Erdoğan’ın açıkladığı ‘koronavirüse karşı önlemler’ paketi, salgını tedirginlikle izleyen yurttaşlar için hayalkırıklığı oldu. Daha çok şirketleri kollayan destek paketi ise ‘evde kalması’ tavsiye edilen emekçiler için hiç bir güvence içermiyor
Yusuf Gürsucu / M. Ender Öndeş/ İstanbul
Koronavirüs vakalarının tırmanışı karşısında resmi kurumların politikasızlığı nedeniyle bir yandan çaresizce yaşamını sürdürürken, bir yandan gelecek kaygısına boğulan yurttaşlar, bir kez daha hüsrana uğradı. Önceki gün düzenlenen Koronavirüsle Mücadele Eş Güdüm Toplantısı’nın ardından kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, abdest almanın faydalarından 2071 hedeflerine kadar her şeyden söz ederken, her gün işini gücünü kaybeden ve artık hayatını kaybetmekten de korkan yurttaşlara sabır, dua ve kolonyadan başka bir vaatte bulunmadı. Konuşmasına, koronavirüs mücadelesine milyarlar ayıran Avrupa ülkelerini eleştirerek başlayan Erdoğan, sözlerinin yarıdan fazlasını kendi yönetimini övmeye ayırdı. Hemen her günkü konuşmalarında yer alan ‘2053 ve 2071 vizyonları’nı bir kez daha tekrarlayan ve krizden sonra 21. yüzyılın “Türkiye’nin asrı” olacağını iddia eden Erdoğan, uzun süre de koronavirüsle mücadele konusundaki başarılarını övdü.
Muhalifleri unutmadı
Bu arada Erdoğan, her zaman olduğu gibi politikalarını eleştirenlere yüklenmeyi de ihmal etmedi. Tekçi politikaları eleştirenleri adeta ‘virüsle işbirliği’ yapmakla suçlayan Erdoğan, “Ellerini ovuşturarak, bu virüsün ülkemizi esir almasını bekleyen muhterislere aradıkları fırsatı vermedik, vermeyeceğiz” dedi.
Evden çıkmasanız iyi olur
Konuşmasında çalışmadan yaşaması mümkün olmayan milyonlarca insanın virüsten nasıl korunacağı sorusuna yanıt vermeyen Erdoğan, yurttaşlara ‘evden çıkmama’ tavsiyesinde bulunmakla yetinirken, devletin evde kalanlara ne gibi bir destek vereceğini açıklamadı. Erdoğan, konuşmasında yalnızca “öpüşmeme sarılmama” üzerine öğütler verdi, abdest almanın koruyuculuğundan söz etti, hadislerden örnekler verdi, ancak devletin yurttaşları evde tutmak, temastan korumak için ne yapacağına değinmedi.
Çılgın proje: Kolonya
Erdoğan, konuşmasında ayrıca İstanbul ve Ankara’da 65 yaş üzerindeki tüm yaşlılara koruyucu maske ve kolonya dağıtacaklarını belirterek yalnız yaşayan 65 yaş üzeri vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanmasında, devlet kadar, yakınlarına ve komşularına da görev düştüğünün altını çizdi, kamu bankalarının 76 yaş üzeri emeklilerin maaş ödemelerini, isterlerse evlerinde yapacaklarını belirterek, huzurevlerindeki doktor sayısını da artıracaklarını bildirdi.
Ücretli izin istiyoruz
Konuyla ilgili görüştüğümüz Tofaş’ta çalışan ve adını vermek istemeyen bir işçi ise işyerinde birbirinden ayrı durmanın imkânsız olduğunu belirterek dezenfektan çalışmalarının önemli olduğunu kaydediyor ama “Virüsü dışarıdan getirebileceğimiz için bunun ne kadar etkili olabileceği konusunda kararsızım” diyor. “Bizler ücretsiz değil ücretli izin verilmesini istiyoruz” diyen Tofaş işçisi, “İşsizlik fonundan gelmediği günlerin ücretleri ödenebilir. Son 3 ayda bu uygulanıyordu. Bu salgınla alakalı da uygulanabilir. Bizler fabrikada hiçbir devlet yetkilisi görmedik. 7-8 bin kişinin çalıştığı fabrikaya ilgisiz kalmaları anlaşılmaz” diye kaydetti.
