Tarihsel olay ve olguları zaman ve mekândan bağımsız ele alıp değerlendirmek hakikate asi olmaktır. Doğa toplumsal ekolojinin mekânı olduğu gibi; yaşamın örgütlendiği, kuramsal ve yapısal olarak kültürün oluştuğu mekândır. Alevi süreklerine karşı yapılan katliamlarda zaman ve mekânın ruhu göz önüne alınarak değerlendirme yapmak, süreci bilince çıkarma ile eş anlamlıdır.
Kürt Alevi topluluklarının yoğunca yaşadığı iki bölge hep zulme uğramıştır. Dersim merkezli “Fırat havzası” olarak tanımladığımız bölge Kürt-Alevi topluluklarının yoğun olarak yaşadığı bölgelerden biridir. Diğer bir bölge de Maraş merkezli “İç Toroslar” havzasıdır. İmparatorluklar döneminden günümüze kadar Dersim’e “sel hareketleri” eksik olmazken, İç Toroslar havzasının sürekli demografik yapısı ile oynanmış, hakikat ve özgürlük arayışında bulunan değerleri yok edilmiş, sürgüne gönderilmiş, halk sürekli kontrol ve denetim altına alınmıştır. Bu devlet aklı imparatorluklardan günümüze kadar devam etmiştir. 1967 Elbistan, 1975 Malatya, 1978 Malatya, Maraş ve Sivas katliamları ve son olarak halkın rıza göstermediği halde Maraş- Terolar yerleşkesinde, halkın IŞİD’çi olarak tanımladığı mülteci kampının kurulmasıdır.
29 yıl önce canlı yayında tüm dünyanın gözü önünde, hak ve hakikati haykıranlar diri diri yakıldı. Hak ve hakikat için sema dönenler, “Dönen dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan” diyenler, “ Yürü be Hızır Paşa senin de çarkın kırılır” diyenler, resmi ideolojinin tekçi tezine karşı “ el ele el hakka” diyerek; birlikte özgür, demokratik bir yaşamı haykıranlar katliama uğradı. Sivas katliamı “kendini bilmez, cumhuriyet karşıtı, bir grup meczubun” katliamı değildir. Planlı, programlı, detayları düşünülerek, dönemsel aktörleri seçilerek senaryosu yazılmış devletin gözü önünde, zamanın iktidarı tarafından yapılmış bir katliamdır.
90’lı yıllardan itibaren Kürt halkının demokratik siyaset alanında özne olması, iradenin meclise taşınması, politikanın hakikati inşa dinamiklerinden biri olması gerçekliğinin görünür olduğu, Kürt Alevi toplulukları tarafından karşılık bulmuştu. Alevi toplulukları ile emek, barış, demokrasi güçleri ikrarlaşarak sorunlarını çözebilecekleri gerçekliği ile birleştiler. İç Batı Toros havzasında yaşayan Kürt Aleviler kendi zaman ve mekânları ile etnik aidiyetleri tarihsel ve kültürel değerleri ile buluştular. İç Batı Toroslarda yıllardır Kürt Aleviler Türklerle beraber yaşıyor.
2 Temmuz Sivas katliamını; ilerici-gerici, laik-dindar, iyi-kötü, demokrat-şeriatçı, Alevi-Sünni şeklinde tanımlamak, yöntem açısından bütünlüklü yaklaşmamak olur. Bütünlüklü varoluşsal durum günümüz açısından da özellikle Aleviler tarafından esas alınması gereken yöntemsel gerçekliktir. Olay ve olgulara bütünlüklü yaklaşmak, kapitalist uygarlık anlayışın düalizminden kurtulmak Aleviliğin kültürel direniş hattının da temelini oluşturur.
Alevilerin “Her kuş kendi dilinde öter, her ot kendi kökü üzerinde yeşerir” söylemini esas alarak, farklılıkların özgür birliği temelinde ikrarlaşmaları, düalizmden kurtulmaları olabilecek katliamları önlemede önemli rol oynar. Eşit, adil, ikrar ve rızalı, özgür birliktelik esası üzerine yaşamı inşa etme arayışı aynı zamanda üçüncü halin siyasetidir.