AKP’nin nasıl bir yalan, demagoji, halkları ve dünyayı aldatma iktidarı olduğunu anlamak için 15 Temmuz darbe girişimi ve Fethullahçıların siyasi ayağı nerede tartışmasına bakmak yeter. AKP-MHP iktidarının şefi Tayyip Erdoğan’a göre, AKP dışında her yerde aramak gerekirmiş! Fethullahçıların destekçileri ve siyasi ayağı HDP’de, CHP’de, İyi Parti’de aranmalıymış! Pişkinlik o kadar had safhaya varmış ki, bu kadar da olmaz demekten başka ne söylenebilir? Herhalde ittifak yapmasaydı Fethullahçılar MHP içinde aranmalı, derdi. Çünkü AKP’den sonra esas aranılacak yer MHP’dir. Şimdi Enver Altaylı’nın Fethullahçı olmasından ve Özbek kökenli CIA sorumlusu Ruzi Nazar’la ilişkisinden söz ediliyor. Ruzi Nazar’la en fazla ilişkide olanın MHP ve Başbuğu Alparslan Türkeş olduğunu herkes biliyor.
Aslında 15 Temmuz darbe girişiminde o kadar bit yeniği, izah edilmesi gereken boşluklar var ki, acaba bu darbe girişimini Erdoğan ve AKP mi tezgahladı diyesi geliyor insanın aklına? Bu olaydan en fazla kim yararlandı? Herhangi bir olayın arkasında kim var sorusuna böyle cevap aranmıyor mu? Böyle olunca da herkesin kafasına bir soru çengeli takılıyor.
15 Temmuz’da yaşananları ve sonrasını doğru anlamak için en başta AKP’lilerin ve Erdoğan’ın kullandığı kavramları kullanmaktan kaçınmak gerekir. Bir zamanlar Fethullahçıların en fazla hedefledikleri ve Fethullahçılara en fazla karşı olanlar olarak bunları vurgulamak istiyorum. Fethullahçıların siyasi ayağı konusunda o kadar yalan söyleniyor ve utanmazlık yapılıyor ki, Fethullahçıların konumundan ayrı olarak 15 Temmuz’a iktidarın baktığı yerin tersinden bakmak bizleri daha doğruya götürebilir. Öte yandan suçlu ya da suçsuz, suçun şahsiliği ilkesi vardır. Fethullahçı denenlerin ailelerine ve çevresine yönelik öyle akıl almaz şeyler yapılıyor ki, vicdanlı hiçbir insanın kabul etmesi mümkün değildir. AKP’liler tarafından Fethullahçı borsası kurulduğundan söz ediliyor. Bu bile AKP iktidarının Fethullahçılar ve 15 Temmuz karşısındaki durumunu gözler önüne sermektedir.
Fethullahçılar, halkımıza ve halklarımıza 12 Eylül ve AKP iktidarıyla birlikte öyle kötülükler yapmışlardır ki, bunları unutmak mümkün değildir. Bu böyle diye şimdi sürekli bir Fethullahçı, Fethullahçılar öcüsünü gündemde tutup halklarımıza, emekçilere ve tüm demokrasi güçlerine saldırı yapılması tabii ki kabul edilemez. Artık Fethullahçılar umacısı sadece zulüm düzenini yürütmek için kullanılan bir argümandan ibaret haline gelmiştir.
