Türkçe’de daha önce Hırçın Kız-Huysuz Kız olarak çevrilen ve sahnelenen oyun Emine Ayhan’ın yeni ve akıcı çevirisi ile geçtiğimiz günlerde prömiyerini gerçekleştirdi. Son dönemde bir devlet politikası olan kadını eve hapsetme ve kadın bedeni üzerinden toplumu dizayn etme saldırılarına karşı Şirreti Evcilleştirmek tam da bu sorunu irdeliyor
Roller yer değiştirebilir, bunu hayatın içinde görerek, denk gelerek ve yaşayarak öğreniyoruz. Aslında bir nevi karşılaşmak denilir. Yine denilir ki, insan farkında olmasa bile karşılaşmaları örgütleyebilendir. Tehdidi de teselliyi de nasıl karşıladığına ve nasıl yoğurduğuna yani yön verdiğine bağlıdır.
William Shakespeare’nin ‘Şirreti Evcilleştirmek’ (The Taming of the Shrew) adlı oyunu Kemal Aydoğan’ın yönetmenliğinde Moda Sahnesi’nde gösterime girdi. Son dönemde gerek elektrik zamlarına karşı geçen sene gerçekleştirdiği ve inatla sürdürdüğü sivil itaatsizlik eylemi olan ‘Ödemiyoruz’ kampanyası gerekse de Kültür Bakanlığı’nın asla destek vermemesine rağmen bir yılda 6 yeni oyunu izleyici ile buluşturması ile Moda Sahnesi her kesimin ilgisini çekiyor. Takip edenler bilir, Kemal Aydoğan’ın yönetmenliğini üstlendiği oyunlar genelde politik göndermeleri ve gündelik politik sorunları merkezine alıyor. Yeni oyun Şirreti Evcilleştirmek de böylesi bir oyun.
Türkçe’de daha önce Hırçın Kız-Huysuz Kız olarak çevrilen ve sahnelenen oyun Emine Ayhan’ın yeni ve akıcı çevirisi ile geçtiğimiz günlerde prömiyerini gerçekleştirdi. Son dönemde bir devlet politikası olan kadını eve hapsetme ve kadın bedeni üzerinden toplumu dizayn etme saldırılarına karşı Şirreti Evcilleştirmek tam da bu sorunu irdeliyor.
Çevirmen Emine Ayhan’ın ‘şirret’ ve ‘evcilleştirme’ kelimelerini etimolojik olarak yan yana getirip oyuna yeni bir yorum katmasının elbette ki güncel bir karşılığı var. Halen günümüzde verili cinsiyet rollerinin dışına çıkanları, sadece cinsiyet değil, toplum içinde kalıplaşmış rollerin dışına çıkan ırk, din ve yönelimden toplulukların ya da bireylerin ısrarla ehlileştirilmesi, terbiye edilmesi yani evcilleştirilmesi emredilir. Bu etimolojiden ve akan zamandan yola çıkarak kadını hayvan yerine kullanıp evcilleştirilmeyi dayatan egemen anlayışa bir itiraz niteliği taşıyor bu yeni çeviri. Nihayetinde ezilenin kendi tarihini yazması kadar kendi yarasını da yazması yaşamsal önemdedir.
Dünyada ve Ortadoğu’da kadın mücadelesinin yükseldiği, Türkiye’de ise buna karşı kadınların mücadele ile elde ettiği kazanımlarını bir bir gasp eden iktidarın ‘oyunlarına’ karşı konumlanan bu oyun, bu anlamda önem kazanıyor ve adeta gelişecek refleksin adını koyuyor: Özsavunma.
Şirreti Evcilleştirmek oyununun geniş oyuncu kadrosu var. Timur Acar, Melis Birkan, Uluç Esen, Sedat Küçükay, Elif Gizem Aykul, Gürsu Gür, Çağlar Yalçınkaya, Ali Büyükkartal ve Yasin Yürekli’nin rol aldığı oyunda gülmek kadar rahatsız olmak da izleyicinin payına düşüyor. Timur Acar’a (Petruchio) verilen rolün belirleyiciliğinden ve tabii sanatçının performansından dolayı oyunda sürekli gözler onu arıyor. Yine Melis Birkan’ın (Katherina) nasıl tepki vereceği veya nasıl tepkisiz kalacağı da seyircide merak uyandırıyor. Nihayetinde oyunun sonunda tüm oyuncuları ayakta alkışlamaktan insan kendini alamıyor.
Shakespeare’in metinlerinde egemene de topluma da edebi bir tepki vardır. Bundan dolayı olacak, yönetmen Aydoğan, metni güncellemiş ve yazarın ruhuna yakışır düzenlemeler yapmış. Gündelik itirazları, tepkileri ve politik göndermeleri oyunda her bir role uygun bir şekilde yedirmiş. Misal, ekonomik krizden tutalım sıradan bir insanın o esnada sığınacağı nidâ ya da şarkıyı oyunda isabetli bir şekilde yerleştirmiş.
Oyunun başında seyirci en önce bir erkek muhabbetinin ortasında, daha doğrusu bir erkek ittifakında kendini buluyor. Bir araya gelen ve her birinin kendi çıkarının kollandığı bir hayatın orta yerinde tabii ki kadın bedeni ve onun verili rolü üzerinde entrikalar ve güç dengeleri şekilleniyor. Yazarın dönemin ruhunu yansıttığı ve benzerlik kurduğu kadın-hayvan ehlileşmesi nedeniyle erkeklik havada uçuşuyor.
İnsanevladının öğrene geldiği tahakküm sırları ve sınırları her bir oyuncunun kendi sahasında tiratlarıyla şekillenirken bir sonraki sahneyi tahmin etmek seyirciye kalıyor. Son sözü ezilenin söylediği gerçeği ise başka tartışmaları beraberinde getiriyor. Bir izleyici olarak metinden anladığım şu oldu; Böyle geldim böyle giderim değil, ben buyum ve böyle yaşayacağım, diyor evcilleşmeyen. Nihayetinde karakterin dediği gibi; “Beğenin beğenmeyin, yüreğimdeki öfkeyi konuşacak benim dilim, çünkü onu saklamaya kalkarsa, paramparça olur kalbim. Kalbimi paramparça edeceğime, gönlümden geçeni gönlümden geldiği gibi sonuna kadar dökeceğim kelimelere…”
Rollerin, edebi tiratların, baş döndürücü performansların izleyiciyi yerine mıhladığı gibi heyecanlandırdığı bu oyun dilerim hakkınca tartışılır ve izlenir. Meraklısı için oyun takvimi Moda Sahnesi’nin sosyal medya hesabında güncel olarak paylaşılıyor.
Son olarak, sahne dekorundan müziğine, kostümüne ve ışığına dek heyecanla tertiplenen oyunun mutfağında ciddi bir emek, alkışlatan bir zeka da mevcut. 2023’ün başında sahnelenen Şirreti Evcilleştirmek, adının verdiği cesaretle hepimizi tembihlenmekten ve ehlileştirmekten uzak kılsın. Şirret bir tavırdır ve tedavisi yoktur.