Mezopotamya havzasını ortadan kaldıracak büyük bir tehdit sürerken, siyanür kullanımı birçok maden ve sanayi tesislerinde kullanılıyor. Diğer yandan siyanür hızla ölüme yol açarken, yarılanma ömrü 50 yıl olarak belirtiliyor
Erzîngan’ın Licik (İliç) atık havuzundan siyanür sızması nedeniyle bir süre kapatılıp tekrar açılan Çöpler Kompleks Madeni’nde meydana gelen toprak kayması sonucu sayısı bilinmeyen çok sayıda işçi göçük altında kalırken, geniş bir alan zehirli maden atıklarına maruz kaldı. Kanada ABD Ortaklı SSR Mining şirketi ile Çalık Holding’e ait Lidya Madenciliği’n ortaklığındaki Anagold, AKP iktidarının desteği ile doğal yaşamı yerle bir eden ve aynı ortaklıkla Artvin’de ekokırımı sürdürürken, aynı zamanda iktidar tarafından 7.2 milyon dolar vergi borcu silinmiş bir şirket. Bölgede toprağa ve Fırat nehrine karıştığı ifade edilen siyanür sızıntısına dair kaçamak cevap veren yetkililer, şeffaf olmayan açıklamalarıyla felaketin tüm boyutlarının araştırılmasına ve önlemlerin alınmasına da engel oluyor.
Yağma ve talan çok büyük
Doğa savunucuları ve köylülerin sürekli mücadele ettiği, bölgenin dünyanın “2’inci Çernobil’i” olacağı açıklamaları gündeme gelse de Türkiye’de birçok iş kolunda siyanür kullanımı aralıksız sürüyor. Dünya maden tekelleriyle kol kola giren ve yerli olduğu iddia edilen şirketlerle bir sömürge madenciliği sürdürülürken, Türkiye sömürge madenciliğini Kürt coğrafyasında yoğunlaştırıyor. Bir yağma düzeneğiyle Türkiye coğrafyasının yüzde 60’ı maden sahası olarak işaretlenirken, yağma her türden madenlerle büyümeye devam ediyor. İliç’te ortaya çıkan siyanür kirliliğinin tüm Mezopotamya havzasını zehirleme olasılığı büyüyor. Birçok maden ve işkolunda siyanür kullanımı sürerken su da ve doğada yarılanma ömrü 50 yıl olarak belirtiliyor.
Siyanür kullanımı 2 kat arttı
Öte yandan bölgedeki risk sadece siyanürle de sınırlı değil. Anagold Altın Madeni aktif bir fay hattı zonu üzerine kurulu. Madende siyanür dâhil 66 milyon ton kimyasal içeren atık havuzu mevcut. Prof. Dr. Naci Görür geçen yıl bu fay hattında 7 büyüklüğünde deprem beklendiğini söylemişti. Olası bir depremde siyanürün tüm yaşam alanlarına ulaşma riski de söz konusu. Madende kapasite artımı öncesi yıllık yaklaşık 6 bin ton siyanür kullanılırken, kapasite artışıyla birlikte yaklaşık 12 bin ton siyanür kullanılmaya başlandı. Diğer yandan en az siyanür kadar zehirli ve büyük çevresel yıkımlara neden olan sülfirikasit miktarı ise yaklaşık 12 bin tondan 124 bin tona yükseltilmesiyle bölge adeta zehir yayan bir merkeze dönüştü.
Diğer ağırmetaller
İliç’teki sülfürikasit ve diğer ağır metallerle birlikte kullanılan siyanür liçleme sonrası alt katmanlara inerek dağılım göstermekte. 10 milyon m3 olarak açıklanan liç yığını bölgeye yayılmasıyla birlikte yağan yağmurun etkisi sonucu tüm zehirli ağır metaller dere yatağıyla birlikte Fırat’a ulaşması önünde bir engel yok. Diğer yandan çıplak araziye akan liç yığını kısa süre içinde yeraltı sularına karışmasının önlenmesi mümkün görülmüyor. Siyanür insan ve diğer çalılar üzerinde ölümcül etkisi yüksek ancak diğer ağırmetallerde siyanür kadar yaşamı zehirleme etkisi mevcut.
