5’inci Sessiz Sinema Günleri 5 Aralık’ta beş mekânda yapılacak. Asta Nielsen’ın, sessiz sinema klasiklerinden Charlie Chaplin ve Buster Keaton’ın filmleri de gösterilecek.
Sessiz sinemanın yeni restore edilmiş seçkin örneklerini sinema takipçileriyle buluşturan Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri’nin beşincisi bu yıl, 5-9 Aralık 2018 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek. Akbank Sanat Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Kadıköy Sineması ve bomontiada ALT mekânlarında seyirciyle buluşacak festivalin ana teması ise ‘Teknoloji’. Festival bu yıl sinemanın erken döneminin yıldızlarından Danimarka asıllı oyuncu Asta Nielsen’a özel bir bölüm ayırıyor ve onun 5 filmini izleyiciyle buluşturuyor.
Ayrıca festival programında ilk kez Rus sinemasının önemli örnekleri de yer alacak ve Dizga Vertov’un unutulmaz belgeseli “Kameralı Adam” gösterilecek. Festivalde açılışı önümüzdeki yıl gerçekleşecek olan Sinematek/Sinemaevi ile ortak bir gösterim düzenliyor.
Festivalin divası: Asta Nielsen
Festival bu yıl sinemanın erken döneminin yıldızlarından Danimarka oyuncu Asta Nielsen’a özel bir bölüm ayırıyor. Nielsen’in uluslararası bir yıldız olmasına yol açan filmi Afgrunden (Uçurum, 1910), Nielsen’in erkek kılığına girdiği, romantik komeditüründeki Das Liebes-ABC (Aşkın Alfabesi, 1916), günümüze sadece on yedi dakikalık parçası ulaşan Die Filmprimadonna (Filmlerin Primadonnası, 1913), maden yöneticisi Helene’in aşk maceralarını konu eden Die Börsenkönigin (BorsaKraliçesi, 1918) ve geçen yılki festivalde Sarah Bernhardt’ı Hamlet olarak seyrettikten sonra bu yıl da Nielsen, kariyerinde köşe taşlarından biri olan Hamlet(1921)ile karşımıza çıkıyor. Film, Michael Riessler’in kayıtlı müziğiyle gösteriliyor. Teknolojitemalı Festivaltemasınıtaşıyan bir diğer gösterim ise İtalyan yönetmen Marco Roncoroni tarafından yönetilen 1915 yapımı Filibus. Havacılık teknolojisine göndermeler yapan film aslında içinde suç ve bilim kurgu ögelerini de barındıran, feminist bir anlatı olarak da göze çarpıyor.
Fransız avangart filmleri
Fransız sinemateğinden Emilie Cauquy’in küratörlüğünü üstlendiği bölümde objektifler ve kameralar ile insan gözünün görme kapasitesi arasındaki derin teknolojik ilişki sorgulanıyor. “Güzel Gözleriniz İçin Savaş Şoku ve Avangard” adını verdiği seçkide Cauquy, 1. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında insanlar üzerinde savaşın oluşturduğu etkisini araştırıyor. Programda Georges Melies’ten Abel Gance’a dönemin çığır açan yönetmenlerinden deneysel kısa filmler bulunuyor. Geçen senelerdeki gibi bu yıl da bazı filmler kayıtlı müzik eşliğinde gösteriliyor. Festivalin ilk ve son gününe yoğunlaşan bu gösterimlerde dünyaca ünlü müzisyenlerin filmler için besteleyip kaydettiği yeni müzikleri duyuluyor. The Mont Alto Motion Picture Orchestra’nın müziği eşliğinde kült oyuncu Pierre Batcheff’in başrolünü oynadığı Rene Clair’in romantik komedisi Les Deux Timides (İki Tatlı Utangaç, 1928), caz sanatçısı Aidje Tafial ve grubu eşliğinde Marcel L’Herbier’nin fütüristik çağrışımlı filmi L’Inhumaine (Zalim Kadın, 1924).
Sovyet sineması
Festivalde bu yıl ilk defa Sovyet sinemasına yer veriliyor. Sovyet biçimciliğinin ve belgesel sinemanın tarihteki en önemlitemsilcilerinden Dziga Vertov’un Man With A Movie Camera’sı (Kameralı Adam, 1929)teknolojiyle insanı harmanladığı bir görsel dünya çiziyor. Aynı yıldan bir diğer yapım olan Fragment of An Empire (İmparatorlukKalıntısı, 1929)ise 1. Dünya savaşı’nda geçirdiği şok nedeniyle devrim sonrası Sovyettoplumunu anlamakta zorlanan bir askerin ruh haline odaklanıyor.
Delifişekler
Festival bu yıl Polonya’nın bağımsızlığınıtekrar kazanmasının yüzüncü yılı sebebiyle dünya prömiyeri eylül ayında gerçekleşen, Leonard Buczkowski’nin Szalency (Delifişekler, 1928)filmini seyirciyle buluşturuyor. Polonya’nın ulusal belleğinde önemli bir yeri olan bu film, üç arkadaşın Polonya Askeri Birlikleri ile gerçekleşen yürüyüşünü konu ediniyor ve aynı zamanda Birinci Dünya Savaşı’nın gerçekleriyle seyirciyi karşı karşıya bırakıyor. Film, gişede de büyük bir başarı yakalamış ve kimi otoritelere göre aynı zamanda Polonya sinema tarihinin ilk gişe filmi olma özelliğinitaşıyor.
İSTANBUL