KÇP Yayınları’nın yayınladığı Çağdaş Nijerya Şiiri Antolojisi raflarda yerini aldı. Farklı kuşaklardan şairlerin şiirlerine yer verilen kitap, şairler özelinde ülkenin siyasi ve sosyal yapısı hakkında bilgiler içeriyor.
Ahmet Güneş/İstanbul
Sömürge şairler ve yazarlar her zaman tartışma konusu olmuş hatta çoğu defa da siyasal çıkışlarla tartışma platformlarına çekilmiştir. Bu yönüyle coğrafyadan iktidar sistemlerine kadar birçok konuya dahil olunmuştur. Dil mevzubahis olduğunda edebiyatta çok çatlak da ortaya çıkar. Tüm bunlara yanıt verircesine en iyi bildiği dille kendine yuva arayan/bulan yazar ve şairler bu tartışmalara yanıt üretmiştir. Çünkü sömürge olmak kolay değildir ve sömürge diliyle yazmak da hiç kolay değildir. Kimi zaman sömürge dilinde mağdur ve madun çelişkileri, kimi zaman da minör ve majör edebiyat ilişkisi ile farklı kulvarlarda yol aranmakta. Her şeyden önemlisi yazan yazıyor. Nijerya buralarda dünya haritasında görünen esmer bir yer. Oralardan en çok köleler gelmiştir ve halen de çoğu Nijeryalı Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde farklı isimler altında benzer şartlardadır. Artık oraların şiiri buralarda.
Afrika dahil
‘Afrika dahil’ dizesi Türkçe şiirin köşe mısralarından olmuştur. Bir kara parçasını, bir kıtayı meşhur eden bir mısra olabilirmiş. Sanırım hangi dilde yazılırsa yazılsın, dize olduğunda ağırlığını koyarmış. Bugünlerde Kaos Çocuk Parkı (KÇP) Yayınları cesur kitaplar yayımlıyor. Mesela Arapfobinin bu kadar yaygın olduğu bir dönemde Arap antolojisi yayımladı. Aynı zamanda yenilikçi şairlere yer vererek yeni bir kuşağın şairlerine de imkan sağlıyor. Bunun için de yeni eserlerle edebiyatta kendilerini konuşturuyorlar. Son olarak da bunca okuryazarlık azlığından ve/veya ekonomik kriz nedeniyle kitap basmayan yayınevlerinden farklı olarak Çağdaş Nijerya Şiiri Antolojisi’ni yayımladı KÇP. İlyas Tunç tarafından çevrilen şiirler çok güzel. Farklı şairlerin şiirlerinden seçmeleri çevirmiş. Her şairin biyografisine de yer vermesi ayrıca önemli bir katkı. Şiirleri yer alan şairlerin kimler olduğu ve nasıl hayatlar yaşadıkları merak edilen konular. Nihayetinde iki dilli bir şair demiştir; ‘Şairin hayatı şiire dahil’ diye. 546 sayfalık bu dev antolojinin giriş kısmında Nijerya hakkında bazı bilgiler okurla paylaşılıyor. Böylelikle okur için önemli bir eşik çevirmen sayesinde aşılıyor.
