Seydi Fırat
Tayyip Erdoğan 5 Ağustos’ta Soçi’de Vlademir Putin’le bir araya geldi. Tayyip Erdoğan’ın Madrid ,Tahran ve akabinde Soçi deki görüşmelerdeki temel kurgusu Rojava’da yeni alanları İlhak etmek Federe Kurdistan’daki işgali pekiştirmek. Söz konusu hedefler temelinde Erdoğan yıllardır nefes tüketiyor. Aynı zamanda Türkiye’yi de bu hedef ekseninde bir çok yönüyle tüketme noktasına getirmiş bulunuyor. Ekonomideki iflas yine diplomatik alanda sergilediği, istikrasızlık ve istikrarsızlığın getirdiği itibar kaybı diğer bir tükenme alanı oluyor.
“Kürt Kırımına” karşı gelişecek tepkilerin önünü kesmek için içerde devreye soktuğu baskı politikalarıyla bir çok alanda ağır çürümelere yol açmış bulunuyor, buna rağmen söz konusu politikada AKP İktidarının ısrarı sürüyor. AKP iktidarı Kürtlere karşı savaş ve kırım politikalarını Sürdürme yönünde tutumunu Madrid’ Tahran Soçi deki zirvelerin gündemine taşıyarak destek arayışına girdi. AKP iktidarı bu gündemle yatıyor bu gündemle kalkıyor. Kürtlere karşı yürüttüğü savaşta ,savaş hukukunu dahi ayaklar altına alıyor. Tahran zirvesinin mürekkebi daha kurumadan zirvenin üzerinde bir tam gün daha geçmeden zirvenin hemen birkaç saat sonrasında Türk topçuları Zaxo daki bir turistik mekana saldırıda bulundu. Yapılan saldırıda içinde çocuklarında olduğu 9 kişi katledildi 33 kişide yaralandı.
Yine Soçi görüşmesinin bir gün öncesinde 4 Ağustosta Kuzey Doğu Suriye’nin Til Rifat kent merkezine Türkiye’ye SİHA’larla saldırdı. Saldırıda 6’sı çocuk 9 kişi yaralandı. Halkı yıldırmak temelde de göçe zorlamak için Türk ordusu ve bağlı güçlerin sık sık sivillere yönelik bu türden saldırılara ve katliamlara baş vurduğu bilinen bir durum.
Putin’in Ukrayna’daki insanlık dışı uygulamalarıyla savaş hukukunu dahi hiçe sayan uygulamalarıyla ,Erdoğan’ın Rojava ve Federe Kürdistan’da insanlık dışı uygulamaları savaş hukukunu dahi hiçe sayan konumu temelinde iki taraf bir araya geldi. İki tarafında sapladıkları çıkmaz son derece büyük buluşma ve anlaşma protokolü çıkmaz ve çaresizliklerine çözüm olur mu son derece şüpheli. Alman basını Soçi anlaşmasını kirli bir anlaşma olarak tanımladı. Kürtler açısından Efrîn işgalinden bu yana Rusya ile Türkiye, Putin ile Erdoğan arasında gelişen kirli mutabakat o tarihten günümüze kadar süre geldi. Kürt karşıtı, Rojava karşıtı mutabakatın Kuzey Doğu Suriye üzerinde etkisi hayli yıkıcı oldu. Ama yetindikleri yok. Küresel ve bölgesel alandaki çıkmazlarını Kürtler üzerinde sergiledikleri kirli pazarlık üzerinde aşmaya çalışıyorlar. Kirli pazarlık konseptinin Soçi’de güncelleştirilmesi Rojava’ya yönelik nasıl bir tezgaha yöneldikleri önümüzdeki günlerde daha net anlaşılacaktır. Açık anlaşılan odur ki AKP iktidarının Kürt düşmanlığının sınırı yoktur, bu konuda sınırsız bir arayış sınırsız bir kin sergiliyor.
4 Ağustos’ta yazar Oya Baydar t24 sitesinde “6lı masaya uyarı :Bu suça ortak olmayın!” başlığı altında AKP –MHP iktidarının Kürt halkına karşı yürüttüğü savaşı ve 6’lı masanın ve muhalefetin tutumunu irdeleyen bir yazı kaleme aldı. Sayın Baydar’ın yazısının bir bölümü şu şekilde: “Lafı dolandırmadan söyleyecek olursam; Türkiyeli muktedirlerin vatan savunması ve beka söylemiyle/ bahanesiyle Kuzey Suriye’de ve Irak’ta sürdürmekte oldukları ‘sınır ötesi harekât’ diye adlandırılan savaşın, kendi bekalarını korumak, kendi iktidarlarını pekiştirmek, kendi fetihçi-ilhakçı emellerine ulaşmaktan başka amacı yoktur. Suriye’de, Irak’ta sürdürülmekte olan Kürt kırımı ve toprak ilhakı amaçlı savaşa yüksek sesle, açık ve net biçimde hayır deme cesaretini göstermek zorundasınız(6lı Masaya). Aksi halde, ülkemize, halkımıza olduğu kadar, insana insanlığı karşı işlenen suçlara, dökülen kanlara da ortak olacaksınız.”