HÜSEYİN AYKOL/İÇERİDEN
Sincan Cezaevi kampüsünde yeni açılan cezaevlerinden 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan mahpuslardan İsmet Karak, 5 Mart 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Burayı biraz ‘yumuşak kelimeler’le anlatayım. Bildiğiniz gibi Mart 2015’te Muş’tan Erzincan T Tipi’ne sürgün edilmiştim. Oradan da 29 Haziran 2021’de Kırıkkale F Tipi’ne sürgün edildim. Benden sonra Cihan Yaşar Kürkçüler F Tipi’ne, Faruk Öztürk Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli’ye, Ramazan Duruer, Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli’ye, Ebubekir Yulu, Türkoğlu 1 nolu L Tipi’ne, Fikret Ataş ise Akçadağ T Tipi’ne sürgün edildiler.
Kırıkkale F Tipi’nden 12 ağırlaştırılmış müebbet siyasi tutsak buraya, 11 mahpus da buranın 1 nolu Yüksek Güvenlikli’sine sürgün edildik. Daha sonra 5’i ağırlaştırılmış müebbet ve 2’si normal müebbet olmak üzere 7 kişi de Bolu F Tipi Cezaevi’nden getirildiler. Onlar B ve C bloktalar. Bizler A bloktayız ama ayrı ayrı tekli odalardayız. Hiçbir şekilde yan yana getirilmiyoruz. Sadece aynı koridorda olan kişiler olarak günde bir saat havalandırmaya, haftada bir saat ise spora çıkarılıyoruz. Başka hiçbir etkinlik yok. Her talebimize ‘burası yüksek güvenlikli’ denilerek karşı çıkılıyor. Her arkadaş, tüm tecrit koşullarına rağmen iyilerdir. Newroz’la kalın, özgürlükle kalın!”
* * *
İzmir-Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan M. Sait Zambak, 22 Şubat 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Son dönemlerde çok ciddi hukuki sorunlar yaşıyoruz. Birçok arkadaşımızın cezası bittiği halde bırakılmıyor. Koşullar gittikçe zorlaşıyor. Elbette bu sorunların kaynağını biliyoruz. O nedenle hukuki kurumlardan bir beklentimiz yok. Bu arada, ben de 28. yılıma girdim. Cezam 3 yılın altına düştü. Zindan koşullarını siz de biliyorsunuz. Ama insanlar 25 yıl, 28 yıl, 30 yıl kalınca, atmosfer biraz değişiyor. Dışarıya çıkma yaklaştıkça dışarısı ile ilgili özlem duymaya ve hayalini kurmaya başlıyorsunuz.
Son dönemde koğuş yaşantımıza teknik anlamda birçok şey girdi. Onlardan biri de ‘görüntülü telefon’dur. Her nedense biz hiçbir görüntüsünü görmedik ama adı öyle işte. Kocaman telefon kabinlerini koğuşlarımıza yerleştirdiler. Yine eskisi gibi haftada 10 dakika ama sadece sesli olarak görüşebiliyoruz. Yanı başımızda bulunan adli mahkumlar haftada bir kez bir saat boyunca aileleriyle görüntülü telefon görüşmesi yaptıkları halde bizler için telefon işi sesli olarak aynen devam ediyor. Dışarıdaki siyasi atmosfer böyle devam ettikçe, bu konuda bir gelişme olacağını da sanmıyoruz.”
* * *
Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde bulunan çalışma arkadaşlarımızdan İbrahim Karakaş, geçen hafta gelen mektubunda şöyle diyor: “Öncelikle şu an birincil sorun olarak önümüzde duran ve giderek ciddi boyutlara ulaşan, hasta tutsak arkadaşlarımızın rahatsızlıklarını arttıran ağız içi arama dayatmasıyla hastane sevklerimizin gerçekleşmiyor olmasıdır. Bu durum, var olan rahatsızlıkların giderek artmasına ve kendisiyle beraber yeni hastalıkları doğurmaya neden oluyor.
Bunların dışında sizlerin dışarıda mağdur olduğu gibi biz tutsaklar da yaşanan bu fahiş zamlardan nasibimizi alıyoruz. Nitekim PTT zamları, dış kantin zamları vs. de giderek artmakta ve bu da tutsakları olabildiği kadarıyla zorlamakta. Aynı şekilde odalarda kullandığımız elektriğin fiyatı da iki misli artmış bulunuyor. Bu arada, öğrendik ki, elektrikte cezaevleri ticarethane statüsü ile fatura ediliyormuş. Halen ortak faaliyetler yapılmıyor. Görüş saatleri 1.5 saat deniyor ama pratikte bir saati ancak buluyor.”
* * *
Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Gürbüz Topçu, 6 Mart 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Burada maruz kaldığım hak ihlalini size iletmek istiyorum. Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 6 Ocak 2022 günü verdiği mahkûmiyet kararını yerinde bulmadığım için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel olarak başvurmak istedim. Ancak cezaevi idaresi, doldurduğunuz form eskidir, diyerek başvurumu geri iade etti. Oysa form yenidir. AYM’ye başvuru süresini doldurmaya yönelik bu davranış için Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdum. AYM’ye başvuru hakkımın ihlal edilmesi karşısında başta İHD olmak üzere tüm kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyorum.”
* * *
Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Murat Topci, 14 Mart 2022 günü gazetemizin merkezine yazdığı mektubunda, cezaevinde yaşanan koşulların düzeltilmesi için ölüm orucunda bulunan Gökhan Yıldırım ve Sibel Balaç’ın durumuna değinmiş ve bizlerin bu konuda haber yapmasını talep etmiş. Bu konuda şimdiye kadar birçok kere haber yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz.
TEŞEKKÜR: Ağrı-Patnos L Tipi Cezaevi’nde kalmakta olan Veysel Avcı’nın Dionysos Yayınları tarafından yayınlanan “İlk süt” isimli öykü kitabı ile Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde kalmakta olan Hüseyin Güçlü’nün Sitav Yayınları tarafından yayınlanan “Êş Landika Jînê Ye” isimli Kürtçe öykü kitabı bana ulaştı. Her iki yazarımıza da teşekkürler…
MEKTUBU GELENLER:
———————————–
Halis Tekin – Diyarbakır 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Gürbüz Topçu – Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Resul Kocatürk – Kırıkkale F Tipi Cezaevi
İbrahim Karakaş – Kürkçüler F Tipi Cezaevi
İsmet Karak – Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Hüseyin Güçlü – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
- Sait Zambak – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Orhan Çaçan – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Nusret Yıldız – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Murat Topci – Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi