Özlem Seyhan ‘Birçok arkadaş, içerideki hak ihlallerini dışarıya, basına, sivil kuruluşlara, barolara mektup yoluyla bildirmek istiyor ama mektupları -içerikleri nedeniyle- gönderilmiyor ya da sakıncalı bölümlerinin üstü çizildikten sonra gönderiliyor’ dedi
Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulmakta olan gazeteci arkadaşlarımızdan Özlem Seyhan, 6 Kasım 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Gazetecilere dönük baskılar, tutuklamalar bitmek bilmiyor. Dışarıda durumlar hiç iç açıcı değil. Ne zamana kadar böyle devam edecek! Ortadoğu savaş alanı. Bazen televizyon görüntülerini izlemek bile acı veriyor. Çocuklar, kadınlar manzara korkunç. Savaş çığırtkanlığı da medya eliyle olunca, gel de işin içinden çık. Savaş bulaşıcı bir hastalık; virüs gibi yayılıyor. Her an kapının önünde. Barış için bir umut sadece.
Buraları soracak olursanız; hep aynı. Değişen pek bir şey yok. Hatta artarak devam ediyor uygulamalar. En fazla zorlayan şu kurullar meselesi. Cezaları bitenler, bırakılmıyorlar. İnfaz süreleri uzatılıyor. Tarsus Kadın Cezaevi’nde üç arkadaş vardı, biri daha eklenecek; çünkü tahliye günü gelmeden infazının uzatılacağı söylendi. Ayten Tikit arkadaşımız 15 Kasım günü şartlı tahliye olacaktı ama olamayacak. Ne kadar süre ile ertelendiği de belli değil daha. Gerekçe olarak da dönem puanlama sisteminin az olması. Puan eşiği 45 olarak belirlenmiş. Onun puanı ise 32 olduğundan kurula takılıyor. Herhangi bir disiplin cezası yok, iyi halli olmasına rağmen bırakılmıyor. Kendisi 13 yıldır cezaevinde, bu süre zarfında aldığı tüm disiplin cezaları ele alınıyor, yine girdiği açlık grevleri soruluyor vb. Yaklaşık üç yıldır kurullar bu uygulamayı işletiyor ve bir iyileşme yok. Başvurulmadık merci kalmadı. Dışarıdan avukatlar bir şeyler yapmaya çalışıyor ama sonuç alınamıyor. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bir karar var mı, bilemiyoruz. Oradan bir karar çıksa, caydırıcı olur hiç olmazsa. İşin tuhaf yanı bazı cezaevlerinde bu uygulamanın olmaması. Kurulların herhangi bir kararı olmuyor; tahliyeler zamanında yapılıyor. Oysa mevzuat her yerde aynı olmalı.
İçeride bazen ortak etkinlik yapma olanağı vardı. Başka arkadaşlarla görüşme-sohbet edebiliyorduk. Şimdi o da yaptırılmıyor. Oysa ortak etkinlik yasal hakkımız olmasına rağmen yaptırılmıyor. Yasa ve ilgili yönetmelik gereği haftada 10 kişiyle 10 saat sohbet etmemiz gerekiyor. Şu an, değil 10 saat bir saat bile sohbet ettirmiyorlar. Gerekçesi ise güvenlik ihlali olasılığıymış. Zaten yüksek güvenlikli cezaevlerinde kalıyoruz. Sohbet nasıl bir güvenlik zafiyeti oluşturabilir ki. Adalet Bakanlığı ve bakanlığın Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne yazdığımız dilekçelerin cevabında bile, sohbetin cezaevleri idari gözlem kurullarının kararı doğrultusunda yapılması gerektiği biçiminde geliyor. Hem tutsaklar hem de aileler için cezaevinde tam bir belirsizlik hali var. Tahliye olarak dışarıya çıkma hazırlığı yapıyorsun ama son anda bırakılmayacağını öğreniyorsun! Aileler açısından da maddi ve manevi olarak yıpratıcı oluyor. Kimi aileler o kadar masraf yapıp, uzak yerlerden geliyorlar cezaevi kapısına ve elleri boş dönüyorlar. Umuyoruz ki, bu hak ihlali en kısa zamanda aşılır.
