Kişinin karakteri her alanda tezahür eder. Ticaret, siyaset ya da başka bir alan; hangisi olursa olsun kişinin o sahadaki tutum, davranış ve tarzı onun karakteri hakkında önemli veriler verir. İç dünyamızda var olan dışımıza, dilimize yansır. Dile gelen, için dışa vurumudur. İç dünyasında sevgi, saygı, değer, hak ve hukuk bilinci olanlar, dillerinde naiflik, nezaket ve letafet olur. Tersi olanlar ise dillerinde hakaret, küfür ve nefret olur. O yüzden de kullanılan dile bakıp kişinin iç dünyasına dair fikre sahip olunabilir.
Siyaset sahasında olanların dili önemli bir ölçüdür aslında. Farkında olanlar, bu ölçü ile siyasetçinin nasıl bir kişilik, nasıl bir karakter olduğuna rahatlıkla yanılmadan karar verebilirler. Siyaset dili seviyesiz olanların siyasi kişilik ve kimlikleri de problemlidir. Hatta siyasi fikir ve tasarımları da…
Seviyesiz dil yetersizliğin işaretidir. Yetersizliğini kolay yoldan tamamlamanın yoludur. Kitleler siyasetçinin seviyesiz diline ram olabilir. Bu da siyasetçinin bu dilde ısrarının sebebi olarak görülebilir. Ancak siyaset ucuz ve basit yollardan güç devşirmenin yolu olarak görülmemelidir. Böyle görüldüğü sürece seviye sorunu daima karşımızda diri duracaktır. Siyaset saygın bir uğraş ve sahadır. Siyasetçinin bu saygınlığa halel getirmesi siyasete ve siyaset kurumuna haksızlıktır.
Türkiye siyaset arenası seviyesiz dilin oldukça belirgin olduğu bir tabloyu göz önüne koyuyor. Siyaset seviyesi gittikçe irtifa kaybeden Türkiye siyasileri, bunun sağladığı kolaycılığı elinden bırakmak istemiyor. Fanatikleştirilen yandaşlar birer amigo gibi davranınca siyasetçi bunu daha da ileriye taşımaktan geri kalmıyor. Kitle fanatikleştirildikçe seviye de dibe doğru yol alıyor. Kitle ve siyasetçi bu şekilde birbirini dibe çekip seviyesizliğin çukurunda karar kılıyor.
En tepedekinden muhtarına ve sokaktaki vatandaşına varıncaya kadar kullanılan dil problemli bir dildir Türkiye’de. Dil hakaret içerikli oldukça alkışın coşku oranı o kadar yüksek oluyor. Alkış dozu yükseldikçe seviyesizlik de arşa uruc eyliyor. Bu da doğru olmanın ve onanılır olmanın kıstası olarak görülünce haddi zatında menfi olan bu durum farkedilmiyor.
Zaten bugün söylediğini yarın inkâr ederek seviyesizlikte sınır tanımayan Türkiye siyasileri, kullandıkları seviyesiz dil ile örneği görülmeyen bir kötülüğe imza atıyor. Siyaset seviyesi, bir ülkenin uygarlık ve kültür seviyesinin de göstergesidir.
Bir ülkenin siyasi dili o ülkenin medeniyetçe nerede olduğuna şahitlik eder. Bu açıdan bakıldığında Türkiye utanılacak bir manzarayı sergiliyor. Ancak bu utanç tablosundan ar etmek yerine iftihar devşirenler bu gidişatı değistiremezler.
Seviyeli bir siyaset dili ve duruşu sergilemek siyaset sahnesinde olanların öncelikli sorunu olarak ele alınmalı ve seviyesiz siyasete seviyeli bir siyaset ile ders verilmelidir. Bunun dışındaki bir tarz-ı siyaset egemen siyaset odaklarının işine yarayacaktır.