Sendika ne işe yarar?
Gebze’de metal sanayinde çalışan bir işçi ise görüşlerini “Zaten yaşamımız bir cehennem gibiydi, şimdi iyice dibe vuracağız” sözleriyle açıkladı. Metal işçisi, “İşverenlerin ekonomik olarak sıkıştıklarında ilk başvurdukları uygulama işçileri işten atmak, ücretsiz izine ayırmak, yıllık izinlerini zorunlu kullandırmaktır. Salgından da yararlanmak isteyecekler. Hükümet onların hükümeti ve onlar rahat. Ya biz? Sendikalar ne işe yarıyor? Büyük bir salgın var neden tüm işçiler ücretli izine gönderilmiyor?” diye sordu. “İşçiler, sendikaları en azından buradan zorlamalıdırlar” diyen işçi, “İşverenler kriz fırsatçılığı yapacak, bu kesin. Peki, bizim hiç mi değerimiz yok! Resmen işverenin insafına terk ediliyoruz” dedi
İşçiler patronun insafına terk ediliyor!
Koronavirüs salgını ile ilgili bazı kararlar alınıp uygulamaya konurken işçiler için herhangi bir önlem açıklanmadı. İşçiler ve sendikalar patronun insafına terk edildiklerini belirtiyorlar. Gazetemize konuşan DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda İş Genel Başkanı Seyit Aslan, salgına ilişkin olarak “Tüm fabrika ve atölyelerde yeniden düzenlemeler yapmak gerekir. İşçilerin mesafeleri asgari 1 metreye çıkarılabilir, çalışma saatleri düşürülebilir” gibi öneriler getirirken, zaten işyerlerinin denetlenmediğini belirterek işçilerin sağlıksız koşullarda çalışmama haklarının olduğunu kaydetti. Aslan, “Özel ve kamu dahil tüm sağlık kuruluşlarının ücretsiz olarak sağlık hizmetini vermesi gerekiyor. Bu kadar büyük tehlike karşısında halen sağlık sisteminin paralı olması anlaşılır bir şey değil. Tüm işyerlerinin kamu tarafından dezenfekte yapılması, servisler, toplu kullanım alanları, yemekhane vs. tüm yerlerde gerekli hijyen koşullarının oluşturulması gerekiyor. Maske ve dezenfekte malzemeleri, kolonya işçilere ücretsiz dağıtılmalı” diye konuştu. Aslan, “Kapitalistlerin kasaları ağzına kadar para doludur. Yetmiyor devletten her türlü kaynak aktarılıyor. Kesinlikle ücretsiz izin uygulamalarını kabul etmemek gerekiyor” diyerek, işyerlerinde acilen işçi sağlığı ve iş güvenliği komitelerinin oluşturulması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Umre itirafı: Önce eve yolladık!
Konuşmasının bir yerinde, 2 Mart’ta umreden dönen yurttaşları “sağlık muayenesinden geçirildikten sonra 14 günlük karantina kuralına uymalarını tavsiye ederek evlerine gönderdiklerini” aktaran Erdoğan, bir başka yerinde de “15 Mart’ta, umreden dönen vatandaşlarımızın, öğrenci yurtlarında karantinaya alınması uygulamasını başlattık” diyerek, aradaki tam 13 gün boyunca herkesin elini kolunu sallayarak evine gittiğini itiraf etmiş oldu.
Pakette ne yok?
