Hüseyin Deniz
Faiz indirme/bindirme sırasında yaşanan tartışma bir bakanı daha yerinden etti. Geçen yılki faiz indirme yükseltme tartışmasında hem Hazine ve Maliye Bakanı, hem de Merkez Bankası başkanı gitmişti. Üstelik Merkez Bankası başkanı olduğu kısa sürede beklentilere yanıt veren Naci Ağbal, 6 ay dolmadan yine bir faiz indirme/bindirme tartışmasında koltuğu gece yarısı bırakmış, yerine Şahap Kavcıoğlu gelmişti. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda bu süre daha uzun oldu. Ancak bu sonbaharda yaşanan yeni faiz indirme tartışmasında bu kez Hazine ve Maliye Bakanı gitti. Bir yıl 20 gün dayanabildi.
Gerekçe Cumhurbaşkanı takdiri olsa da gerçek “Faiz sebep, enflasyon neticedir” kabulüne uymamaktan… Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazartesi günkü grup toplantısında AKP içinde kendisi gibi düşünmeyenlere yönelik olarak “Faizi savunanlarla bir olmam” diyerek yollarını ayıracaklarını söylemişti. Bu sözleri bir tek Elvan alkışlamamıştı. Bu sözlerin ardından dolar yeniden yükselişe geçti. Geçen hafta 13.00’ten geri düşürülüp zar zor 12.20’ye düşürülen dolar dün yeniden aynı seviyeye ulaştı. Blomberg HT’ye göre öğlen saatlerinde Merkez Bankası kurdaki yükselişi düşürmek için piyasalara 700 milyar dolar sattı. Bir müdahale olduğu, gün içinde alış fiyatının satış fiyatını birçok kez yakalamasında da gözlendi. En son 13.30 civarındaydı. Bu, henüz Maliye ve Hazine Bakanı Lütfi Elvan görevden alınmadan önceydi.
Yerine, Bakan Yardımcılığı görevini yapan Nureddin Nebati atandı. Son gelişmeye piyasaların nasıl bir tepki vereceğini öngörmek zor olmasa gerek. Döviz kuruna bakın, Dolar/TL’ye bakın anlarsınız.
Bu görevden alma hükümetin kendi içinde ideolojik netleşmeye gitmesi açısından dikkat çekici. Bunun AKP cephesindeki etkileri önümüzdeki süreçte anlaşılabilecek. İç ve dış kamuoyuna yönelik yansımalarına gelince; Reuters’in “Türkiye sahip olmadığı parayı harcıyor” vurgusu daha büyük bir etki yaratacak gibi. Belirsizlik ve bundan kaynaklı kararsızlık giderek artıyor. İktidar tek başına piyasaların beklentisine direniyor. Bu duruşu yandaşı ekonomi çevreleri destekliyor gibi gözükse de fırtına koptu kopacak gibi. AKP’li esnaf bile dert yanıyor. Dış sermayeye gelince, bu kadar hengamenin olduğu bir yerde iyi imkanlar (düşük lira, ucuz işgücü, diğer mali destek ve vergi avantajları) olsa da yatırım yapar mı?
Tam bu noktada önemli bir olay daha var: Asgari ücretin belirlenmesi. İktidar “Milletimizi ezdirmeyeceğiz” diyor. Bu iyi bir zam anlamına mı geliyor? İyi bir zam da öncelikle dolar kuruna bağlı. Aralık 2020’de Dolar kuru 7.40 liraydı. Bir yıl sonra 13.40 lirada. Artış yüzde 80. Bu durumda yapılması gereken asgari ücretin de o kadar artması yani net ücretin 5 bin 400 lira olması. Bunun altında verilecek her rakam, sermaye nezdinde sıkıntı yaratmaz. Çünkü kur yükseliyor, lira değer kaybediyor, asgari ücretin vergi dilimlemesi, üzerindeki vergiler derken işçinin sevinci ancak birkaç ay sürer. Öncelikle üzerindeki vergi yüklerinin kaldırılması önemli. Asgari ücretle ortalama bir cep telefonu bile zar zor alınıyor, hatırlatalım.