Silopiya’da üzerinden 9 yıl geçen sokağa çıkma yasağı sırasında çocuklarını yitiren anneler, ne çocuklarına ne de kendilerine yaşatılanları unutmayacaklarını söylediler
Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçesinde halkın öz yönetim talebine karış 14 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağının üzerinden 9 yıl geçti. Yasakla birlikte Başak, Cudi, Nuh ve Ş. Harun mahalleleri abluka altına alınan ilçede, çocuk, kadın ve yaşlı insanların da aralarında bulunduğu 29 kişi katledildi. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) sokağa çıkma yasağı sonrası hazırladığı raporda, 35 gün süren yasak sonucunda 350 bina ve iş yeri hasar gördü ve yıkıldı. Yasağın sona ermesinin ardından yaşamını yitirenlerin ailelerinin şikayeti üzerine açılan davalar ise tozlu raflara kaldırıldı.
Sokağa çıkma yasakları sırasında işlenen suçların belli olmasına rağmen geçen 9 yılda bir ilerlemenin kaydedilmediğini belirten ailelerin avukatı Zozan Acar, “Hukukçular olarak bizde sokağa çıkma yasakları kalktıktan sonra ailelerin talebi üzerine ölüm ve yaralanma olaylarında kamu personelleri başta olmak sorumluların bulunması ve cezalandırılması için suç duyurularında bulunduk. Ölüm nedenlerinin tam olarak tespit edilmesi ve faillerinin de tespit edilmesi için talepte bulunduk. Devletin pozitif ve negatif sorumluluğu gereği meydana gelen ölüm ve yaralanmalar için İdare Mahkemelerinde de davalar açıldı. Açılan davaların çoğunda ‘failler bulunmadı’ iddiasıyla ‘daimi arama’dan düşürüldü. Ayrıca soruşturma aşamalarında gerekli deliller de toplanmadı” dedi.
İdare Mahkemesi’nin yaşamını yitirenlerin tamamının kadın, çocuk ve yaşlı olmasına rağmen “örgüt ile soyut iltisak” iddiasıyla tazminat davalarını dahi reddettiğini söyleyen Acar, “Bu kararlar üst mahkemelere götürüldü ve süreç halen devam ediyor” diye belirtti.
‘Adalete inancım kalmadı’
Sokağa çıkma yasağı sırasında annesini almaya giderken keskin nişancı polis tarafından katledilen Hıdır Tanboğa’nın (18) annesi Zeynep Tanboğa Mezopotamya Ajansı’ndan Zeynep Durgut’a konuşarak, geçen 9 yıla rağmen failin ortaya çıkarılmaması nedeniyle adalete inancının kalmadığını söyledi. Oğlunun lise son sınıf öğrencisi olduğunu dile getiren Tanboğa, “Oğlumun katledildiği gün kaynanamın evine gitmiştim. Çıktıktan sonra oğlum arkamdan gelmiş. Gelirken keskin nişancılar tarafından tarandı ve katledildi. Göğsünden vurulmuştu. Oğlumun ayağında ayakkabı bile yoktu. Sabah saat 07.00’de katledildi” diye anlattı.
“Bu devlet katilleri nasıl tespit edemiyor?” diye soran Tanboğa, “Çünkü o kurşunun devletin kurşunu olduğunu biliyorlar. Allah hakkımızı yerde bırakmasın. Sadece benim oğlum değil, Silopiya’da katledilenlerin hepsinin annesiyim. 9 yıldır bu devlet bize tek bir şey sormadı, kimsenin ifadesini dahi almadı. Eğer devlet hukuk devleti olsaydı, katilleri yargılardı, hesap sorardı. Ne oğlumu unuturum ne de Silopiya’ya yaşatılanları unuturum” diye konuştu.
‘Tek talebim oğlumun hakkının yerde kalmamasıdır’
Abluka altına alınan Cudi Mahallesi’nde keskin nişancı polis tarafından katledilen 17 yaşındaki Reşit Eren’in cenazesi yine polisler tarafından kaçırıldı. İlçede “kimsesiz” adı verilen mezarlığa defnedilen Eren’in cenazesini bir ay sonra bulan annesi Bazin Eren, “Asker ve polisler sokağa çıkma yasaklarında önlerine gelen her şeyi tarıyorlardı. Evimizin kapısının önüne dahi çıkamıyorduk. Tanklarla, toplarla vuruyorlardı. Sokağa çıkma yasaklarının 4’üncü gününde oğlum katledildi” şeklinde anlattı.
Eren, şunları söyledi: “Yaşadığım sürece unutmam. Oğlumun yürüdüğü bu yoldan asla vazgeçmeyeceğim. Ölüm de olsa, tutuklanma da olsa ben bırakmam. Bu devlete hakkımı helal etmem. Bu devletin adaletine de inanmıyorum. Şêx Said’lerden beri bu ülkeye adalet gelmedi. Tek talebim oğlumun hakkının yerde kalmamasıdır.”
‘Saatlerce yerde yaralı bekletildi’
Fırın işleten ve halka ekmek ulaştırmak için işyerine giderken katledilen Mutalip Pusat (24), saatlerce vurulduğu yerde yaralı bir şekilde bekletildi. Hastaneye götürülürken yaşamını yitiren Pusat’ın annesi Hanım Pusat, “Oğlum dükkanını açmaya giderken katledildi. Bombardıman sesini duymamla kendimi sokağa atmam bir oldu. Oğlum dükkanın önünde yaralı haldeydi. Kimse hastaneye götürmedi. En sonunda bir akraba aracını getirdi, hastaneye ulaşmaya çalıştık. Ancak araç tarandı ve saatler sonra hastaneye yetiştirdik. Hastaneye vardığımızda yaşamını yitirmişti. Benim adalete inancım ve umudum yok. Oğlumun ölümü üzerinden 9 yıl geçti ancak halen bir değişiklik olmadı” ifadelerini kullandı.
ŞIRNEX