Birçok arkadaş, içerideki hak ihlallerini dışarıya, basına, sivil kuruluşlara, barolara mektup yoluyla bildirmek istiyor ama mektupları -içerikleri nedeniyle- gönderilmiyor ya da sakıncalı bölümlerinin üstü çizildikten sonra gönderiliyor. Halbuki bakanlığa, ilgili genel müdürlüğe, savcılığa yazdığımız dilekçelerin içeriğiyle, söz konusu mektupların kapsamı aynı. Bu yüzden iletişim hakkımız da ihlal ediliyor. Yine mektuplarımız geç gönderiliyor, gelenler bize çok geç veriliyor. Normal tarifeli bir mektubun bize ulaşması 4 ay sürebiliyor. Zaten bu yüzden normal tarife ile mektup göndermekten vazgeçmiş durumdayız. Bu durum da bize oldukça pahalıya patlıyor. Bir mektubu taahhütlü göndermeye kalkmak bize neredeyse 50 liraya mal oluyor. Size normal tarife ile mektup göndersem, büyük ihtimalle size ulaşmaz. Sizin bana yazdığınız mektuplar da büyük ihtimalle bu nedenle bana gelmedi.
Kelepçeli muayene dayatması devam ediyor. Birçok insan tedavi olamadı, olamıyor. Revirden hastaneye sevkler çok geç tarihlere yazılıyor. Böylece üç ay sonra hastaneye götürülüyorsun. (Bu arada, iyileşmiş de olabilirsin!) Sonra da hastaneye gitmek adeta bir işkenceye dönüşmüş durumda. Bu konuda tüm muhataplara yazdık; ama hiçbir sonuç alamadık. Geçenlerde soğuk algınlığına yakalandık koğuşça. Revire çıkıncaya ve ilaç yazılıp, ilaç bize gelinceye kadar iyileştik😊 Hastalanmamak çok zor. Kıyafetler zaten kotalı. İstediğini alamıyorsun içeriye. Bir renk sınırlaması var. Mavinin tonları, yeşilin tonları, kahverenginin tonları olmaz, şu rengin tonları olmaz! Geriye sadece gri ve siyah kalıyor. İçerisi yeterince gri, bir de kıyafetlerin o renkte olmasın istiyorsun haklı olarak. Dış kantinden yani dışarıdan herhangi bir ihtiyacını alamıyorsun; iç kantinde de istediğin bir şey yok. Böyle sınırlamalarla hayatımız geçiyor. Yani sorunların arkası yok maalesef. Oysa çözülmeyecek sorun yok. Yeter ki, çözmek istesinler. Buradaki arkadaşların sizlere selamları var; siz de arkadaşlarımıza selamlarımızı iletin lütfen!”
* * *
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Yusuf Kenan Dinçer, 6 Kasım 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bu hapishanede tutulmakta olan Talat Şanlı, Taner Korkmaz, Akil Nergüz, Mecit Şahinkaya, Murat Kaymaz ve Yusuf Kenan Dinçer ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü değil, tek kişilik hücrede kalma talepleri de yok. Kendileriyle aynı statüde olan tutsaklar burada ve diğer infaz kurumlarının tamamında 3 veya daha fazla kişilik hücre ve koğuşlarda tutuluyor.
Onlar ise burada getirildikleri günden bu yana yani 83 aydır tek kişilik hücrelerde tutularak cezalandırılıyor. Wernike Korsakof, yüksek tansiyon, kalpte ritim bozukluğu ve benzeri hastalıkları olmasına rağmen, üç kişilik odalara çıkarılacaksınız sözlerine rağmen, söz konusu kişilere yönelik tutum onlara yönelik özel bir cezalandırma yöntemidir ve bizler bunu reddediyoruz.
Kitap, dergi, gazete gibi süreli ve süresiz yayınlardan yararlanma hakkı ilgili yasada da yer alan temel haklardan biridir. Ama burada bu yasaya ve ilgili AYM kararlarına da uyulmuyor. Hakkında toplatma kararı olmayan kitap ve dergilerin tarafımıza verilmesini istiyoruz.
Haftada 10 saat sohbet hakkı uygulanan tecridin kaldırılmasının bir adımıydı. Adalet Bakanlığı’nın 45/1 sayılı genelgesiyle 2007 yılında mevzuatta da yerini almasına rağmen uzun yıllar tam olarak uygulanmadı. 2017’den sonra arkadaşlarımızın tutulduğu çoğu hapishanede 10 saat ya da 10 saate yakın uygulanırken; burada haftada 3 saat olarak uygulandı. Bu sürenin 10 saate çıkarılması için hiçbir adım atılmadığı ve verilmiş olan sözler tutulmadığı gibi halen 2.5 saat uygulanıyor.
