DEP Milletvekili Mehmet Sincar’ın katledilmesinden dolayı yargılanan Hizbullah tetikçisi Cihan Yıldız’ın tutuklanması talebi yine reddedildi. Aile tutuklama istedi. Halkların Demokratik Partisi Sözcüsü Ebru Günay, Meclisin komisyon kurması gerektiğini söyledi
Batman’da 4 Eylül 1993’te Demokrasi Partisi (DEP) Milletvekili Mehmet Sincar’ı öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) başka dosyalardan Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde (DGM) bulunan askeri üye nedeniyle verdiği ihlal kararı nedeniyle tahliye edilen Hizbullah tetikçisi Cihan Yıldız’ın yargılandığı davanın duruşması görüldü. Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmayı, Mehmet Sincar’ın eşi Cihan Sincar, kardeşi Ali Sincar avukatları Serhat Eren, Mehdi Özdemir, Şaneşin Aydın, Abdullah Zeytun hazır bulundu. Duruşmayı Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Diyarbakır İl Eşbaşkanları Gülistan Atasoy, Zeyyat Ceylan da izledi.
Sanık Cihan Yıldız’ın avukatının hazır bulunduğu, kendisinin de ikamet ettiği Batman’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandığı duruşmada Cumhuriyet Savcısı, Yıldız hakkında Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan ve Yıldız aleyhine ifadeleri bulunan Hizbullah dosyasının akıbetinin beklenmesine yönelik kurulan ara kararın sonucunun beklenilmesini istedi.
İttihat ve Terakki, Tansu Çiler ve Mehmet Ağar
Sincar ailesinin avukatı Serhat Eren, Türkiye’nin tarihin siyasi cinayet ve faili meçhuller tarihi olduğunu vurgulayarak, bu geleneğin Osmanlı’daki kardeş katli ile başladığını dile getirdi. Dünyanın birçok yerinde faili meçhuller olduğunu, bu failli meçhullerin iç savaşların yaşanmasından kaynaklandığını vurgulayan Eren, iç savaştan kaynaklanan failli meçhul cinayetler için Latin Amerika’daki Brezilya, Şili, Bolivya gibi ülkeleri sıralayarak, Türkiye’de de benzeri bir sürecin yaşandığına işaret etti. Bu cinayetlerin devlet içinde kurulan güçler tarafından gerçekleştirildiğinin altını çizen Av. Serhat Eren, bu sürecin Osmanlı ile başlayıp İttihat ve Terakki ile form değiştirdiğini, Osmanlı yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti’yle de başka bir formla güncellenmiş şekilde devam ettiğini vurgulayarak, “Bu gelenek Osmanlı’dan beri kendini farklı formlarda güncelleyerek sürdürmüştür. 90’lı yıllarda bu gelenek Kürt ilerinde devam etmiştir. Tansu Çiler ve Mehmet Ağar ekseninde gelişmiş bir süreçtir. Bu yıllarda 13 gazeteci öldürülmüş, bu sayı Cumhuriyet tarihinde öldürülen gazeteci sayısından fazladır. Kürt aydın, sanatçı, siyasetçi, insan hakları savunucusunun içinde olduğu 20 bin faili meçhul cinayet işlenmiştir. Bu süreç Tansu Çiller’in ‘PKK’ye yardım edenleri biliyoruz, listeler elimizde’ açıklamasından sonra bu kanlı dönem yaşanmıştır” ifadelerini kullandı.
‘Bu cinayetler devlet politikasıydı’
Kutlu Savaş’ın hazırladığı “Susurluk Raporu”unda bu sürecin nasıl bir şekilde sürdürüldüğünün açığa çıktığına işaret eden Eren, bu raporda Koramiral Atilla Kıyat’ın “Bu cinayetleri devlet işlemiştir, bu cinayetler devlet politikasıydı” sözlerine işaret ederek, “Faili meçhullerin devlet politikası kabul edildiği halde bir adım atılmamıştır. Bu cinayetler Hizbullah tarafından, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından işlenmiş. Devlet ile Hizbullah çetesinin iş birliği biliniyor. Bu cinayetleri birlikte işlemişlerdir” diye konuştu.
Kürt coğrafyasında 20 bin faili meçhul
Mehmet Sincar’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olduğunu ancak cinayete ilişkin Meclis’in bir şey yapmadığını vurgulayan Eren, “Elbette bu Mehmet Sincar’ın Kürt olmasından kaynaklıdır. Faili meçhul cinayet yoktur. Devlet tarafından aydınlatılmayan cinayet vardır. Kürt coğrafyasında 20 bin faili meçhul cinayet vardır. Bu cinayetlerle ilgili etkin bir soruşturma yürütülmedi. Birkaç dosyada usulen yargılamalar yapıldı, onlarda beraatle sonuçlandı. Elbette bu durum sadece mahkemelerle ilgili değil, nasıl ki faili meçhuller bir devlet politikasına dönüştüyse bu cinayetlerin aydınlatılması da bir devlet politikasına dönüşmesi lazım. Bu konuda ilk adımı mahkemeniz atabilir. Bizim sizden beklentimiz budur. Bugün Kürtlere karşı kurulan bu mekanizma, zamanla Kürtler dışında herkese yönelecek. Sizden beklentimiz, cesur bir karar vermenizdir” şeklinde konuştu.
