Sırbistan’a giden Kürt genci Naim Öztürk’ün insan kaçakçılığı yapan çete üyeleri tarafından Tisa Nehri’ne atıldı. Muş Varto’lu Öztürk’ün arabanının bagajına konulduğunu elleri, ayakları ve ağzı bağlı şekilde nehre atıldığı ortaya çıktı
Öztürk’ün daha sonra Başıbüyük ile Akyapı tarafından Yücel’in villasının önünde bulunan Sedan Gri Audi model arabanının bagajına konulduğunu ifadesinde anlatan Akkoyun, 40 dakikalık yolculuğun ardından Tisa nehri kıyısına gittiklerini paylaştı. Öztürk’ün bagajdan çıkarıldığını, elleri, ayakları ve ağzı bağlı şekilde nehre atıldığını paylaşan Akkoyun, ifadesinde söz konusu çete üyesi Başıbüyük ve Akyapı ile birlikte hareket etmediğini, Öztürk’ün nehre atılmasına engel olmaya çalıştığını ancak kendisinin de ölümle tehdit edildiğini ileri sürdü.
Türkiye’den Sırbistan’ın Subotica kentine giden ve orada insan kaçakçıları tarafından nehre atıldığı iddia edilen Muş Varto nüfusuna kayıtlı Naim Öztürk (27) adlı Kürt gencinden 108 gündür haber alınamıyor. Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Mehmet Aslan, haberinde yer verdiği bilgilere göre; ailesi, 19 Kasım 2021 tarihinde uçakla İstanbul’dan Bosna’ya oradan da aynı gün Sırbistan’ın Subotica kentine giden Öztürk’ün insan kaçakçıları tarafından kaybedildiğini iddia etti.
Naim Öztürk’ü teminat olarak bıraktı!
İddialara göre, Öztürk 21 Kasım’da Subotica kentinde bulunan Casa Simon otelde konakladı. Öztürk, otelde çocukları ile birlikte konaklayan ve 15 bin Euro karşılığında çocuklarını çete başı olduğu belirtilen Hanife Yücel adlı şahıs aracılığıyla Almanya’ya göndermeye çalışan Mustafa Özgül ile karşılaştı. Otelde kaldığı odanın parasını peşin ödediğini ve Almanya’ya gideceği için Öztürk’e otelde oda tutmamasını söyleyen Özgül, Öztürk’e kendi yanında kalmasını söylediği belirtildi. Özgül’ün ayrıca insan kaçakçıları ile bağlantısı olduğu belirtilen Yunus Akkoyun adlı kişiye Öztürk’ü yeğeni olarak tanıttığı da ifade edildi. İddiaya göre kendisi de Almanya’ya gidecek olan Özgül, ilişki içerisinde olduğu Yunus Akkoyun’a çocuklarını Almanya’ya gönderen çete başı Hanife Yücel’e para ödemek üzere otelden çıkacağını belirtti ve Naim Öztürk’ü yerine “teminat” olarak bıraktığını ifade etti.
Bir daha otele dönmedi
Kuzeninin Belgrad hava limanında olduğunu ve onu almaya gideceğini belirten Özgül, bir daha otele geri dönmedi. Bunun üzerine Whatsapp üzerinden Özgül’e mesaj atan Akkoyun, Yücel’in kendisini aradığını ve parasını istediğini söyledi. Ancak Özgül’ün cevap vermemesi üzerine Akkoyun, Özgül’e sesli mesaj atarak, “Dayı, kadını arayıp çantaları alıp gitmiş diyeceğim bilgin olsun” şeklinde mesaj attı.
Ses kayıltarı olayı doğruluyor
Özgül’e ulaşamayan ve telefonuna sesli mesaj gönderen Akkoyun’un mesajlarına ulaştık. Mesajlar, Akkoyun ile Özgül’ün yanı sıra kayıp Öztürk arasında geçiyor. Mesajlara göre, Özgül’ün Hanife Yücel’e ödemesi gereken para için dışarı çıktığı ve kayıp Öztürk’ü ise rehin bıraktığı anlaşılıyor. Öyle ki Akkoyun, Özgül’e attığı sesli mesajlarda Öztürk’ü rehin olarak tutuğunu, Özgül’ün dönene kadar da Öztürk’ü serbest bırakmayacağını ifade ediyor. Akkoyun mesajlarının devamında Özgül’e, “Eğer gidersen nasıl olsa yeğenin yanımda. Rehin tutarız sen gelene kadar” ifadelerini kullanıyor. Akkoyun, hemen ardından ise, “Dayı ben şüphelenmeye başladım. Niyetin gol atmaksa, söyle bana” şeklinde mesaj attığı da görüldü.
