Şirnex’te termik santraller, asfaltit madenleri ve petrol sondajları ile süren enerji işgali güneş tarlaları ile genişletiliyor. Bölge halkı için hiçbir karşılığı olmayan bu girişimlerle bölge yerle bir ediliyor
Şirnex ormanları asker desteği ve korucular eliyle yakılıp kesilerek büyük ekolojik yıkımlar yaratıldı. Bu süreçte bölgede nerede akan su varsa baraj ve HES’ler inşa edilerek sular doğadan ve halkın kullanımından çalındı. Diğer yandan bölgede kurulan ve ürettikleri enerjiyi sınır ötesine satan termik santraller bölgeyi yaşanmaz yer haline getirirken, termik santrallerde dünyanın en kirli yakıtı olarak nitelenen asfaltit yakılarak maden alanları genişletildi. Sadece Gabar’da 33 adet petrol sondajı açılırken, üretilen petrol yabancı şirketlerle ortaklaşa pazarlanmaya başladı. Petrol sondaj sayısının en az 100’e ulaşması için ise çalışmalar sürmekte. Tüm bunlara ek olarak bu kez mera ve tarım arazilerini işgal edecek olan güneş tarlaları (GES) sayısı giderek artıyor.
İSDEMİR’de Hezex’te
Şirnex’ın Hezex (İdil) ilçesi sınırları içinde Yakut Yenilenebilir Enerji Tic. Ltd. Şti. tarafından 18 MW gücünde Yakut Depolamalı Güneş Enerji Santrali kurulacağı duyuruldu. Hezex’in Sıvık (Okçu) köyü sınırları içinde 280 bin metrekare mera ve tarım arazisi üzerine 42 bin 545 adet güneş paneli kurulacak. Ayrıca her biri 200 kW gücünde 90 adet evirici ve lityum aküler için 1000 m2 alan işgal edilmiş olacak. Diğer yandan İskenderun Demir ve Çelik A.Ş. (İsdemir) yine Hezex sınırları içinde 2 milyon 170 metrekare mera ve tarım alanında 347 bin 274 adet güneş paneli ile 130 MW güçte İsdemir Şırnak Güneş Enerji Santrali (GES) kuracağı duyurulmuştu. İdil’de üretilen enerji ile İsdemir’in işletmesinde kullandığı elektrik tüketimi arasında mahsuplaşma yapılacak. Bölge halkının ise üretimden veya mahsuplaşmadan hiçbir çıkarı olmayacağı gibi meraları ve tarım alanları ise ellerinden alınmış olacak.
Tipik sömürgecilik uygulamaları
Sömürgecilik kısa anlatımıyla, “Sömürgeciler sömürdükleri bölgelerin kaynaklarına, iş gücüne, pazarlarına el koyar ve aynı zamanda sömürgeleri altındaki halkın sosyo-kültürel, dinî değerlerine baskı uygularlar” diye aktarılır. Kürt coğrafyasında tipik sömürgecilik uygulamaları ise ayyuka çıkmış durumda. Kürt coğrafyasında halkın olan ve aynı zamanda kullanımında olan tarım ve mera alanlarına el koyma uygulaması genişleyerek sürerken bölge coğrafyası ise yerle bir ediliyor. Kürt coğrafyasında doğal yaşam yerle bir edilerek şirketlere yağma alanı açılıyor. Ormanların yakılıp kesilmesi, köylerin yakılıp zorla boşaltılması gibi uygulamalarla birlikte bölgede enerji, maden vb. sermaye işgalleri büyütülmekte. Devlet bu uygulamalarla sermayeye alan açarken, uluslararası büyük sermayeyi de bölgeye davet edip ‘yerli-milli’ ortaklıklar kurarak bölgeyi adeta yok oluşa bağlamakta.
Yıkım kesintisiz sürüyor!
Güneş panelleri ve rüzgar tribünleriyle doğal yaşam ve geleneksel üretim süreçleri yok edilirken, tarım ‘fabrikalara’ taşınarak ‘topraksız’ tarım uygulamalarına geçiş hazırlığı yapılıyor. Sermayenin attığı her adım büyük toprak kayıplarını ortaya çıkarırken, dünya ormansız ve nitelikli suya erişmenin mümkün olmayacağı bir geleceğe taşınıyor. Ortadoğu’daki savaşların, kapitalizmin ‘yenilenebilir enerji’ yalanıyla vazgeçtiğini ilan ettiği karbon yakıtlar olan petrol ve doğalgaz üzerinde yaşanıyor olması ise dikkat çekiyor. Rüzgar enerjisi için ormanların, meraların, deniz ekosisteminin yıkımına yol açılırken güneş enerjisi için tarımsal arazilerin ve meraların işgal ediliyor olması ise bugüne kadar ortaya çıkarılmış olan ekolojik yıkımın bir başka boyutta ortaya çıktığını gösteriyor.
EKOLOJİ SERVİSİ