Çevre kirliliğine itirazlar
Önsözde dikkat çekici bir bilgi de var: Çevre kirliliğine karşı en duyarlı şairler Nijerya’dan çıkmış. Nedeni ise burada ve yanı başımızda yaşanan savaş ve yıkımların malum sebebi: petrol. Nijerya’da kıtanın önemli petrol bölgelerinden olan Nijer Delta’sının şirketler tarafından vahşice yağmalanması, şairlerin dizelerinde bambaşka tahayyüllerde yer ediniyor. Jumoke Verissimo’nun Nijer Deltası’na adanmış Tecavüz Edilenler şiirinde şu dizeler geçer: “Biliyorum Afrika Kraliyet Şirketi’ni/Yabancılaşmış Krallık şirketinin yaratıcılarını-/biliyorum köle tacirlerini./Tarladaki emekçilerin en yakın derisiyim,/en yakın akrabasıyım dünyevi umursamazlığın,/ belleğim ben.” Birçok kabile ve dili kendinde barındıran ülke uzun bir süre Arap edebiyatının etkisinde kalmış. Etnik ve sosyal sorunlar birçok ülkede yapıldığı gibi diktatörlükle bastırılmış ve önemli bir diaspora yaratmıştır. Ama tüm bunların yanında resmi dilİngilizce ve bununla beraber sanat dili de İngilizce. İlyas Tunç şiir seçkisi hakkında şunları belirtmiş: “Çağdaş Nijerya şiirini Gabriel Okara, Christopher Okigbo, Wole Soyinka, John Pepper Clark gibi yenilikçi şairlerle başlatabiliriz. Bunlardan Gabriel Okara, sömürge dönemi Nijerya şiiriyle sömürge sonrası şiir arasında önemli bir köprüdür. Nijerya şiiri, bugün söz konusu şairlerin açtığı yataktan dünya şiir ırmağının verimli bir kolu olarak yalın, dupduru bir şekilde akmaktadır.” Antolojide, Çağdaş Nijerya Şiirinin Evrimsel Süreci üst başlığıyla Sömürge Öncesi Nijerya Şiiri, Sözel Geleneğin Çağdaş Şiirdekiİzleri, Sömürge Dönemi Nijerya Şiiri, Onitsha Piyasa Edebiyatı, Sömürge Sonrası Nijerya Şiiri,İç Savaşın Sömürge Sonrası Şiirdekiİzleri, Kano Piyasa Edebiyatı, Günümüz Nijerya Şiiri başlıklarıyla epey bir bilgi veriliyor. Bu şekilde Nijerya edebiyatının kapsamlı bir analizi ve tarihçesi bize eşlik ediyor. Bir de kitabın açılışında aynı süreçleri yaşamış ve halen yaşamakta olan şairlere bir ithaf var: “şairlere, sürgündeki şairlere savaştaki şairlere öldürülen şairlere intihar eden şairlere yurtsuz şairlere mutsuz şairlere tedirgin şairlere hapisteki şairlere saygıyla…”
Kuşaklar arası şairler
Antoloji birbirinden farklı sanat anlayışına sahip 58 şairin şiirlerinden oluşuyor. Öte yandan İlyas Tunç kuşaklar arası şairlerin eğilimlerini sosyo-kültürel örneklerle açıklıyor. Kimi kuşakların askeri darbe atmosferinden etkilenerek tiksinti ve vazgeçme duygularıyla yazdıklarını, başka bir kuşağın ise başkaldırı ve isyan şiirleriyle çağa yanıt verdiği aktarılıyor. Onlarca ödüle değer görülmüş ve birçok dile çevrilmiş şair Chinua Achebe’nin Mülteci Anne ve Çocuğu şiirinde şu dizeler geçer:“Ağırlaşmıştı hava/kirli çocukların ishal kokusuyla/kaburgaları çıkmış, kalçaları sıska/şişkin boş karınları önde, bitkin adımlarla/yürümeye çalışan. Oradaki annelerin/hemen hepsi vazgeçmişti/çocuklarına bakmaktan, ama biri hariç,/hayalet bir gülümseme tutuyordu dişlerinin arasında,/gözlerinde bir anne gururunun ruhunu,/alnına düşmüş kızıl saçlarını/tarıyorken oğlunun, sonra şarkı/söyleyerek gözleriyle, ayırmaya/başladı özenle…” Nihayetinde her dilin farklılıkları kendini gösterir. Nitekim antolojinin son bölümünde de yer verilmiş bazı bilgilerle şairlerin atıfları izah edilirken bir sözlük de yer almakta. Her açıdan okuru doyuran bu kitap artık raflarda. Kitabın maddi ağırlığının yanı sıra içeriğinin güçlülüğüyle ve çokça verilmiş bir emek ile göze çarpan bu eser, bir arşiv niteliğinde. Unutmadan geçmeyelim. Kitabı çeviren İlyas Tunç aynı zamanda bir şair. Şiirleri bir şair çevirmişse sanırım başta yazar ve okur endişesiz bir nefes alabiliyor. Hem de rahat bir nefes. Kitabın arka kapağına taşınmış Odia Ofeimun’un bir şiirinden şu dizeyle bitirelim:“Ama nasıl bulurum nefretimi dile getirecek dili/Öfkemi dışa vuracak çekici/Zavallı savsözlerle kum gibi kaynayan bir gökyüzünün/Sıradan taklitleri içinde yetişiyorken biz.”