Otele dön diyor
Mesajın devamında Yücel’in kendisinden haber beklediğini ve Öztürk’ü beklettiğini aktaran Akkoyun, Özgül’e otele dönmesi yönünde telkinde bulunduğu ve “Kalkmışsın çantalarını alıp gidiyorsun. Sen bana bir şey demeden çıkıyorsun. Ben seni burada emanetçi olarak bırakmışım emanetçi olarak. Çocuk burada bekliyor. Açmazsan memlekette bulanan babasını arayacağını söylüyor” şeklinde mesajlar attı. Akkoyun’un Özgül’e gönderdiği sesli mesajların devamında, “Gel abi seni bekliyorum. Sen gelmediğin sürece bu çocuk buradan gitmez. Kusura bakma kimse çocuk da değil. Gel ondan sonra da bu çocuk buradan gidecek” ifadelerini kullanıyor. Kayıp Öztürk ise Akkoyun’un telefonundan Özgül’e gönderdiği sesli mesajda şu ifadeleri belirtiyor: “Sen neredesin Mustafa abi niye cevap vermiyorsun? Sabahtan beri seni arıyoruz.” Ardından ise Öztürk, “Abi bana yazma. Ses kaydı at” diye sesli mesaj gönderdi.
15 bin Euro fidye istedi
Bunun yanı sıra aynı gece Öztürk, ağabeyi Giyasettin Öztürk’ü de aradı. Ağabey Öztürk, Akkoyun ile iletişime geçti. Giyasettin Öztürk, Akkoyun’un kendisini Yunus Emre diye tanıttığını ve 15 bin Euro fidye istediğini belirtti.
Konsolosluğa başvuru
22 Kasım 2021’de kardeşinden haber alamayan Giyasettin Öztürk, Sırbistan Türk Konsolosluğu’na başvuruda bulundu. Konsolosluk, ağabey Öztürk’e şikayette bulunması taktirde İnterpol kanalıyla duruma müdahale edeceklerini paylaştı.
Öztürk’ün Tisa Nehrine atıldı
Yücel’in evine götürülen Öztürk, bir müddet burada tutuldu. Sesli mesajlara göre, Öztürk’ü nehre attığı belirtilen çete ile hareket eden Yunus Akkoyun, 7 Ocak’ta Almanya’nın Kiel kentinde bulunan Federal Emniyet Müdürlüğüne verdiği ifadede, Öztürk’ün Tisa Nehrine atıldığını belirtti.
Otelin iki farklı ismi var!
Akkoyun’un verdiği ifadede dikkat çeken hususlar arasında ise kaldıkları otelin ismi oldu. Kayıp Öztürk’ün ağabeyinin Türkiye Büyükelçiliği’nden otelin isminin Casa Simon olduğunu öğrenmesine rağmen Akkoyun ise ifadesinde kaldığı otelin Mirella isminde olduğunu ileri sürmesi dikkat çekti. Akkoyun ifadesinin devamında, “Yücel’in evinde bulundukları sırada Süleyman Başıbüyük ile Reşit Akyapı’nda eve geldi. İnsan kaçakçıları üyesi çete Başıbüyük ile Akyapı, burada kayıp Öztürk’e tekme ve tokatla saldırdı. Daha sonra ise elleri ve kollarını koli bandı ile arkadan bağladı” şeklinde ifade verdi. Akkoyun, ifadesinin devamında ayaklarının ve ağzının da aynı şekilde bağlandığını söyledi.
Ağzını, elleri, ayaklarını bağladılar…
Öztürk’ün daha sonra Başıbüyük ile Akyapı tarafından Yücel’in villasının önünde bulunan Sedan Gri Audi model arabanının bagajına konulduğunu ifadesinde anlatan Akkoyun, 40 dakikalık yolculuğun ardından Tisa nehri kıyısına gittiklerini paylaştı. Öztürk’ün bagajdan çıkarıldığını, elleri, ayakları ve ağzı bağlı şekilde nehre atıldığını paylaşan Akkoyun, ifadesinde söz konusu çete üyesi Başıbüyük ve Akyapı ile birlikte hareket etmediğini, Öztürk’ün nehre atılmasına engel olmaya çalıştığını ancak kendisinin de ölümle tehdit edildiğini ileri sürdü. Akkoyun, verdiği ifadede daha sonra bu kişiler tarafından Hanife Yücel’in evine götürüldüğünü, burada zorla 14 gün tutulduğunu iddia etti. Akkoyun, devamında Almanya’ya kaçtığını ve 5 günün sonunda vardığını söyledi.
Hiç bir arama yapılmadı
Çocuğundan haber alamayan Mehmet Ali Öztürk, kayıp oğlu Öztürk’ün kendisine yaptığı aktarımlar üzerinden 25 Kasım’da Varto Cumhuriyet Başsavcılığı’na; ağabey Giyasettin Öztürk de, kardeşinin İnterpol kanalıyla bulunması için 26 Kasım’da Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı kanalıyla Varto Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulundu. Ağabey Öztürk, sonuncusu 11 Ocak’ta 3 kez Cumhurbaşkanı İletişim Merkezi (CİMER) ile Belgrad Türkiye Büyükelçiliği’ne de başvurdu. Ancak, yapılan başvurulara rağmen kayıp Öztürk’ün bulunması için her hangi aramanın yapılmadığı öğrenildi.
