Erol Katırcıoğlu
Aşağıdaki yazı neredeyse 15 yıl önce bir yayınlamış olduğum bir yazı. Peru’nun efsanevi televizyon kanalı “Channel N”nin hikayesini anlatıyor. Bu 15 yıl içinde sanırım dördüncü kez okuyucularla buluşacak. Yeniden yayınlamaktaki amacım ise açık. Sedat Peker’in bugün itibariyle Youtube kanalı üzerinden yayınladığı altıncı videonun ülke siyasetinde yarattığı sarsıntı. Henüz iktidar kanadından ciddi bir açıklama yapılmış olmasa da Peker’in açıklamaları toplum tarafından bir şeylerin bitmekte olduğuna dair bir işaret olarak algılandı.
Dolayısıyla Hükümetin gidici olduğu konusunda büyük bir beklenti oluşturdu. Hikayenin kahramanı Channel N, Türkçe karşılığıyla Kanal N, Peru’nun efsanevi bir televizyon kanalı olarak tarihe geçti. Geçti çünkü bu televizyon kanalı Peru’nun demokratikleşmesinde çok önemli bir rol oynadı. Peker’in açıklamalarının ve kullandığı Youtube kanalının benzer bir etki üretip üretmeyeceğini henüz bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey varsa digital devrimin kazandırdığı sınırları aşan medya imkanları artık toplumlardaki hukuk dışı olayların, özellikle yolsuzlukların kontrolü için büyük imkanlar sunmakta.
Hikâyeye gelince:
“1990’da Peru’da Alberto Fujimori başkanlığa seçildi. Fujimori, başkanlığa seçildikten sonra ilk yaptığı iş Peru’nun MİT’i olan SIN’a (Servicio de Inteligencia Nacional) Vladimiro Montesinos’u getirmek oldu. Montesinos eski bir asker ve bir avukattı ve 10 yıl boyunca Fujimori’nin en yakın çalışma arkadaşı oldu. Bu süre içinde Montesinos öyle güçlendi ki kimileri Montesinos’un gücünün Fujimori’nin gücünü de aştığını söylüyordu.
Eylül 2000’de, Montesinos’u muhalefet lideri Alberto Kouri’ye rüşvet verirken görüntüleyen bir kaset ortaya çıktı. İlk önceleri hiç bir TV kanalı bu görüntüleri yayınlamak istemedi. Çünkü hemen hepsi Montesinos’un ödeme listesindeydi. Fakat kasetlerin arkası geldi. Bu kez kasetlerde Montesinos’un yüksek hâkimlere, siyasetçilere, medya mensuplarına verdiği rüşvetler görüntülenmekteydi. Aslında Montesinos bu kayıtları kendisini korumak maksadıyla yaptırmıştı ama işte şimdi birileri aleyhine kullanıyordu. Böylesine rüşvet kasetlerinin havalarda uçuştuğu bir dönemde pazardaki payı yüzde 5 gibi küçük olan bir TV kanalı, Channel N, bu kasetleri cesurca yayınlamaya başladı. Channel N, sürekli olarak konunun üzerinde durdukça, sürekli olarak bu videoları gösterdikçe diğer kanallar da bu durumdan etkilendiler ve onların içinden de bu kasetleri yayınlayan kanallar çıkmaya başladı.
Bu rüşvet videolarının sürekli olarak gösterilmesi, hükümeti destekleyen vatandaşların da bu yayınlardan etkilenmelerine ve daha cesur davranmalarına yol açtı ve giderek ortak bir tepki oluştu. Sonuçta Fujimori Japonya’ya Vladimiro Montesinos da Venezuela’ya kaçtı. Aradan bir zaman geçtikten sonra ise Montesinos tutuklandı ve yargılandı. Bu anlattığım hikâye Peruluların hikâyesi. Ama bizim hikâyemize benzerlikleri de var. Bugün Sedat Peker’in ortaya attığı ve başta İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere, Mehmet Ağar ve Tolga Ağar’la ilgili iddialara henüz cevap verilmemiş olması hükümeti destekleyen vatandaşlarımızın da hükümetten kuşku duymalarına yol açtı ve açmakta. Bu sürecin nasıl sonuçlanacağını bilmiyoruz. Ama gidişatın bir çok bakımdan Peru örneğine benzeme olasılığı oldukça yüksek…