31 Mart yerel seçimlerinden AKP-MHP iktidarının toplumsal taban kaybı ve yenilgiyle, CHP’nin ise birinci parti olarak çıkmasının ardından iktidarın meşruiyeti geniş kitleler açısından tartışma konusu olmuş ve erken seçim beklentileri halkın gündemine girmişken CHP siyasette yumuşama söylem ve girişimleriyle mevcut atmosferi tersyüz etmiş durumdadır.
CHP liderliğindeki Millet İttifakı’nın 28 Mayıs 2023 seçimlerini kaybedip dağılmasının ve CHP’deki iç hesaplaşmanın ardından, CHP, 31 Mart yerel seçimlerinden beklemediği bir “başarıyla” çıktı. Bu gelişmenin çoklu nedenleri olmakla beraber bu durum gerçekte iktidar bağlaşıkları için öngörülebilir bir sonuçtu. Doğrudan kendisinin sorumlu olduğu çoklu krizlerle boğuşan bir iktidarın çoktan gitmiş olması beklenirdi ve ana muhalefet partisi ise CHP’ydi. AKP iktidarından önceki hükümetlerin yarattığı bataklıkta, AKP kitlesini 365 gün sokaklarda eylem halinde tutup iktidara yürürken, CHP ilk önce alanları iktidara teslim etmiş, demokratik mücadele olanaklarının daralmasına yol açmıştı. Bu tutum CHP’yi destekleyen geniş kitlelerde dahi rahatsızlık yaratmasına ve dile getirilmesine rağmen CHP kurmayları bu politikayı terk etmemişti. Hükümetin “bekaa” söylemleri karşısında iktidar politikalarına paralel bir duruşla yaşanmakta olunan tüm yıkımlara adeta gönüllü ortaklık yapmıştı. Tüm kritik dönem ve kararlarda iktidarın koltuk değneği olmuş, ülkenin bir bütün olarak karanlığa gömülmesinde ciddi bir rol oynamıştı.
Mevcut fotoğrafın küresel güçlerle Türkiye iktidar kliklerinin ortak marifeti olduğu bilinmektedir. Çelişki ve çatışmalarına rağmen; halklarımızın, emekçilerin, kadın, gençlik ve tüm ötekileştirilenlerin aleyhine olan çıkar ortaklıkları son tahlilde ağır basmakta, kriz dönemlerinde işbirlikleri ön plana çıkmaktadır.
CHP gerçekten birinci parti olmuş mudur? CHP’ye oy veren farklı toplumsal kesimler CHP’nin söylem ve politikalarını benimseyerek mi destek olmuştur? CHP bu farklı toplumsal kesimlerin ihtiyaç ve taleplerine cevap olabilecek program ve politikalara sahip midir veya bu yönde bir evrilme söz konusu olabilecek midir?
CHP, “Türkiye ittifakı” söyleminin içini nasıl doldurmaktadır? Sadece bir seçim ittifakından mı söz ediliyordu? Türkiye’nin farklı toplumsal kesimleri ve halk gerçeklikleri yerel seçimlerde CHP’ye oy vererek bir buluşmayı sağlamış ve uzlaşma zeminini yaratmışsa, CHP bu zemini kronikleşmiş sorunlarımızın çözümü ve demokratik bir cumhuriyet için değerlendirme basiretini göstererek toplumsal barışa hizmet edecek mi? Türkiye derken tekçi zihniyet ve tahakküm biçimini mi, çok kimlikli ve çok kültürlü gerçeğimizi mi ifade ediyorsunuz?
“Siyasette yumuşamanın” içeriği nedir? Tüm toplumsal kesimleri ve halklarımızı kapsayan bir demokratikleşmenin kapısı mı aralanmak isteniyor, yoksa muktedirlerin dereyi geçerken dayanışmasını, tüm krizlerin ezilen toplumsal kesimlere ve halklarımıza fatura edilmesini mi amaçlıyor?
İyimser ve umutlu olmak isteriz fakat temennilerle gerçeklik örtüşmemektedir. Zira on milyonlar açlık sınırının altında ki ücretlere mahkûm edilmiştir. Kadın ve iş cinayetleri, işsizlik, ekokırım, militarizasyon tavan yapmış durumdadır. Gençlik bu gününü ve yarınını kaybetmiş ülkeden çıkmanın yollarını aramaktadır. Aleviler asimilasyon, zorunlu din dersi, ÇEDES, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, yoksullaştırma ve göçertme gibi sistematik saldırılarla karşı karşıyadır. Hali hazırda, bölgesel-küresel diplomasi ve açıktan ilanıyla Kürt halkına karşı daha kapsamlı bir savaş hazırlığı yapılmaktadır. Cezaevleri demokratik siyaset ve mücadeleyi esas alan siyasetçilerle dolup taşmış durumdadır. Yürümekten aciz yaşlılar tutuklanmakta, hasta tutuklular tahliye edilmemekte ve cezaevlerinden cenazeler çıkmaktadır. Trajik olan boyutu ise hâkim sınıfların, muktedirlerin kendilerini var edebilmesinin tüm bu kötülükler üzerinden mümkün olabilmesidir.
Bu “yumuşamayla” tüm bu sorunların hak teslimi temelinde bir demokratikleşmeyle aşılması, bağlı olarak bir normalleşme mi, yoksa derinleştirilerek sürdürülmesi mi amaçlanmaktadır?
Evet, tüm bu siyasal baskılanma ve derin yoksulluğun pençesinde kıvranmakta olan çok farklı toplumsal kesimler yerel seçimlerde CHP’ye bir kredi açmış ve CHP’nin de beklemediği bir sonuç ortaya çıkmıştır. Bu gelişme önemsiz değildir, değişim ve demokrasi arayışıyla doğrudan ilişkilidir. Ve desteklerini sunan tüm toplumsal kesimler gelişmeleri dikkatle izlemektedir.
Ezilen toplumsal kesimler ve halklar için yaşanmışlıklarla sabittir ki muktedirler hiçbir çağda hak teslim etmemiş, ancak ezilen cins, sınıflar, halklar ve ötekileştirilenlerin örgütlü mücadelesiyle haklar kazanılmış ve savunulabilmiştir.
Aşk ile.