Erdoğan’ın açıkladığı ‘kalkan’ paketinde yurttaşların acil önlem olarak beklediği maddelerin hiçbiri yer almadı. HDP’nin önceki gün yaptığı çağrıda da yer alan, işten çıkarmaların yasaklanması, bütün çalışanlara ücretli izin verilmesi, okulların tatil edilmesinden dolayı kamu ve özel sektörde çalışan ebeveynlere ücretli izin verilmesi, bütün işsizlere İşsizlik Sigortası Fonu’ndan şartsız aylık ödeme yapılması gibi önlemler hiçe sayıldı. Temel yaşam ihtiyaçları olan doğalgaz, su, elektrik ve internetin ücretsiz hale getirilmesi, kira ödemelerinin salgın süresince durdurulması, bütün banka borçlarının ertelenmesi gibi önlemlere ise hiç değinilmedi. Aynı şekilde bütün sağlık hizmetlerinin ücretsiz hale getirilmesi, özel hastanelerin kamuya devri gibi acil talepler de programda yer almadı.
Paketten ‘açlık oyunları’ çıktı
Erdoğan’ın “Ekonomik İstikrar Kalkanı” adı altında açıkladığı 19 maddelik programın tamamını şirketlerin, ihracatçıların, turizmcilerin ihtiyaçlarına yönelik önlemlere ayırdığı görüldü. Programda; perakende, AVM, demir-çelik, otomotiv, lojistikulaşım, sinema-tiyatro, konaklama, yiyecek-içecek, tekstil-konfeksiyon ve etkinlik-organizasyon sektörlerinin vergileri ertelenirken, konaklama, otelcilik, hava yolu taşımacılığı sektörlerine kolaylıklar getirildi. Program ayrıca firmaların kredi borçları ötelenmesini, ihracatçılara destek verilmesini içerirken, esnafların Halkbank borçları da ertelendi. Paketin tamamen müteahhitleri kollayan 10. maddesinin virüs ile ilgisi ise hiç anlaşılamadı.
İşsizler ne yapacak?
Program, zaten büyük çoğunluğu kredi kartı borcunu ödeyemez halde olan yurttaşlar için de yeni kredi paketlerinin kapısını açtı. Emekçiler için ise “asgari ücret desteğini devam ettireceğiz” ibaresiyle ya da “esnek çalıştırma”nın özendirilmesiyle yine işverenlerin durumu gözetildi. Program, son süreçte kararnameyle kapatılan binlerce tesis ve kurumun işsiz kalan emekçilerine yönelik bir önlem getirmezken, salgının her gün işsiz bıraktığı ve bırakacağı milyonlarca insanı görmezden geldi. Böylece “evden çıkmama” tavsiyesi, fiili olarak “açlığa katlan” öğüdüne dönüştü.
Borçlar artınca ne olacak?
Açıklanan pakete tepki gösteren bazı iktisatçılar ise önlemlerin yeni çıkmaz sokaklara neden olacağını belirtti. Sosyal medyada görüşlerini paylaşan Mahfi Eğilmez, “Vergileri erteliyoruz, harcamaları artırıyoruz. Bütçe zaten açıktı. Faizleri düşürünce borç bulma imkânı düştü. TCMB’nin kârını ve İhtiyat akçesini de peşinen aldık ve kullandık. Bu paketin kaynağı nereden gelecek?” diye sorarken, diğer iktisatçılar da paketin durumun ciddiyetiyle bağdaşmadığını belirtti. İktisatçılar, programın işçileri ve hane halkını korumak yerine şirketleri gözettiğini kaydetti.
Cezaevleri yok sayıldı
Tahmin edildiği gibi, Erdoğan’ın programında en sıkıntılı alan olan cezaevleri hiç yer almadı. Bütün tutukluların derhal tahliyesi talebini zaten görmezden gelen Erdoğan, hasta ve yaşlı tutuklular ile çocuklu tutuklu kadınların durumuna da hiç değinmediği gibi, cezaevlerinin sağlık koşullarının iyileştirilmesini bile gündemine almadı.