Fethullahçıların siyasi ayağını aramak gerçekleri saptırmaktır. Eğer Fethullahçılardan dolayı birilerinden hesap sorulacaksa ilk önce Erdoğan ve AKP’lilerden hesap sormak gerekir. Fethullahçıların siyasi ayağı AKP’dir. AKP’den başka siyasi ayağı yoktur. Eğer Fethullahçılar gelişip palazlanmış, devlet içine girmiş ve paralel devlet haline gelmişse bunun suçlusu AKP’den başka yerde aranamaz. Bu konuda doğru bir sorgulama ve yargılama yapılsa Erdoğan başta olmak üzere tüm AKP’liler en hafifinden yardım ve yataklık yapmaktan ceza alırlar. Bu yardım yataklığı ise gönüllü yapmışlardır. Türkçe olimpiyatlarında salya sümük ağlayarak, sızlayarak Fethullah’a dua eden ve en değerli sözcükleri kullananlar Erdoğan’ın en iyi arkadaşları ve yardımcıları değil miydi? Erdoğan Fethullah Gülen’in hasretiyle yanıp tutuşmuyor muydu? Ağlarcasına bu hasret artık bitsin, denmiyor muydu? Fethullah Gülen’le en samimi pozlar veren Erdoğan ve yakın arkadaşları değil miydi? Sürekli Pensilvanya’ya koşanlar AKP’liler değil miydi? Daha ne siyasi ayak aranıyor.
Erdoğan ve AKP’liler, Fethullahçıları gönüllü biçimde devlet içine yerleştiriyorlardı. Çünkü AKP’nin iktidara gelmesinde en büyük rol Fethullah Gülen’e ve onun cemaatine aitti. Böylece borçlarını ödüyorlardı. ABD ve Avrupa tarafından desteklenmesini de Fethullahçılar sağlamıştı. Fethullahçılar olmasaydı AKP ne iktidara gelebilir ne de uzun yıllar iktidarda kalabilirdi. Devlete yerleşip ve büyük imkanlar üzerine oturulunca aralarında bunu paylaşma kavgası başladı. Kavgaları sadece devleti ele geçirdikten sonra bu imkanların üzerine kimlerin oturacağı üzerinedir. Fethullah Gülen, biz sizi iktidar ve güç yaptık, o zaman biz esas hakim güç olmalıyız, dedi. Hakkını vermek lazım, bu kavgada Erdoğan, Fethullah’ın ayağını kaydırdı.
Eğer Fethullahçılar devlet içine nasıl bu kadar yerleşti diye denilirse bunun sorumlusu AKP’dir. Zaten bizzat Erdoğan ne istediniz de vermedik, demedi mi? Böylece yardım yataklığı ne kadar fazla yaptığını itiraf etmiştir. Şimdi Türkiye’de terör örgütü üyesi olmamakla birlikte tutumuyla terör örgütüne destek oluyor gibi hiçbir objektif kritere dayanmadan insanlar suçlanıyor ve cezaevine atılıyor. Halbuki Erdoğan sadece tutum ve davranışıyla değil, bizzat eylemiyle Fethullahçılara destek olmuştur. Hala ne siyasi ayağı aranıyor! Siyasi ayak bulunsun demek bile güneşin var olduğu gibi bir gerçeği muğlaklaştırmaktır. Doğrusu hiç eğip bükmeden siyasi ayak Erdoğan ve AKP’dir denilmesidir.
Eğer Fethullahçılara destek verenler aranıyorsa başta Erdoğan olmak üzere tüm AKP’lilerin en azından yardım ve yataklıktan cezaevine konulması gerekir. Kuşkusuz Erdoğan’ın ve AKP’nin Fethullahçılarla ilişkisi yardım ve yataklıktan çok ötedir. Ama biz yine de bu düzeyde bir yargılamaya razı olmaya hazırız.
Fethullahçılar yargıya hakim oldukları dönemde KCK operasyonları ile binlerce Kürt siyasetçiyi tutuklamadılar mı? Şimdi Fethullahçıların yaptığı iddianame ve tutuklamalarla HDP’liler yargılanıyor. Dolayısıyla AKP’nin, AKP-MHP faşist iktidarının Fethullahçıları sürekli gündemde tutmasının esas nedeni başta Kürtler olmak üzere Türkiye’deki halklar ve demokrasi güçleri üzerinde baskı rejimini sürdürmek istemesidir. Çünkü Fethullahçıların yaptıklarından hesap sorulacaksa ilk önce AKP’den hesap sorulmalıdır. Bu yapılmıyorsa bu gündem ve kisve altında diktatörlüklerini sürdürmek istediklerini söylemek gerekir.