Rusya, Akkuyu Nükleer santralinin yüzde yüzünün kendilerine ait olduğunu açıkladıktan sonra Sinop’a da nükleer santral kurma peşinde. Ayrıca ABD ile Sinop için görüşmelerin yapılıyor olması dikkat çekici
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Mersin Akkuyu’da inşaatı süren Akkuyu Nükleer Santrali (NGS) şirketinin CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Anastasia Zoteeva bir Rus kanalına verdiği röportajda Akkuyu NGS için, “Bunu kendimiz için inşa ediyoruz. Bu nükleer santral Rusya’ya aittir. Bu bizim santralimiz, başka ülkenin topraklarında bulunan bizim santralimiz” ifadeleriyle santralin işlevini geçtiğimiz Mart ayında ortaya koymuştu. Aynı günlerde Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu (Rosatom) Genel Müdürü Aleksey Lihaçev, Ankara’nın Türkiye’deki ikinci nükleer güç santralinin inşasını Rosatom’a emanet etmeye karar verdiğini duyurmuştu.
Türkiye Rusya ilişkileri
Bu açıklamalarla ilgili iktidardan olumsuz bir yanıt gelmemesi söylenenlerin doğruluğunu göstermekte. Geçtiğimiz gün Kazakistan’ın başkenti Astana’da Şengay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplantısına katılan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan bir görüşme yaptı. Görüşmenin basına açık kısmında konuşan Rus lider Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la sürekli irtibat halinde olduklarını ve dünyadaki durumla ilgili görüş alışverişi yaptıklarını belirtti. Putin, dünyadaki tüm zorluluklara rağmen Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin kademeli bir şekilde gelişmeye devam ettiğini söyledi.
‘Sinop için ciddi adımlar’
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yaptığı konuşmada, “Sinop Nükleer Enerji Santrali ile ilgili görüşmelerimiz var. Bu konuda ciddi adımlar atabileceğimize inanıyoruz. Bu konuyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız muhatabıyla görüşmelerini sürdürüyor. Bu görüşmelerle birlikte de tabii bu arada özellikle BOTAŞ ve Gazprom arasındaki ilişkiler samimi bir havada devam ediyor. Sizin de ifade ettiğiniz gibi yani, 55 milyar dolarlık bu hacim bizim için çok çok önemli değil. Bizim hedefimiz 100 milyar doları yakalamaktı. Bu 100 milyar dolara ulaşabileceğimize inanıyorum. Bu konuda böyle bir potansiyele de sahibiz” dedi.
ABD ile niyet beyanı
Diğer yandan Enerji Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, Nükleer Santraller Zirvesi esnasında Reuters’ın sorularını yanıtlayan Enerji Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, “Türkiye’nin nükleer enerji kapasitesini artırma ve yeni santral inşa etme hedefine ABD ciddi ilgi gösteriyor” dedi. Ceylan, iki ülke arasında resmi müzakere yürütülüp yürütülmediği ve görüşülen projelerin küçük mü büyük ölçekli mi olacağı sorusu üzerine, “Mevcut santral alanları veya yeni santral sahasını düşünebiliriz. Hem büyük ölçekli santral hem de küçük modüler reaktörler için ABD ile görüşüyoruz. Bunu bir niyet beyanı olarak görebilirsiniz” dedi.
Kim verecek çok para
Gelişmeler Türkiye’nin nükleer santral sahalarını en yüksek fiyata satacağına işaret ederken, Türkiye coğrafyası yağmacıların elinde geleceği çalınan bir coğrafyaya dönebileceği de ortaya çıkmakta. ABD Türkiye Büyükelçisi Jeff Flake geçen ay Reuters’a yaptığı açıklamada, Ankara’nın ABD ve diğer ülkelerle küçük modüler reaktörler (inşa etmek) hakkında konuştuğunu belirterek Rusya’ya bağımlılığı azaltmaya çalıştıklarını söylemişti. Ceylan, Sinop’ta yapılması planlanan ikinci santral için Güney Kore ve Rusya, Trakya’daki üçüncü santral için Çinli SPIC ile görüşmelerin devam ettiğini belirtirken, bu santrallerde ve özellikle Sinop için ABD ile niyet beyanı olarak nitelemesi ‘yarışmanın’ kızışarak sürdüğünü gösterdi.