Sincar ailesinin avukatı Mehdi Özdemir ise, Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve sanık aleyhine beyanların bulunduğu dosyanın sonucunun beklenmesi yönündeki ara kararın, yargılamayı sürüncemede bırakacağını belirterek, bu karardan dönülmesini talep etti. Özdemir, 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava ile görülen dava arasında bir illiyet bağı varsa davanın birleştirilmesini istedi.
‘Hukuksuzluğun artık son bulmasını istiyoruz’
Ailenin avukatlarından Abdullah Zeytun da, Susurluk Raporu’nun hazırlayan Kutlu Savaş ile dönemin diğer tanıklarının dinlenmesi yönündeki talebin reddedildiğini hatırlatarak, bunu yeniden talep ettiklerini dile getirdi. Usulen bir yargılanmanın değil, esastan bir yargılama yapılmasını talep ettiklerini vurgulayan Zeytun, “29 yıldır yaşanan bu hukuksuzluğun artık son bulmasını istiyoruz” dedi.
Aile tutuklama istedi
Söz verilen Sincar’ın eşi Cihan Sincar, “Çok uzun yıllardır bu mahkemede adalet beklentimiz sürüyor. Artık Mehmet’in katilleri kimse yargılanmasını istiyoruz” ifadesini kullandı. Sincar’ın kardeşi Ali Sincar’ da sağın tutuklanmasını istediklerini belirtti.
Duruşma ertelendi
Savunma yapan sanık Cihan Yıldız, cinayetin itirafçılar tarafından işlendiği kendisinin olayla bir ilgisinin olmadığını ileri sürerek, “Suçsuzum, mağdurum, mağduriyetimin giderilmesi için beraatimi talep ederim” dedi.
Mahkeme, sanık Cihan Yıldız’ın tutuklanması, Kutlu Savaş’ın dinlenilmesi, Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza davasında görülen davanın birleştirilmesi, aynı davanın sonucun beklenmesi taleplerini reddederek, duruşmayı 12 Aralık’a erteledi.
Ebru Günay: Karanlıkta bırakma demek
Adliye çıkışında konuya dair açıklama yapan Halkların Demokratik Partisi Sözcüsü Ebru Günay, 29 yılın sonunda 8’inci duruşmada da bir boyu kadar ilerleme sağlanamadığını belirterek, “Bırakın cinayetin aydınlanması, soruşturmanın genişletilmesi için bile mahkeme hiçbir adım atmadı. Bizler hep birlikte bu duruşma sürecini işledik ve dava süresi boyunca hiç avukatların, ailesinin hiçbir hukuki talebi mahkeme heyeti tarafından kabul edilmedi. Bu aslında bunu gösteriyor: ‘Biz bu davayı karanlıkta bırakacağız, biz failleri korumaya devam edeceğiz, biz hesap sormayacağız ve bütün faili meçhul dosyaları da bu şekilde karanlıkta bırakacağız’ demektir” şeklinde konuştu.
Günay, AKP iktidarına seslendiklerini belirterek, “Aydınlatmadığınız her cinayetin suç ortağısınız. Hesabını sormadığınız her faili meçhul cinayetinin katilinin yanındasınız ve katili koruyorsunuz. Sorumlusunuz. Yeni geldiğinde, hakikatler açığa çıktığında tüm halklara hesap vereceksiniz. İktidar bunun hesabını elbette verecek. Ailesi hakikat arayışından vazgeçmedi. Bizler de, Mehmet Sincar’ın yol arkadaşları, hakikat arayışımızdan asla taviz vermeyeceğiz. Değil 29 yıl artı 31 yıl daha geçse bizler faillerden hesap sormak için her gün bu duruşma salonlarına geleceğiz. Her gün hakikatler ve karanlıklar ortaya çıksın diye hesap sormaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Meclis komisyon kurmalı
İktidarın faili meçhul cinayetleri aydınlatma sözünü hatırlatan Günay, “Kuşkusuz parlamenter olduğu için en büyük sorumluluk Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndedir. TBMM’nin bir an önce bu cinayeti aydınlatılması için bir komisyon kurmalı, bunun için harekete geçmelidir. Sincar’ın dosyasını bir an önce aydınlatmalı. Çünkü biz şuna inanıyoruz; Mehmet Sincar dosyası aydınlatılırsa, birçok faili meçhul cinayet aydınlatılır. İktidarların 90’lı yıllardan bugüne kadar siyasi, saiklerle nasıl cinayetler işlediğini, nasıl suikast düzenlediğini bunların hepsi ortaya çıkacaktır. Bu aslında Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından önemli bir adım olacaktır” diye konuştu.
Günay’dan sonra konuşan Sincar’ın eşi Cihan Sincar da, şunları söyledi: Maalesef Meclis bugüne kadar Mehmet için hiçbir şey yapmadı. Mahkemeler sadece bizle alay ediyor, ne onlar kendilerine inanıyor ne de biz onlara inanıyoruz. Tek suçu Kürt olması ve halkının yanında durmasıydı. İktidara sesleniyoruz; hiçbir şey için geç değil. Bu dosyaya bir açıklık getirin. Aksi taktirde, ömür boyunca utanç içine yaşayacaksınız. Mehmet Sincar halkının vekilidir ve Kürt halkı olduğu sürece de hep böyle olacak. Halkımız onunla gurur duyuyor, biz de onunla gurur duyuyoruz. Biz çok konuştuk maalesef kimse bizi dinlemedi. Adalet Bakanı’ndan görüşme istedik Mehmet Sincar’ın ailesi olarak, maalesef şimdiye kadar hiçbir cevap alamadık.”
DİYARBAKIR