GÜBRETAŞ, asıl işlevi olan üreticiye desteğini bir yana bırakıp altın maden işine girdi. Maden Yatırımları A.Ş. adlı bir şirket kuran Gübretaş, Bilecik’in Söğüt ilçesini siyanürle tanıştırmaya hazırlanıyor
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri’ne bağlı GÜBRETAŞ, ‘Gübretaş Maden Yatırımları A.Ş.’yi kurarak, Bilecik’in Söğüt ilçesinde altın madenciliğine soyundu. Daha önce aynı arazi üzerinde Koza Altın tarafından alınan altın madeni lisansı mahkemece iptal edilmişti. Söğüt-Eskişehir kara yolu üzerinde bulunan Sırhoca köyünde Gübretaş tarafından Söğüt Altın Madeni Projesi çalışmaları sürerken alan genişletme süreçleri başlatıldı.
Kompleks yatırım!
Tarım Kredi Genel Müdürü ve Gübretaş Maden Yatırımları A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı olan Fahrettin Poyraz yaptığı açıklamada, Söğüt ilçesindeki sahaya ilave yatırımlar gerçekleştireceklerini belirterek, “Maden sahasındaki ÇED raporu ve diğer çalışmalar devam ediyor. Bölgede üç fazlı bir çalışma yapacağız. Çünkü orada tek bir maden yok. Hem oksitli hem de sülfürlü iki farklı maden türü var. Bu farklı maden türlerine yönelik iki farklı iç içe geçmiş kompleks bir yatırım yapacağız” ifadeleri bölgede lisanslanan alanın daha büyütüleceği ve farklı maden işletmelerinin de ortaya çıkarılacağını gösteriyor.
Söğüt yetmiyor!
Madeni bir an önce işletmeye almak için çalıştıklarını vurgulayan Poyraz, “Şu anda makine ekipman ve siparişlerini verdiğimiz ilave bir yatırım yapıyoruz. Hedefimiz 2022 yılının sonunda ilk altını dökmek. Orada Türkiye ekonomisi açısından brüt yaklaşık 6 milyar dolara tekabül eden bir büyüklük var. Biz bu 6 milyar dolarlık değeri oradan çıkartmak için bu yıl, önümüzdeki yıl ve 2023 yılı içinde toplamda 450 milyon dolarlık bir yatırım öngörüyoruz. GÜBRETAŞ maden yatırımları olarak da bundan sonraki dönemlerde Söğüt ve dışındaki diğer sahalarda da inşallah çalışmalara gireceğiz” sözlerinden doğa yağmasından elde edilecek kârların tatlı geldiği anlaşılabiliyor.
Varlık nedenleri ortadan kalktı
Türkiye’de çiftçileri en çok zorlayan gübre girdi fiyatları her geçen yıl aşırı yükselirken, gübre piyasası şirketlerin inisiyatifine terk edildi. Tarım birliklerinin enerji ve maden yatırımlarına yönelmesi, gelecek günlerde büyük bir gıda krizine girileceğine işaret ediyor. Pancar üreticisi kooperatiflerin kurduğu PankoBirlik iki adet termik santral satın alarak pancar üreticisine ihanet edip enerji üreticisi oldu. Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği ise yüzde 75.95’ine sahip olduğu Gübretaş’a bağlı, Maden Yatırımları A.Ş.’yi kurarak altın madeni işine soyundu. Kuruma ait arazilerde 3.5 milyon onsluk altın bulunduğu şeklinde bir duyuru yaparak ortakları olan çiftçilerin sırtından çiftçiyi ilgilendirmeyen üretim biçimlerine kayarak varlık nedenleri olan tarım üretimlerini destekleme pozisyonundan hızla uzaklaşmaya başlandı.
Bulunan yeni bir şey yok
2012 yılında Koza Altın’ın altın madeni işletmesiyle ilgili, Koza Altın ile Gübretaş arasında yaşanan Söğüt altın madenine ilişkin davada Koza Altın’ın Söğüt madeni işletmesi iptal edilirken, dava madenin bulunduğu sahaların sahibi olan Gübretaş lehine sonuçlandı. Dava konusu ise arazinin kimin olduğuyla ilgiliydi. Gübretaş bu gelişme sonrası Maden Yatırımları A.Ş.’yi kurdu. Propaganda edilen yeni bir altın madeni bulundu ifadeleriyle kamuoyu oluşturmaya çalışılan dönem sonrası, madenin siyanürle işlenerek aynı bölgede döküm yapılacağı ve Maden Yatırım A.Ş.’nin özelleşmesiyle sonuçlanacak bir süreç başlatıldı.
Sermayenin manivelası
Kooperatiflerin temel amacı, üyesi bulunan çiftçilerin çıkarlarını korumak ve üretilen ürünlerin hak ettiği düzeyde değerlendirilmesini sağlamak ve çiftçiye gübre, tohum vd. girdilerde destek olmaktır. Ancak Tarım Kredi Kooperatifi gibi şirketleşmiş ve yönetenleri ile iktidarların arpalık alanı haline getirilmiş olan bu yapılar çiftçinin adeta kanını emen konuma gelmiş durumda. Devletin atamalar yaparak yönettiği kooperatif ve birlikler artık şirket statüsü verilerek çiftçiyi değil, sermaye çıkarlarını koruyan özelliğe bürünmüştür. Siyasi iktidarların halk ve doğa düşmanı politikalarının hayata geçirildiği birer manivelaya dönüşen bu yapılar şirketlerin çıkarlarına bağlandı. Altın madeni veya termik santral işletmek kooperatiflerin asla işi olamaz.
Doğa yağması ve borsa
Kanada, ABD, İngiltere vd. ülkeler Türkiye gibi ülkelerde ‘Altın bulduk’ söylemleri ile doğal yaşamı yok eden girişimleri aralıksız sürerken, yağmacılar altın bulan şirket unvanıyla borsalardaki kağıtlara halkın yönelimini sağlıyorlar. Bu şirketlerin çıkaracakları altından çok daha fazla geliri bu yolla elde ettikleri ise biliniyor. Bu durum Türkiye’deki şirketler dahil tüm şirketlerin başlıca işidir. İstanbul Borsası’nda altın karşılığı TL, USD ve euro takas işlemleri yapılmasını sağlayan ‘Kıymetli Madenler Swap Pazarı’ geçtiğimiz kasım ayında açılarak, maden işletmesi veya lisansı olan şirket kağıtlarının borsaya sunulup devlet garantisi ile finans sağlayarak doğal yaşam üzerinde baskıyı çok daha yüksek oranda arttırmış durumdalar.