Nükleer sermaye büyüyor
Çernobil ve Fukushima nükleer santrallerinde yaşanan patlamaların yarattığı radyoaktif zehirlenme ve ölümler sonucunda nükleer sermaye kan kaybına uğrarken, yeni siparişler alamıyordu. Birçok ülke nükleerden çekilme kararlarını açıklarken, Türkiye gibi bazı ülkeler ise bu dönemde bazı grift ilişkiler içinde nükleer santral kurma hevesine soyundu. Diğer yandan küçük nükleer reaktörlerin güvenilir ve düşük maliyetli bir çözüm olarak tartışmaya açıldı. Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) tarafından hazırlanan değerlendirme raporu ile ‘temiz enerji’ sınıfına alınması yönünde adımlar büyürken, COP28’de nükleer sermaye ‘Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu’nun imzalanmasıyla kendisine alan açmayı başardı.
Atıklar yüzbinlerce yıl zehirliyor
Nükleer Karşıtı Platform (NKP), Türkiye’nin Paris iklim anlaşmasının imzalandığı esnada nükleer atıkların ithalinin önünü açan ek maddelere yönelik olarak, “Paris İklim Anlaşması nükleer enerjinin Truva atı mı!” diye bir soru sormuştu. Zirvede AB’nin yaptığı güvenli tasfiye vurgusu atıkların AB topraklarından ihraç edileceğinin açık göstergesiydi. Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin de bu atıkları almaya hazır olması ise attığı adımlardan anlaşılırken, büyük bir radyoaktif kirlilik kapımızın önünde beklemekte. Nükleer reaktörler tarafından üretilen atık, yüz binlerce yıl boyunca radyoaktif kalıyor olması ve bugüne kadar radyoaktif atıkların bertaraf edilebilmesinin bir yolunun bulunamamış olması başta Türkiye olmak üzere geri bıraktırılmış ülkeler için büyük bir tehdit oluşturmakta.
Rusya’dan sonra ABD ve Çin
Türkiye enerji kaynaklarını çeşitlendirerek arz güvenliğini artırmak iddiasıyla 20 bin MW kurulu güçte nükleer santral kurmak istediğini beyan etmişti. Türkiye’de enerji arz fazlasının ihtiyacın 3 katı olması ise santrallerin Türkiye’nin ihtiyacı bağlamında ele alınmadığını gösterirken, Rusya’nın ‘başka ülke topraklarındaki santralimiz’ açıklamasına yeni devletlerinde katılacağını açığa çıkarmakta. Trakya İğneada’da nükleer santral kurma girişimleri de bir yandan ilerlerken, Rusya, ABD, Çin ve Güney Kore nükleer sermayesi kendilerine yağlı bir kapı açmaya çalışmakta.
Rusya Türkiye’yi şekillendiriyor
Rusya’ya olan 27,5 milyar dolar doğalgaz borcunun bu tür anlaşmalarla uzatıldığını belirten eski Enerji Bakanı Fatih Dönmez yaptığı bir açıklamada, “Rusya’dan ithal gazda belli bir rakamın üzerinde ödemelerin ertelenmesi konusunda mutabakat sağlandı” sözleri teyit içeriyordu. Türkiye’nin Suriye politikalarının da bu eksende şekillendiği izlenirken, Putin’in geçen yıl Soçi’de yaptığı bir açıklamada, Türkiye’de doğal gaz merkezi (Trakya) projesi konusunda çalışmaların sürdüğünü belirtmesi borcun ayni tahsilatına işaret ediyordu. Putin, “Gazprom, BOTAŞ’a yol haritasını sundu, sırada ortak çalışma grubunun kurulması var” sözleri projenin bağlandığına işaret ediyordu.