Rengin Kılınç / İstanbul
Sine-Sen 13. Genel Kurul’unu gerçekleştirerek yeni dönem yol haritasını oluşturdu. Galip Görür, sendikal mücadeleyi yükselterek sinema emekçilerinin sorunlarına örgütlü mücadeleyle çözüm geliştireceklerini söyledi
DİSK’e bağlı Sinema Emekçileri Sendikası (Sine-Sen) 26 Aralık günü İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Divriği Kültür Merkezi salonunda 13.Genel Kurul’unu gerçekleştirdi. Genel Kurul’da Mehmet Esen’i yeni genel başkanı seçen Sine-Sen, sinema emekçilerinin yaşadıkları sorunlara çözüm bulma iddiasıyla yeni dönemi örgütleyeceklerini ifade ettiler.
Gazetemiz Yeni Yaşam’a konuşan Sine-Sen Genel Sekreteri Galip Görür, genel kurulun var olan problemlerin tespitini sağladığına dikkat çekti. Kurula katılan herkesin sektörün yaşadığı sorunları dile getirerek tartıştığını belirten Görür, çözüm noktasında iyi bir iradenin ortaya çıktığını ifade etti. Geniş katılımlı bir toplantı olduğunu belirten Görür, sorunların başında çalışma saatlerinin çok uzun olması ve emekçilere yaklaşımların geldiğini söyledi. Çalışanların ücretlerini ödenmesi ve sağlıklı beslenme koşullarının olmayışının da başlıca sorunlardan olduğunu ifade eden Görür, 16-17 saat çalışmanın dayatıldığını ama çalışanlara bir teknik malzeme gibi yaklaşıldığının altını çizdi.
İnsani şartlar oluşturulmalı
Set ortamında kullanılan üslup ve yaklaşımın insani olmadığına vurgu yapan Görür, “Resmen figüranlara depodaki ürünler gibi davranılıyor ‘şurada ki uzun boyluyu getirin’, ‘sarı gelsin’ gibi söylemler geliştiriliyor. Yapımın buna dikkat etmesi gerekiyor, insani şartlar oluşturulmalı” diye konuştu.
Sınıf mücadelesini örgütlemek önemli
Telif hakları ve gizli taşeronculuğun da var olan sorunlardan olduğunu ve bunlarla saha da mücadele edeceklerini söyleyen Görür, kurul sonrası branş toplantıları yapacaklarını belirterek her branşın kendine özgü sorunları olduğu için bu yöntemi esas aldıklarını söyledi. Bu branş toplantılarında genel tartışmalarda yürüteceklerini ancak ana gündemlerinin yerelde çözümler geliştirmek olduğunu dile getirdi. Sosyal anlamda da bazı şenlikler düzenleyerek insanların kültür sanat alanında bir araya gelmesini sağlamaya çalışacaklarını belirten Görür, DİSK mitinginde attıkları sloganlarda vurguladıkları gibi “Faşizme inat bu film çok güzel olacak” şeklinde konuştu. Sendikacılığın sinema alanında örgütlenmesinin önemine dikkat çeken Görür, “Sırf gerekliliğini yerine getirmek değil de sahiden bir sınıf mücadelesini örgütlemek önemli. Din, dil, ırk mezhep ayrımı yapmaksızın sahadaki bütün emekçilerin haklarını koruyacak bir sendikacılığı var etmek önemli” dedi.
Sendika evrensel bir örgüttür
Sinema alanında büyük yapım şirketlerinin sektörü tekelleştirdiğini ifade eden Görür, işçilerin bir paravan olarak görüldüğünü ve sanat üreten bir alanın bu kadar mekanikleştirilip sömürü alanı haline getirilmesinin kabul edilemez olduğuna vurgu yaptı. Güzel sanatlar alanının ‘10. iş kolu’ olan torba iş koluna sıkıştırıldığına dikkati çeken Görür, güzel sanatları bu alandan çıkarmayı amaçladıklarını söyledi. ‘10. iş kolunda’ 4 milyona yakın insan çalıştığını vurgulayan Görür, eğer bunun yüzde biri olan 40 bini örgütleyebilirlerse toplu sözleşme hakkını elde edebileceklerini ifade ederek zaten güzel sanatlar alanında yaklaşık 40 bin emekçinin olduğunu belirtti. Önlerine sendikal mücadeleyle bu 40 bini örgütleme hedefini koyduklarını söyleyen Görür, “Sendika evrensel bir örgüttür hem de insanın en yüce değeri olan emeği için var olması gereken bir kurumdur” diye konuştu.