Haber kanalları yayına verilmiyor. Talebimiz olan 2 haber kanalının yayına verilmesinin keyfi olarak engellenmesi yeni değil. 2019 yılında Halk TV için başvurduk; sonra bakarız denildi. Sonra teknik yetersizlik var; onun için veremiyoruz denildi. Ancak 24 kanal olan kapasite 34’e çıkarıldıktan sonra ise Halk TV ve Tele 1 talebimiz bakanlığın tavrı gerekçe gösterilerek kabul edilmiyor.
Daha önce bir saat olan açık ve kapalı görüş süresinin birçok hapishanede olduğu gibi burada da bir buçuk saate çıkarılmasını istiyoruz. Güvenlik önlemi denilerek başlatılan ve halen sürdürülen tutuklu ve hükümlülerin hastaneye ve mahkemelere sevklerinde saatsiz ve kemersiz götürülmesini, götürülmesine son verilmesini istiyoruz.
İdare taleplerimizi karşılamak yerine hakkımızı kullanmamızı, soruşturma ve ceza konusu yapmaya devam ediyor. 10 Temmuz 2016’dan bu yana hemen hemen her gün en az 3 kez yaptığımız kapıya vurma eylemi nedeniyle hakkımızda yeni bir soruşturma daha açıldı ve bir ay bazı etkinliklerden men cezası verildi. Sürgün edildikleri Sincan 2 nolu ve Dumlu 1 nolu yüksek güvenlikli hapishanelerinde açlık grevi yapan Nedim Öztürk ve Nurettin Kaya’nın taleplerinin karşılanması için yaptığımız 15 günlük açlık grevi nedeniyle verilen bir ay bazı etkinliklerden alıkoyma ve ücretli işten yoksun bırakma cezaları infaz hakimliğince onaylandı.
İyi halli olması yetmez, denilerek 19 Ekim 2022 tarihinden bu yana denetimli serbestlik hakkından yararlanması engellenen arkadaşımız Mecit Şahinkaya halen tahliye edilmedi. Bırakılması için idare bağımsız koğuşa geçmek için dilekçe vermesini istiyor. Daha neler…
Hastalıkları nedeniyle Van Bölge Hastanesi’ne sevk edilen tutsaklar, işleri bittiği halde, tüm gün havasız bir ortamı olan nezarethanede tutuluyorlar. Cezaevi kampüsü içindeki semt polikliniğindeki bekleme yerinde de oturulacak yer yok.
Basın İlan Kurumu’nun ‘resmi ilan verilecek yayınlar’ listesinde yok denilerek Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerine abonelik isteğimiz kabul edilmiyor. Abone olduğumuz gazeteler ise akşam geç saatlerde veriliyor.
Hak ihlallerin sürmesinin ve taleplerimizin halen karşılanmamasının hukuki sorumluluğu, idareyle birlikte Adalet Bakanlığı, Başsavcılık ve İnfaz Hakimliği’ndedir. Bütün bu hukuksuzluklardan dolayı burada yaşanacak her türlü olumsuzluğun sorumluluğu da söz konusu kurumlara aittir. Taleplerimiz karşılana kadar direnmek hakkımızı kullanmaya devam edeceğiz.”
* * *
Halen Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Zeki Kayar, 30 yıllık cezasını 23 Kasım 2023 günü tamamladı; ancak Özgür Gündem gazetesine gönderdiği bir yazı yüzünden tahliye edilmiyor. 23 Kasım 1993 günü tutuklandıktan sonra yargılanıp müebbet hapis cezasına çarptırılan Zeki Kayar’ın yatması gereken 30 yıl, 23 Kasım 2023 günü sona erdi. Ancak Zeki Kayar’ın Özgür Gündem gazetesine gönderdiği bir yazı yüzünden aldığı bir yıl altı ay hapis cezası nedeniyle tahliye edilmedi.
Tuğrul Eryılmaz’ın Nöbetçi Yayın Yönetmenliği yaptığı gün gazetede yazısı yayınlanan Zeki Kayar ve Levent Döndü’ye Tuğrul Eryılmaz’la birlikte dava açılmıştı. İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 20 Ekim 2017 günü sonuçlanan davada, Tuğrul Eryılmaz’a verilen 10 ay hapis cezası, 6 bin lira adli para cezasına çevrilirken; Zeki Kayar ve Levent Döndü’ye 1 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Cezalar daha sonra İstinaf ve Yargıtay tarafından da onaylandı.
MEKTUBU GELENLER:
Özlem Seyhan – Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi
Zeki Kayar – Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi
Y. Kenan Dinçer – Van Yüksek Güvenlikli CİK