Çete üyeleri bir birini suçluyor
Kardeşi Öztürk’ün nehre atılması ardından Sırbistan’a giden Giyasettin Öztürk, kod isim kullanan çete başı Yücel ile diğer çete üyelerini deşifre etti. Öztürk, dayısı olarak tanıttığı kişiyi, Akkoyun’un yanına göndererek, Hanife Yücel ile Mustafa Özgül’ü aynı telefon görüşmesi üzerinden birbirine bağladı. Öztürk’ün dayısı ile Yücel, Akkoyun ile Özgül’ün seslerinin kaydedildiği görüşmede, Akkoyun ve Özgül, Öztürk’ün nehre atıldığını doğruluyor. Çete üyeleri, ses kayıtlarında birbirini suçluyor.
Dava bile açılmadı
İddialara dair, kendisine ulaştığımız ve şu anda Almanya’da olan Akkoyun, başında Hanife Yücel’in olduğu insan kaçakçıları ile birlikte hareket etmediğini, Almanya’ya gitmek üzere Subotica’da bulunduğunu belirtti. Akkoyun, Yücel’in kendisini Almanya’ya gönderme sözü verdiğini, ancak parasının eksik olması nedeniyle bunun geciktiğini iddia etti. Akkoyun’a otelden ayrılan Mustafa Özgül’e sesli mesajlarda, “Naim’i rehin tutarız” şeklindeki ifadelerini de sorduk. Akkoyun, bir anlık sinirle ve şaka yapmak için bu ifadeyi kullandığını ileri sürdü. Akkoyun, ayrıca Öztürk’ün nehre atılmasına rağmen bugüne kadar bir davanın açılmadığını ve kimsenin bulunması için bir girişimde bulunmadığını, dava açıldığı taktirde gördüğü her şeyi aktaracağını söyledi.
Nehre atan Reşit Akyapı…
Telefon üzerinden ulaştığımız çete başı olduğu belirtilen Hanife Yücel ise Naim Öztürk’e ilişkin beyan vermek istemediğini belirterek, telefonu kapattı. Akkoyun’un ifadesine göre, Naim Öztürk’ü nehre attan kişi olduğu iddia edilen Süleyman Başıbüyük ise, konuya dair konuşmak istemediğini ve iddiaların gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü. Yine Öztürk’ü nehre atan kişilerden olduğu iddia edilen Reşit Akyapı’nın ise Türkiye’ye gitmek üzere gittiği havalimanında üzerinde mermi bulunduğu gerekçesiyle tutuklandığı belirtildi.
Her şey anı gece içinde oldu
Kardeşinin bu kişiler tarafından kaybedildiğini ifade eden Gıyasettin Öztürk, “Her şey aynı gece içinde oldu. 3 defa Yunus (Yunus Akkoyun) ile konuştum. Benden fidye istedi. İki defa da telefonu yüzüme kapattı. Muhatabın ben değilim dedi. Yalvardım yakardım ama kardeşime zarar vermeyin Özgül’ün size vermediği parayı ben size getiririm dedim, ancak beni dinlemediler. Bana fırsat vermediler. Özgül yüzünden kardeşimi nehre attılar. İki aydır Sırbistan’dayım. Hepsini tek tek buldum. Gerçek isimlerini öğrendim. Burada suç duyurusunda bulundum. Aynı zamanda avukat da tuttum ama yeterince yardımcı olmuyorlar. Her şeyi çok ağırdan alıyorlar. Bugüne kadar dosyaya giren hiçbir şey yok” diye konuştu.
Hala işlem yok!
Bugüne değin kardeşinin bulunmasına dair bir çalışma yapılmadığını kaydeden Öztürk, devletin ve elçiliğin kendisine yardımcı olmadığını söyledi. Öztürk, kardeşinin bulunması için elçiliğe gittiğini, elçiliğin kendisine, “Biz kimlik ve evrak çıkarmak için buradayız” şeklinde ifadeler kullandığını söyledi.
Aynı grup şirket kurmuş
Öztürk, Yücel ile Başıbüyük’ün hala Sırbistan’da yaşadığını ve Türkiye’den Avrupa’ya gitmek isteyen kişileri hala Sırbistan’a taşıdığını söyledi. Öztürk, ayrıca Başıbüyük’ün Amed Group (https://pretraga.pkspartner.rs/sr/kompanija/0a36f207616058c1/amed-group-doo-beograd) adında bir şirket kurduğunu ve bu şirket üzerinden Türkiye’deki kişilere davetiye gönderdiğini ve bu şekilde bu kişileri Sırbistan’a taşıdığını ileri sürdü.
HABER MERKEZİ