor olmasıdır. Devlet bunu hangi kanallarla yaptı. Sayın Öcalan üzerindeki tecridi yoğunlaştırdılar, bir nebze de olsa kurulan barış masasını tersine çevirdiler. Bir anda Türkiye kendini yeniden çok kanlı bir savaşın içerisinde buldu. Kadın katliamları, işçi ölümleri arttı. Her gün her alana dair yargının bağımsızlığından hiç kimse söz edemiyor artık. Adalete olan inançsızlık had safhada. Ekonomik krizden kaynaklı, açlık sınırı artıyor. İşsizlik oranı artıyor, yoksulluk oranı artıyor. Hepsinden önemlisi Türkiye’nin demokrasiye sırtını dönerek savaşa sarılıyor olması, kendi ihtiyaçları doğrultusunda adaletsizlik üzerine inşa edilerek yürütüyorlar. Tüm bunların nedenini Sayın Öcalan üzerindeki tecritte aramak lazım” dedi.
Çözüm tecridin kaldırılması
Ülkede yaşanan sorunların çözümünün İmralı tecridinin kaldırılmasından geçtiğini dile getiren Kurtulan, “İktidar ülkedeki ekonomik krizin, ihlallerin, yoksulluğun, giderilmesi isteniyorsa, başında savaşı durduracak, demokratikleşmesi için kafa yoracaktır. Çözümü nedir? Öncelikle tecridin kaldırılmasıdır. Onun için demokrasiyi isteyelim, demokrasiyi talep edelim ve demokrasi mücadelesini daha da güçlendirelim. Bunun da yolu Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümü, mutlaka Sayın Öcalan ile görüşmelerin sağlanmasıyla mümkündür” diye konuştu.
Türkiye cezaevlerinde 300 bin tutuklunun olduğunu söyleyen İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen de en çok insanın cezaevinde tutulduğu ülkeler arasında Türkiye’nin ikinci sırada olduğunu belirtti. Cezaevlerindeki yoğunluğun hak ihlallerini de beraberinde getirdiğini işaret eden Çevirmen, “Devlet güvenlikçi bir politika izliyor. İnsan hakları, yaşamı, düşünce ve ifade özgürlüklerinin öncelendiği bir sistemde değiliz. Hapishanelerdeki tutuklular da bundan payını alıyor. İşkence ve kötü muamele vakalarıyla ilgili çok sayıda başvuru geliyor” diye konuştu.
Dönüşler sağlanmıyor
İnsanların sosyalleşme, sağlıklı koşullarda yaşamını devam ettirme gibi hakları olduğunu ve Türkiye’nin hem kendi Anayasası’nda hem de imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler gereği yükümlüklerini yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Çevirmen, “İnsanın sağlıklı koşullarda yaşamını devam ettirmesiyle ilgili bağlayıcı yükümlülükler vardır. Hapishanelerde bunlar uygulanmıyor. Pek çok ihlal karşısında yaptığımız başvurulara olumlu dönüş alamıyoruz. Adalet Bakanlığı internet sitesinde yaşanan tüm sorunlarla ilgili olarak, ‘bu bilgi yanlıştır, dezenformasyondur’ minvalinde açıklamalar yapıyor. Ortada gittikçe artan bir sorun var” ifadelerini kullandı.
VAN-JINNEWS