Sivil toplum örgütleri, 16-17-18 Temmuz’da İmralı’daki ihlalleri de içeren raporunu BM İşkenceye Karşı Komite ile görüşecek. Görüşmenin ardından ihlallere dair ‘Türkiye Raporu’ hazırlanacak
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyinin (İHK) 56’ncı Oturumu, 18 Haziran’da BM Cenevre Ofisi’nde başladı. 12 Temmuz’a kadar devam edecek oturumlarda birçok hak ihlali ele alınıyor.
BM İşkenceye Karşı Komite, 16-17-18 Temmuz tarihlerinde yapılacak oturumda sivil toplum örgütlerinin raporlarını görüşecek. Türkiye’den de Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Medya ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (MLSA) ile The World Organization against Torture (OMCT) rapor sunun sivil toplum örgütleri arasında yer alıyor.
Rapor sunan sivil toplum örgütlerinden en az bir temsilci, Türkiye’deki ihlallerin tartışılacağı oturumlara katılacak. Oturumun ilk gününde sivil toplum örgütleri, raporlarına dair sunumlar yapacak. Sonraki günlerde Komite, Türkiye’ye sorular yöneltecek. Komite, oturumlardaki tartışmalar sonrası “Türkiye Raporu” hazırlayacak. Türkiye’deki ihlaller ve işkence suçlarını kapsayacak raporun ise 2025 yılı içerisinde açıklanması öngörülüyor.
4 sivil toplum örgütü, oturumlara dair 49 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporda, mutlak tecrit altında tutulan ve 40 aydır kendisinden haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi başta olmak üzere diğer cezaevlerinde yaşanan ihlaller yer aldı. Yine düşünce ve ifade özgürlüğü alanlarında yaşanan ihlaller de raporda yer aldı.
İmralı cezaevindeki ihlaller endişeye neden oluyor
Raporda, İmralı Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan ile tutsaklar Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar’ın aile ve avukatlarıyla görüştürülmemeleri, iletişim haklarından yoksun bırakılmaları ile mutlak tecrit koşullarına dair kapsamlı bilgilere yer verildi.
İmralı Adası’nın kara, deniz ve havada belirli bir mesafeye kadar askeri yasak bölge ilan edildiğine dikkat çekilen raporda, cezaevinin statüsü, konumu, yönetim yaklaşımı, sistematik uygulamaları ve yargının eylemlerinin ayrımcılık ve işkence ihlalleri konusunda ciddi endişelere neden olduğu vurgulandı.
8 yıllık kesintisiz avukat yasağı
Raporda, Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar ve Hamili Yıldırım’ın ağırlaştırılmış müebbet; Veysi Aktaş’ın müebbet hapis cezası aldığına işaret edildi. Ancak avukat görüşmelerinin yaptırılmadığına vurgu yapıldı. 1999’dan kısa bir süre sonra avukat görüşlerinin “tekne arızalı”, “hava kötü” ve “kaptan izinli” gibi gerekçelerle ihlal edildiği, 27 Temmuz 2011’den sonra ise avukat görüş yasağına dair ihlalin daha da ağırlaştırıldığı ifade edildi.
Abdullah Öcalan’ın 8 yıl boyunca avukatlarıyla görüştürülmediğine dikkat çekilen raporda, 15 Temmuz askeri kalkışma sonrası 21 Temmuz 2016’da Bursa İnfaz Hakimliği’nin Abdullah Öcalan, Aktaş, Yıldırım ve Konar’ı OHAL kapsamında avukat ziyaretlerinden, aile ziyaretlerinden, telefon, mektup ve diğer tüm iletişim haklarından ve dış dünya ile tüm bağlarından men etme kararı aldığı belirtildi. “Bu yasaklar, asla mahkumlar için uygulanamayacak hükümlere dayanmaktadır” denilen raporda, “Bu yasaklar, Şubat 2018’de altı aylık dönemler halinde uygulanmaya başlasa da, kesintisiz bir şekilde İmralı Disiplin Kurulu kararlarıyla devam etmiştir ve bugüne kadar en az 20 kez tekrarlanmıştır” denildi.
Engellemelerin yasaya aykırılığı
Telefon hakkının yönetim ve İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla her 6 ayda bir tekrarlanarak yasaklandığı ifade edildi. Raporda, tüm bu yasak ve engellemelerin gizlilik içinde ve yasaya aykırı bir şekilde yürütüldüğü, bu nedenle tüm bilgilere erişimin sağlanmadığının altı çizildi.