Siyanür her yerde!
Siyanür ve bazı siyanür bileşiklerinin kullanıldığı endüstriyel üretimler; Çelik, elektro kaplama, metalürji, organik kimyasal üretimi, plastik üretimi, altın ve gümüş cevherlerinin ayrıştırılması, metal temizleme, sentetik elyaf, boya, pigment ve naylon üretiminde, tarımda pestisit (fare, böcek öldürmek vb), gübre, dericilik, fotoğrafçılık ve fümigasyon işlemlerinde yoğun olarak kullanılmaktadır. Birçok işlem sırasında yaşanan sızıntıların üstü örtülüp duyulması önlenirken, siyanür kullanımı yaşamımızı tehdit eder boyutta.
Mazıdağı’nda siyanürle liç!
Türkiye’de siyanürlü altın madenciliği 2001 yılında Bergama Ovacık madeninin kurulmasından bu yana tartışılırken, Altın Madencileri Derneği’ne göre bu süre içinde Bergama’da 33 ton altın çıkarıldı. Bergama köylülerinin mücadelesi ile duyulan siyanürlü madencilik, çevresel etkileri ile 20 seneden uzun süredir zaman zaman gündeme geliyor. Bugün Türkiye’de 20’ye yakın altın ve gümüş madeni işletmesinde siyanür kullanılıyor. Bunun dışında Cengiz Holding’in Mazıdağı tesisinde Kastamonu’dan trenle taşınan bakır pelitinden altın ve diğer mineralleri ayrıştırılma yapılıyor. Diğer kullanım alanları ise çinko izabe tesislerinde diğer kimyasalların birleşiklerinde ve diğer tüm mineral madenlerinin kimyasal işlemlerinde diğer kimyasallarla birlikte liç yöntemi ile kazanım yapılıyor.
Siyanür hızla öldürür
Siyanür hızlı etki eden bir zehir. Siyanür zehirlenmesi, asıl olarak siyanür içeren maddelerin ağız yoluyla alınması ile gerçekleşiyor. Bunun dışında solunum ve deriden emilim yoluyla da zehirlenme olabiliyor. Belirtiler ve ölüm sıklıkla çok çabuk gerçekleşiyor. Hidrojen siyanür buharı en hızlı etki eden biçimi ve belirtiler saniyeler içinde, ölüm ise dakikalar içinde gerçekleşiyor. Siyanür tuzlarının ağız yoluyla alınmasında yavaş emilmeleri nedeniyle zehirlenme yavaş oluşmakta, tedavi ile kişinin kurtarılması mümkün olabilmektedir. Siyanüre dair yapılan araştırmalarda olguların yüzde 70’inde siyanür bileşiminin kişinin kendisi tarafından alındığını ortaya koyuyor. Solunum yolu ile siyanür zehirlenmesi en tehlikeli olanı, çünkü mukoza ve alveollerden toksik dozda emilim çok hızlı geçiyor. Hidrojen siyanür için ölümcül doz 50 mg, sodyum ve potasyum tuzları için ise 200-300 mg olarak belirtiliyor.
Badem kokulu zehir!
Türk Tabipler Birliği (TTB) siyanürü şöyle tarif ediyor: ‘Siyanür ‘Hidrosiyanik asit’ ya da ‘prussik asit’ olarak da bilinen, son derece toksik maddedir. Gaz formu olan hidrojen siyanür (HCN); renksiz, acı bademi andıran kokulu gazdır. Sıvı formu olan hidrosiyanik asit ya da prussik asit ise yüzde 2 ve yüzde 4 oranında suda çözelti halinde bulunup ‘Scheele asidi’ olarak da anılmaktadır. Sıvı siyanür de gaz hali gibi renksizdir ve yoğunlaştıkça badem kokusu yayar. Bununla birlikte, sodyum ve potasyumun oluşturduğu siyanür tuzları beyaz renkli katı maddelerdir ve siyanür içeren maddeler içerisinde en sık rastlananlarıdır.’
MÊRDÎN/ JINNEWS