Raporda, Abdullah Öcalan’ın açlık grevleri sonrası 2019 yılında gerçekleşen 5 avukat görüşünün dışında, son 13 yılda avukatlarıyla görüştürülmediğine yer verildi. Abdullah Öcalan’ın 6 Ekim 2014 yılından beri sadece 5 kez aile görüşmesi gerçekleştirebildiği; son aile görüşünün 3 Mart 2020 tarihinde yapıldığı; 27 Nisan 2020 ve 25 Mart 2021 tarihleri olmak üzere sadece 2 telefon görüşmesi yaptığı aktarıldı.
Diğer tutsakların da avukatlarıyla görüştürülmemesi
Hamili Yıldırım’ın hiçbir zaman avukatıyla görüştürülmediği; Yıldırım’ın 2 aile ziyareti ile 27 Nisan 2020 ve 25 Mart 2021 tarihlerinde 2 telefon görüşmesi yaptığı belirtildi. Ömer Hayri Konar’ın hiçbir zaman avukatıyla görüştürülmediği; toplamda 3 aile ziyareti yaptığı; 27 Nisan 2020 tarihinde Kovid-19 pandemisi sırasında bir telefon görüşmesi yapmasına izin verilmediği ifade edildi. Veysi Aktaş’ın da hiçbir zaman avukatıyla görüştürülmediği; toplamda 3 aile ziyareti yaptığı; 27 Nisan 2020 tarihinde Kovid-19 pandemisi sırasında bir telefon görüşmesi yapmasına izin verildiğine işaret edildi.
‘İnsanlık dışı’ cezalar
25 Mart 2021 tarihinden bu yana İmralı’dan haber alınamadığına dikkat çekilen raporda, verilen yasak kararlarının “toplu” ve “insanlık dışı” olduğu vurgulandı. Raporda, disiplin cezalarıyla aile görüşlerinin engellememesi gerektiği, yeterli gerekçe gösterilmeden bu hakkın engellenmesinin ise hem iç hem de uluslararası hukuku ihlal anlamadığına geldiği ifade edildi.
2020 CPT raporu hatırlatması
Raporda, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) 2020 yılında açıkladığı rapora yer verildi. Raporda İmralı’da tecrit uygulandığına yer verildiği anımsatıldı.
İmralı’da “keyfi, özel ve ayrımcı” kararların sistemli bir şekilde alındığını kaydedildi. Tutsaklara dönük suçların da merkezi bir politik karar olarak nitelendirildi. Raporda, sorumluların görevi kötüye kullandıkları ve bununla ilgili yargılanmadıklarının altı çizildi.
BM hükümlerinin ihlali
İmralı’daki ihlallerin BM Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin hükümlerinin ihlali anlamına geldiğine işaret edildi. Bu yönlü Anayasa Mahkemesi (AYM) ve diğer yargı erklerine yapılan başvuruların ise sonuçsuz kaldığı aktarıldı.
40 aydır İmralı’dan hiçbir haber alınamamasının “fiziksel, zihinsel ve psikolojik bütünlüklerine zarar veren koşullar” olduğu belirtildi. BM Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin “insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleyi” yasaklayan 7’nci maddesinin ihlal edildiği vurgulandı. Ayrıca sözleşmenin “özgürlüğünden yoksun bırakılan herkesin insanlıkla ve insan kişiliğinin içsel değerine saygı gösterilerek muamele görmeye hak kazandığını” düzenleyen 10’uncu maddesinin de ihlal edildiği kaydedildi.
Kronik solunum rahatsızlıkları
Abdullah Öcalan’ın 75 yaşında olmasına rağmen son 25 yılını İmralı’da tecrit koşullarında geçirdiğine yer verilen raporda, Öcalan’ın kronik solunum rahatsızlıklarının CPT raporlarına yansıdığı belirtildi.
Veysi Aktaş’ın 55 yaşında olduğu, son 30 yıldan fazladır özgürlüğünden mahrum bırakıldığı ve son 9 yıldır dış dünya ile iletişim kuramadığına dikkat çekildi. 70 yaşındaki Hamili Yıldırım’ın ve 65 yaşındaki Ömer Hayri Konar’ın en az 20 yıldır sürekli yüksek güvenlikli cezaevlerinde tutulduğu ve son 9 yıldır İmralı’da dış dünya ile iletişim kuramadıkları belirtildi.
Raporda, avukatların Temmuz 2022’de BM İnsan Hakları Komitesi’ne (İHK) iletişim kopukluğu başvurusunda bulunduğu, 6 Eylül 2022 tarihinde BM İHK’nin avukatların “tedbir” talebini kabul ederek, avukatların müvekkilleriyle bir kısıtlama olmaksızın görüştürülmesine karar verdiği hatırlatıldı. Raporda, BM İHK’nin başvurunun esasına ilişkin henüz nihai bir karar vermediği ve sürecin hala devam ettiği bilgisine yer verildi.
Haber: Diren Yurtsever\MA